X

Eş seçiminizde bile bilinçaltınızın devrede olduğunu biliyor musunuz?

“İnsanoğlu, içinden belirdiği hiçliği ve onu yutmuş sonsuzluğu anlamakta aynı ölçüde beceriksizdir.”
Blaise Pascal / Pensees (Düşünceler) kitabından

Günlük koşuşturma içinde pek çoğumuz rasyonel davrandığımızı ve rasyonel kararlar aldığımızı düşünüyoruz. Yemek yiyeceğimiz lokantayı seçerken, çocuğumuzu hangi okula göndereceğimize karar verirken, ve hatta hayat arkadaşımızı seçerken…

Fakat işin aslı hiç de öyle değil. Nasıl mı? 2004’te ABD’li psikolog John Jones ve meslaktaşları, Georgia’nın Walker, Florida’nın Liberty bölgelerinden on beş bin evliliğe ilişkin kayıtları incelediler. Bulgularına göre, isimleri, kendi isimlerinin baş harfiyle başlayan kişilerle evlenmeyi yeğleyenlerin sayısı, gerçekten de şansa atfedilebilecek bir oranın üzerindeydi. Peki ama neden?

Mesele aslında bütünüyle harflerde yatmaz; işin aslı, bu tür durumlarda seçilen eşin, kişiye kendisini hatırlatmasıdır. İnsanlar kendi yansımalarını başkalarında bulmayı severler. Psikologlar bu durumu bilinçaltı bir özsevgi olarak, bir başka deyişle yakın ve aşina gelen şeyler karşısında duyulan bir rahatlık düzeyi olarak yorumlar ve örtülü benlikçilik (implict egotism) olarak tanımlarlar.

Çok uzağa gitmenize de gerek yok. Eğer evli bir kadınsanız eşinizin babanızla, eğer evli bir erkekseniz eşinizin annenizle büyük davranışsal benzerlik taşıdığını keşfetmiş olabilirsiniz (tam tersi yönelimde bulunan azınlığı bu tespitimin dışında bırakıyorum). Çünkü bilinçaltımız biz daha 0-6 yaş aralığındayken ideal eş tanımını genelde kendi ebeveynlerimiz üzerinden yapar. Beynimiz bu yaş aralığında zamanının büyük çoğunluğunu Theta frekansında geçirir. Bu frekans bilinçaltımızın yayın yaptığı frekanstır; dolayısıyla o dönemde yaşadığımız her şeyi bilinçaltımıza doğru/yanlış, çirkin/güzel ayırdına girmeden direkt kaydederiz. Çocukların daha dört-beş yaşlarındayken 7-8 dil birden öğrenebilmelerinin yegane sebebi budur. Tabii buna yine bu dönemde kodladığımız “ideal eş” profillerimiz de dahil.

Şimdi tekrar düşünelim: Gündelik yaşantımızı oluşturan basit işlerimizden, akademik araştırmalarımızı yaptığımız derin çalışma haline kadar tüm bildiklerimiz ve inanışlarımız, alışkanlıklarımızın %95’i otomatik pilota bağlanmışça bilinçaltımız tarafından gerçekleştiriliyor. Bizler yukarıda bahsedildiği gibi 0-6 yaş arasında öğrenme ve gelişme safhasında iken aile ve çevremizden öğrendiklerimiz ile yoğrularak büyüyoruz. Öz benlik, bereket, ilişkiler, öz anlam arayışı çerçevesinde doğa-insan-Tanrı ilişkisindeki inançlarımız, alışkanlıklarımız dönemin dünya üzerindeki hakim paradigmaları ve kabulleri ile şekillenmektedir. Bu dönemde bilinçaltınıza farkında olmadan alıp kabul ettiğiniz;
“Evin işini kadın yapar”
“Para insanı değiştirir”
“Her şeyden ben sorumluyum”
“Rezil olmadan vezir olunmaz”
“Ben yetersizim” gibi inançlarınızın hayatınızı, evliliğinizi, kariyerinizi, çocuklarınızla ilişkinizi nasıl, ne derece etkileyeceğini hiç düşündünüz mü?

Kuşkusuz Batı dünyasının hızlı gelişimi ile şekillenen bilimsel kalkınma, insanlığın ilerlemesi ve evreni keşfetmesi yolunda uzaya tekrar tekrar kullanabileceği araçlar fırlatmasına katkı sunarken, insanoğlu olarak bu gelişmelerin ekseninde bilimin deterministik büyüsüne kapılıp özümüzde hücrelerden oluştuğumuzu, bu hücrelerin çekirdeğinde atom altı dünyada %99’dan fazlasının boşluktan ibaret olduğun ve bu boşluğu enerjinin doldurduğunu göz ardı etme eğiliminizdeyiz. Oysa ki maddi dünyanın kabullerinin ötesinde bir bakış açısına ve bireylere de ihtiyacımız var. Hatırlayın: Tarihteki tüm önemli gelişmeler Nikola Tesla, Albert Einstein, Stephen Hawking gibi bilim insanlarının adanmışlıkları ve “her şeyin mümkün olduğunu” düşünmeleriyle gerçekleşmiştir.

“Evrenin gizemini anlamak istiyorsanız enerji, frekans ve titreşim kavramları ile düşünün.”
Nikola Tesla

Belki de değişim hiçbir şeyin zaten göründüğü gibi olmadığını, gördüğümüzün çok ötesinde bir gerçekliğin de olabileceğini kabul etmemizle başlayacak. Bu gerçekliğe kapı açabilmek için sizleri de Thetahealing yöntemine davet ediyorum. Bu yöntemle ilgili ayrıntılı bilgiye www.esindemir.com sitesinden ulaşabilir; her türlü sorunuz için benimle Instagram hesabımdanwww.esindemir.com sitesinden ulaşabilir; ve info@esindemir.com mail adresim üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

Tekrar görüşünceye kadar sevgiyle, umutla kalın…

Kaynaklar: Incognito – Beynin gizli hayatı (Nörolog David Eagleman)

İlginizi çekebilir: Sadece 5 duyumuz mu var: Ya gerçeklik gördüklerimizin çok ötesindeyse?

Esin Demir: 2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdi. Spiritüel gelişim merakı 2009 yılında, Japonya’ya bir yaz stajı programı ile gittiğinde başladı. Bu ilginç ada ülkesinde pek çok tapınak gezdi, bu tapınaklarda yapılan dini ritüelleri yakından görme imkanı buldu. Türkiye’ye dönüp profesyonel iş yaşamına başladıktan sonra ruhsallık ve kişisel gelişim ile ilgili araştırmalarını daha da derinleştirirken; beyin, bilinçaltı ve kuantum fiziğine de ilgi duymaya başladı. Bu sırada ThetaHealing® bilinçaltı temizlik tekniği ile tanıştı. O günden itibaren bu teknik ile ilgili aldığı çok sayıdaki uygulayıcılık eğitimini, Valencia’da aldığı ThetaHealing® eğitmenliği ile taçlandırdı. Esin şimdi bir taraftan profesyonel kariyerine devam ederken, diğer yandan ThetaHealing® grup eğitimleri ve bireysel seanslar veriyor. Thetahealing yöntemi ile ilgili detaylı bilgiye www.esindemir.com adresinden ulaşabilirsiniz. Esin’in en büyük arzusu, Dünya’nın yaşanacak daha sevgi dolu bir yer olması...

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale