X

Endişelerini kucaklayarak onları kontrol etmenin 5 yolu

Endişe bir tehditle ya da tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızda ya da tehlikeli bir durumun içinde olduğumuzu düşündüğümüzde hissettiğimiz, son derece normal bir duygudur. Hepimiz kendimizi zaman zaman endişeli hissederiz. Örneğin hiç bilmediğimiz bir ülkeye seyahate gittiğimizde ya da önemli bir sunum yapacağımız zaman endişeli hissetmemiz oldukça normaldir. Böyle durumlarda endişe bizi tehlikelerden koruyabilir ya da bizi daha iyi çalışmak için motive edebilir. Bu tip endişelere verimli endişe diyoruz. Mesela göğsümüzde fark ettiğimiz bir değişiklik yüzünden endişelenip doktora gitmemiz verimli endişeye bir örnektir.

Endişe bir tehditle ya da tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızda ya da tehlikeli bir durumun içinde olduğumuzu düşündüğümüzde hissettiğimiz, son derece normal bir duygudur.

Verimsiz endişeler ise gelecek odaklı olup, gerçek olmayan, sadece zihnimizde varolan olaylar için şimdiden endişelenmemize yol açarlar. Yine göğüsteki değişiklik örneğinden yola çıkacak olursak, göğsümüzde bir değişiklik fark ettikten sonra, zihnimizde bununla ilgili en kötü senaryoları düşünüp, kendimizi bir endişe girdabının içine sürüklemek verimsiz bir endişedir. Daha doktora gitmedik. Belki ortada korkulacak hiçbir şey yok. Ama zihnimizin içinde doktora çoktan gittik ve doktor bize kötü bir teşhis koydu bile. Verimli endişede eyleme geçip doktordan randevu alırken, verimsiz endişede daha doktora gitmeden, gerçekte neyimiz olduğunu öğrenmeden, düşüncelerimizle kendimizi korkudan paralize bir hale getiririz.

Endişelenmek kontrolün bizde olduğu hissini verir bazen insana. Diyelim çalışmayı çok istediğiniz bir şirkete iş görüşmesine gittiniz. Görüşme bittikten sonra, sizinle mülakat yapan kişinin suratının biraz asık oluşundan yola çıkarak ” ya işe alınmazsam” diye bir endişe belirdi içinizde. İşe alınıp, alınmadığınızı bildirmelerine de bir hafta var. Ve siz bu bir haftayı o iş için endişelenerek geçirdiniz. Endişe zihninize hükmetmeye başladı ve zihninizde durmadan mülakat anlarını oynatıp durdunuz. Mülakatı yapan kişinin yüzünün sizden hoşlanmadığı için asık olduğuna da eminsiniz artık. Endişe içinde geçen günlerden sonra nihayet bir haftanın sonuna geldiniz. Ama o da ne? Görüşmeye gittiğiniz şirketten arandınız ve size işe alındığınızı bildirdiler.

Peki ama kontrol hissi bunun neresinde diye soruyor olabilirsiniz? Siz iş görüşmesi hakkındaki endişelerinizle geleceği kontrol altına almayı istediniz. Evet endişe aslında, geleceği kontrol altına alma isteğiyle ilgili bir duygudur biraz da. Hiç gelmeyecek bir geleceğin zihnimizdeki provasıdır. Endişe her zaman gelecek odaklıdır ve bana soracak olursanız da endişe gerekli olduğu zamanlar haricinde, boşa harcanmış enerjiden başka bir şey değildir. Evet bir haftanızı iş görüşmeniz için endişelenerek geçirdiniz. Oysa bu bir haftayı mülakatın sonucunu sakince bekleyerek de geçirebilirdiniz. Çünkü endişelenip, endişelenmemenizin mülakatın sonucu hakkında hiç bir etkisi yoktu. İnsanlar genelde endişenin kendilerini korudukları gibi bir yanılgı içine düşerler. Ancak bu tip bir endişe size hiçbir şey katmaz, sadece değerli zamanınızı sizden çalar. Bu yüzden de bu tip endişelere verimsiz endişe diyoruz. 

Peki verimsiz endişe duygusu ile başa çıkmak için neler yapabilirsin? 

1. Endişeni kucakla
Endişelenmek kontrolün bizde olduğu hissini verir bazen insana. Diyelim çalışmayı çok istediğiniz bir şirkete iş görüşmesine gittiniz.

Genelde hepimiz bize sıkıntı veren düşüncelerden kaçma eğilimi gösteririz. Bazı psikologlar endişe verici düşüncelere sahip olduğumuzda, o düşünceleri kovmakla ilgili teknikler önermektedirler. Örneğin, bu tekniklerden biri bileğe takılan lastik bir bilekliğin, endişe dolu düşünceler belirdiğinde çekip bırakılmasını salık vermektedir.

Ancak ben bu tip yöntemlerin pek işe yaradığını düşünmüyorum. Birincisi endişelerimizi yönetmek adına bileğimize az da olsa acı vermenin saçma olduğunu düşünüyorum. İkincisi de aklımıza takılan bir düşünceyi kovmaya çalıştıkça, o düşüncenin daha da güçlü bir hale geldiğine inanıyorum.

Zihnimiz bir gökyüzüyse, düşüncelerimiz bulutlardır. Tıpkı gökyüzünde geçip giden bulutlar gibi, düşüncelerin de zihninden geçip giderler. Endişe dolu düşüncelerinden kaçmak yerine onları kabullendiğinde, o tip düşüncelerin senin üzerindeki hükmü azalacaktır. 

Kendini endişeli hissettiğinde, kafanın içine seni rahatsız eden endişe dolu düşünceler dolmaya başladığında hiçbir şey yapmadan sadece düşüncelerini izle. Ve endişelerinden kaçmak yerine onları selamla. Endişe verici düşüncelerinden korkma. Onlar sadece düşünce, sana hiçbir zarar veremezler. Endişemize onu yargılamadan ve de ondan korkmadan yaklaşmayı öğrendiğimizde, endişelerimizin kökenine inmemiz de kolaylaşacaktır. Diyelim topluluk önünde konuşma yapmak bize endişe veriyor. Bu endişemizi korkusuz bir şekilde incelediğimiz zaman, endişemizin altında yatan gerçek duyguya ulaşabiliriz.

2. Anda ol

Yukarıda da belirttiğim gibi endişe gelecek odaklı bir duygudur. Örneğin, evdeyken iş hakkında, işteyken de evimiz hakkında endişelenmemizin nedeni anda kalamamamızdır. Diyelim evdesin ve aklına dün, iş yerinde yaptığın sunum geldi. Sunumdan sonra iş arkadaşların sana hiçbir yorum yapmamışlardı ve sen şimdi evde oturmuş sunumunun yeterince iyi olmadığını ve arkadaşlarının da bu yüzden sana yorum yapmadıklarını düşünmeye başladın. Daha sonra da “ya beni sunum yüzünden kovarlarsa?” diye bir endişe belirmeye başladı içinde. Derin bir nefes al ve ana geri dön. Şu an evindesin. Sunumunu yaptın, bitti. Eğer sunumunun yeterince iyi olmadığına inanıyorsan, bir dahaki sefere daha iyisini nasıl yapabilirsin diye düşün. Ve iş yerindeki insanların zihinlerini okumaktan vazgeç. Belki onlar senin sunumunu gayet iyi buldular. Kovulmaya gelince… Diyelim sunumun gerçekten kötüydü. Sence kötü geçen bir sunum yüzünden kovulma olasılığın yüzde kaç?

Şimdi sunumunu, iş arkadaşlarını ve sunumla ilgili endişelerini bir kenara bırak ve dikkatini tamamen ev ortamına ver. Gidip hiç yapmadığın bir şey yapıp elde bulaşık yıka örneğin. Thich Nhat Hanh’ın The Miracle of Mindfulness: An Introduction to the Practice of Meditation kitabında dediği gibi, bulaşık yıkarken sadece bulaşık yıkamalıyız. Eğer dikkatli yapılırsa bulaşık yıkamak gibi sıradan bir eylem bile zihnimizi dengeleyecek meditatif bir aktivite haline dönüşebilir. Aklına yine sunumun gelirse, birinci önerimi uygula. Endişeni selamla ama anda kalarak bulaşık yıkamaya devam et. 

3. Kademeli olarak gevşe
Bu teknik her bir kas grubunu yaklaşık olarak 5 saniye süreyle germek ve daha sonra aniden bu gerginliği ortadan kaldırmaya dayanır.

Sen de fark etmişsindir. Aynı anda hem sakin hem de endişeli olamazsın. Bir daha kendini endişeli hissettiğinde bu küçük egzersizi yaparak sakinleşmeye ve rahatlamaya ne dersin? Dr. Edmund Jacobson tarafından 1930’lu yıllarda geliştirilen Progresif kas gevşetme tekniği (PKG), kas gerilmesi üzerinde durur ve kasları germeye ve serbest bırakmaya dayanan sistematik bir süreç kullanılarak uygulanır. Bu teknik her bir kas grubunu yaklaşık olarak 5 saniye süreyle germek ve daha sonra aniden bu gerginliği ortadan kaldırmaya dayanır. Eğer geçmişte kas spazmı yaşadıysan, sırtınla veya kaslarınla ilgili problemlerin varsa lütfen doktoruna danışmadan bu uygulamayı yapma.

Sırt üstü yat. Gözlerini kapa ve derin bir nefes al. Şimdi kademeli olarak önce vücudumuzu gereceğiz, sonra da gevşeteceğiz. Hazırsan başlıyoruz. Sağ ayak kaslarını yavaşça kas, yapabildiğin kadar sık ve gevşet. Sonra sağ bacağını sık ve gevşet. Sağ elini sık ve gevşet. Sağ kolunu sık ve gevşet. Gerilme ve gevşeme arasındaki farka dikkat et. Şimdi bu dediklerimin aynılarını sol ayağın, sol bacağın, sol elin ve sol kolun için yap. Daha sonra alnını sık ve gevşet. Yüzünü sık ve gevşet. Omuzlarını kulaklarına doğru getir, sonra gevşet. Tekrar derin bir nefes al. Bütün vücudunu tepeden, tırnağa gevşet. Şu an çok rahatsın. Bütün vücudun gevşemiş halde. 

Şimdi kendini bir güzel plajda hayal et. Güneş seni tatlı tatlı ısıtıyor. Çıplak ayakla sahilde yürüyorsun. Dalgalar hafif hafif ayaklarına çarpıyor. Biraz daha yürüdükten sonra kumun üstünde oturmaya karar veriyorsun. Burası senin güvenli yerin. Kendini endişeli hissettiğin zamanlar buraya gelebilirsin. Şimdi endişelerinin hepsini bir balona koyduğunu düşün. Ve bu balonu gökyüzüne sal ve onun giderek uzaklaştığını hayal et. Plaja bir kez daha baktıktan sonra derin bir nefes al ve yavaş yavaş gözlerini aç. Dilersen bu yazdıklarımı kendi sesinle kaydederek egzersizi o şekilde de yapabilirsin. 

4. Hareket et

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sporu 2005 yılında ruh sağlığını koruyucu önlemler arasına almıştır ve her gün 30 dakika spor yapılmasını önermektedir. WHO’nun bu kararının yanı sıra yapılan araştırmalar spor yapmanın, ve hareket etmenin endişe seviyemizi aşağı çekme konusunda da etkili olduğunu gösteriyor. Bu araştırmalarda özellikle yüzmenin, dans etmenin endişe seviyesini aşağı çekmede yardımcı olduğu gözlemlenmiş. Spor yapmanı engelleyecek herhangi bir sağlık sorunun yoksa sen de hareket ederek endişelerinle başa çıkabilirsin. 

5. Yaşam tarzını gözden geçir
Gün içinde çok fazla kahve tüketiyorsan bu alışkanlığını da gözden geçirmen gerekebilir.

Televizyonda izlediğin filmlere, dizilere dikkat et. Eğer seyrettiklerinin çoğu şiddet içerikliyse kendini endişeli hissetmen o kadar da şaşırtıcı değil. Beynini ve zihnini bu tip şiddet içerikli filmlerle doldurmak istediğine emin misin? Bugünden itibaren seyrettiklerine dikkat etmeye ne dersin? Yine bugünden itibaren dinlediğin müziklere de dikkat et lütfen. Araştırmalar dinlediğimiz müzik türünün duygu durumumuzu etkilediğini gösteriyor. Müzik zevkin ne olursa olsun, gün içinde seni sakinleştiren müzikler de dinlemeyi ihmal etme.  

Bunların yanı sıra eğer gün içinde çok fazla kahve tüketiyorsan bu alışkanlığını da gözden geçirmen gerekebilir. Araştırmalara göre kafein endişe seviyemizin yükselmesine yol açabilir. Kendini endişeli hissettiğin dönemlerde kahve içmeyi azaltıp, eğer hoşlanıyorsan ıhlamur, papatya gibi bitkisel çaylardan istifade etmeyi deneyebilirsin.

Endişe duygusu ve onunla başa çıkma yöntemleri bu yazıya sığamayacak kadar derin konular. Ben sana kendini hafif düzeyde endişeli hissettiğinde işine yarayabilecek bazı yöntemler önerdim. Eğer endişe duygusu hayatını çok fazla etkileyen bir hale geldiyse kendine bir iyilik yap ve işin uzmanlarından psikolojik yardım istemeyi ihmal etme. 

Soruların için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsin.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale