X

Empatiye bilimsel bakış: Bireylerde empati duygusunun oluşumu ve gelişimi

Bireylerde empati duygusunun gelişimi

Empati; karşınızdaki insanın duygularını, düşüncelerini ve hislerini anlayabilmek ve buna uygun tepkiler verebilmek olarak tanımlanmaktadır. Jeremy Rifkin isimli yazar, empatinin 30.000 yıllık geçmişini araştırmak ve insandaki empati duygusunun evrimini incelemek üzere çalışmalar yapmaya karar vermiş. Biz de Rifkin’in çalışmalarının özeti niteliğindeki bir kısa film çalışmasını sizlerle paylaşmak istedik.

Özellikle son 10 yıldır evrimsel biyoloji, sinirbilim ve insan gelişimi alanlarında heyecan verici ve ilginç değişimler yaşanıyor. Yeni bilgilerin bir çoğu insanlığın başlangıcından beri var olan dinamikleri yeniden inceleyebilmemize ve insan doğasını anlamamıza yardımcı oluyor.

Psikoloji alanında gerçekleşen bu ilginç değişimlerden biri de insanlardaki empati duygusunun nasıl geliştiğini ve evrimleştiğini inceleyen; bu duyguya bağlı olarak ortaya çıkmış olan tüm yapıları, sahip olunan tüm varsayımları ortadan kaldıran bir yenilik.

90’lı yılların başında İtalya Parma’da yer alan bir laboratuvarda o zamanlar her yerde bulunmayan MRI makinesi (beyin dalgalarının ölçümünü yapabilen bir alet) ile deneyler yapılıyordu. Bu deneylerden biri, önüne yer fıstığı koyulmuş olan bir maymunun fıstığı yemek için hangi süreçleri izlediğini incelemeyi amaçlıyordu. Fıstığın kabuğunu kırmaya çalışan maymunların nöronlarındaki dalgalar kaydediliyor, buna göre öğrenme süreçleri analiz edilmeye çalışılıyordu.

Bir akşam laboratuvara bir laboratuvar çalışanı girdi ve yanlışlıkla masanın üzerinde duran fıstıkların bir kısmını yiyerek açlığını bastırmaya çalıştı. Bunu gören maymunda kısa sureli bir şok etkisi yaşandı çünkü maymun, insanın fıstık yerken kendisiyle aynı süreçleri izlediğini fark etti.

Maymunun beyin dalgalarını inceleyen bilim adamları, maymunun fıstık soyarken beyninde çalışan bölgeleri incelediklerinde, bu bölgelerin insandaki bölgelerle aynı olduğunu buldular. Fakat ellerinde buna dair başka bulgular olmadığı için, MRI makinasının bozulmuş olabileceğini düşündüler.

Daha sonra aynı süreçleri diğer primatlarla, özellikle insan beynine yakın bir beyin yapısı olan şempanzelerle tekrar deneme kararı aldılar. Yapılan uzun denemeler sonucunda ortaya yeni bir bulgu çıktı: ayna nöronlar.

Bu bulgulara göre insanlar bazı duyguları gözlemleyerek taklit etme ve aynı duyguları hissedebilme özelliğine sahip. Yani, karşınızdaki insanın sinirliyken, kızgınken ya da neşeliyken hissettiği şeyleri, bu kişilerin hareketlerini gözlemleyerek hissedebilmeniz mümkün. Bu süreçte beynin farklı bölgelerindeki ayna nöronlar, karşımızdaki insanın beynindeki bölgeyle aynı bölgemiz harekete geçiyor ve hislerimizi, hareketlerimizi, duygularımızı etkiliyor.

Ayna nöronlar çok ilginç ve büyük bir buluş olmasına karşın, çok daha kapsamlı ve detaylı araştırmaların başlangıcı niteliğinde. Ayna nöronlarla yapılan kapsamlı bir araştırma, şiddet, stress, öfke gibi olumsuz duygular karşısında ayna nöronların harekete geçmediği; sosyalleşme, bağlılık, duygusallık, arkadaşlık gibi olumlu duygular karısında harekete geçtiğini gösteriyor. Yani, ayna nöroların ‘ait olma’ duygusuyla bire bir bağlantısı bulunuyor. Burada da işin içine empati giriyor.

Peki, empati nedir? Bu sorunun cevabı biraz karışık. İnsanoğlu bebekliğinden itibaren empati duygusunu taşır. Aynı odada yatan bebeklerden biri ağladığında, diğerleri de ne için ağladıklarını bilmeden ağlamaya başlarlar. 2 yaşından itibaren bir bebek aynaya baktığında, karşısında gördüğü şeyin kendisi olduğunun bilincine varır. Bu zamanlar, empatinin ilk gelişmeye başladığı yıllardır. Bu yıllardan sonra çocuklar, çevrelerindeki insanların yaptıklarını gözlemleyerek ve kendi yaşantılarıyla bağlantılar kurarak  duyguları tahmin etmeye ve deneyimlemeye başlarlar.

httpv://www.youtube.com/l7AWnfFRc7g

Öz değer, empatinin gelişmesiyle başlar. 8 yaş civarında çocuklar, ölüm ve doğum gibi kavramları sorgulamaya ve nereden geldiğini merak etmeye başlar. Yalnızca tek bir hayata sahip olduklarının, zayıf ve savunmasız olduklarının ve bir gün öleceklerinin farkına varırlar. Bu zamanlar, var olmanın bilincine varıldığı yıllardır. Hayatın değerini anlayan çocuk, kendi yaşam öyküsünü yazmak üzere bir yola çıkar. Bu yolda diğer insanların ya da hayvanların yaşamları için neler yaptıklarını, hayatlarını nasıl değerlendirdiklerini görmek ve kendi hayatını buna göre düzenlemek ister. Diğer insanlarla olan ilişkisinin yol arkadaşlığı olduğunu, herkesin aynı amaç için yaşadığını, herkes için zamanın değerli olduğunu ve herkesin bir gün öleceğini fark eden birey, diğer insanlarla empati sürecine girer.

Empati, ütopyanın tam tersi bir kavram olarak adlandırılabilir. Ölümün olmadığı, mücadele edilmeyen, zorluk yaşanmayan bir dünyada empati duygusunun gelişebilmesi mümkün değildir. Empati, ölüm ve yaşam arasındaki dengeyi bulma sürecinde ortaya çıkar; zayıflıklarımızdan ve eksikliklerimizden beslenir.

Bilinç kavramının değiştiğini, insanoğlunun geçmişteki beyin yapısının bugün çok daha farklı olduğunu biliyoruz. Peki, bu değişim tarihi olayları nasıl etkiliyor? Tek bir insanın tüm insanlığı, hatta diğer türleri zihinsel süreçlerle etkileyebilmesi mümkünse, dünyada yaşanan olumsuzlukları yok etmek ve dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirebilmek mümkün mü?

Empati tüm dünyaya dokunabilen, büyük ve görünmez bir el gibidir. Daha gelişmiş bir toplum olmanın yolu empati kurmaktan geçer ve toplum geliştikçe, empati kurabilen insan sayısı artış gösterir.

İlk toplumlarda yaşanan kabile hayatı, yalnızca bir arada yaşayan insanların bir arada olmasına ve dağın öte yakasındaki kişilerle herhangi bir iletişimlerinin olmamasına neden oluyordu. Yani insanların iletişimi yalnızca kan bağı olan ve bir arada yaşadıkları insanlar aracılığıyla gerçekleşiyordu. Tarıma geçiş, yazının bulunuşu gibi şeylerden sonra, yani insanoğlu bugünkü formuna yaklaştıkça, diğer insanlarla olan iletişimimiz artış gösterdi. Dinler ortaya çıktı ve farklı iletişim kanalları oluştu. Aynı dine mensup olan ve aynı amaçları taşıyan insanlar birbirleriyle empati kurmaya başladı.

19. yüzyılda gerçekleşen endüstri devrimiyle birlikte, ekonominin dinamikleri ve milliyetçi yaklaşımlar ön plana çıkmaya başladı. Tıpkı dinlerde olduğu gibi, bu sefer aynı milletten olan insanlar birbirleriyle empati kurmaya başladılar.

Bu gelişimi baz aldığımızda, artan teknolojik yenilikler ve globalleşme sayesinde, tüm dünyayla empati kurabilmemiz mümkün olacak gibi bir çıkarımda bulunmak yanlış olmayacaktır.

Bunun en yakın örneği Haiti’de yaşanan deprem sırasında yaşanmıştı. Haiti’de deprem olduktan 1 saat sonra bu haber sosyal medyada tüm dünyaya yayıldı. 2 saat sonra olayla ilgili videolar Youtube’a düşmeye başladı ve 3 saat sonra tüm insanlar empati duygularını Haiti’yle paylaşmaya ve bir şekilde yardıma koşmaya çalıştı.

Sonuç olarak empati duygusunu geliştirmenin yolunun tüm dünyayla bağlantımız olduğunu düşünmekten ve iletişimde olduğumuz grupları mümkün olabildiğince genişletmekten geçtiğini bilmeliyiz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu

Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.



İlgili Makale