X

Eğitimi deneyime dönüştürmede bir yol: “Zihnin araçları”

Günümüzde her bireyin beyin gelişiminin farklı seyir izlediği ve yaşın asla belirleyici olmadığı kesin olarak bilinmektedir. Eğitim bireysel bir iştir; her bireyin beyin yapılarının benzersiz olduğu kabul edildiğinde ise işletim sisteminin ve reaksiyonlarının da farklı olacağı aşikardır. Bireyleri sınıflandırmak değil tanımak önemlidir.

Bireylerde daha esnek, daha iyimser bakış açılarının oluşabilmesi “çoklu zeka”ya bağlıdır. Çoklu zekaya göre zeka geliştirilebilir ve değiştirilebilir. Sadece testlerden alınan puanlar yeterli değildir, yaşamdaki performansı da dikkate almak gerekir. Yaşam deneyimine dönüştürülmüş bir eğitim bireyin gelişiminde dönüm noktası olacaktır.

Yakınsal gelişim alanı, bireyin kendi başına yapabilecekleri ötesinde bir rehber ya da bir akran yardımıyla ulaşabileceği potansiyelidir.

Tam bu noktada bahsetmek istediğim; İsveçli Psikolog Vygotsky‘nin “Zihin Araçları” programıdır. Program yine Vygotsky’ nin ortaya koymuş olduğu “yakınsal gelişim alanı” kavramından hareketle oluşturulmuştur. Yakınsal gelişim alanı, bireyin kendi başına yapabilecekleri ötesinde bir rehber ya da bir akran yardımıyla ulaşabileceği potansiyelidir.

Zihinsel araçlar, insanların karmaşık problemlere çözüm bulmasını ve diğerleriyle birlikte ortak bir amaç doğrultusunda çalışmaları için önceden plan yapmasını sağlar. Zihinsel araçlar çocukların fiziksel, bilişsel ve duygusal davranışlarını geliştirmelerine yardım eder, çocukların duygularını yönetmelerine yardımcı olur. Kızgınken diğer bir kişiye vurmak yerine duygularını kontrol etme yollarını ve stratejilerini öğrenirler. Örneğin 10’a kadar saymak ve başka bir şey düşünmek gibi…

Zihin araçları nasıl kazanılır?

Çalışmalar, bu araçların yetişkinlerden öğrenildiğini ve öğretmenin rolünün bu araçlarla “çocukları donatmak” olduğunu ortaya koymuşlardır. “Öz düzenleme” en önemli kavramıdır. Bu kavram, çocuğun bir yetişkinin varlığı olsa da olmasa da isteyerek davranmasıdır. Dikkatini verme yeteneği, amacına uygun olarak hatırlama, eylemlerini planlama, düşüncelerini yansıtma, akranlarına karşı empatik davranma ve işbirliği yapma gibi kazanımları vardır.

Oyun becerilerini desteklemek programın büyük bir bölümünü kapsamaktadır. Rol oyunları; kuralların ve beklentilerin, davranış üzerindeki sınırlamaların içselleştirilmesini kolaylaştırır. Çocuklar oyun oynarken kurallar sayesinde kendi davranışlarını kontrol etmeyi öğrenirler. Program, çocuğa gün içinde yapmak istediklerini seçme, planlama ve uygulama şansı veren, dolayısıyla çocuğu merkeze alan bir programdır. Programın uygulandığı sınıflarda, kitap köşesi, blok köşesi, dramatik oyun alanı, fen ve doğa köşesi, sanat alanı gibi öğrenme merkezleri olmalıdır. Etkinlikler çocuk tarafından başlatılan, öğretmenin aşamalı bir şekilde vereceği desteğin olduğu, çocukların gereksinimlerine göre bireyselleştirilen çoklu destek düzeylerinin olduğu etkinliklerdir. Program gün içerisinde, günün sorusu, sabah mesajı, doğrusal takvim, sosyal / dramatik oyun, oyun planlama, arkadaşlarına oyun planını anlatma / okuma, müzik ve dans etkinlikleri ile grafik sanat ve hareketli oyunlar şeklinde oluşturulmaktadır.

Öğretmenin, sınıftaki etkileşimlerde her çocuğun ihtiyaç duyduğu desteği sağlama, çocukların sosyal-duygusal ve bilişsel öz düzenlemeyi geliştirmelerine yardımcı olmak için yöntemler oluşturma, farklı gereksinimleri olan çocukları aynı etkinlik içinde nasıl destekleyeceğini öğrenme, yaş düzeyinden beklenenler yerine çocukların öğrenme kapasitelerini yansıtan etkinlikler düzenleme, çocukların zihnin araçlarını bağımsız bir şekilde kullanmalarında onlara rehberlik etme gibi görevleri vardır.

Beynimiz duygusal bağ kurmadığı hiçbir şeyi kayıt altına almaz.

Öte yandan “Zihnin Araçları” programının aile katılımı boyutu en az öğretmen eğitimi ve uygulanan etkinlikler kadar önem taşımaktadır. Programın amacı; okuldaki uygulamaların evde nasıl desteklenebileceği konusunda anne babaları bilgilendirmek ve çocuk merkezli eğitimi evdeki eğitim anlayışı ile bütünleştirmektir. Öğrenmenin ve iletişim kurmanın temelinde duygular yatar; bu duygular daha bebeklikte “sessiz diyalog” şeklinde gerçekleşmektedir.

İstek ve merak uyandırmak için duygusal bir bağlantı gereklidir. Ve bunu da yapacak olan rehber; ebeveyn-öğretmendir. O an, orada olmak önemlidir. Beynimiz duygusal bağ kurmadığı hiçbir şeyi kayıt altına almaz. Nöropsikolojik çalışmaların özünde “bir şey yapanın yanında olmak” önemlidir. “Bir okul en iyi öğretmeni kadar iyidir” diye bir söz vardır; işte bu noktada o söz çok doğru olsa gerek… Ortamlar çok önemlidir ancak yeterli değildir, iyi bir rehber şarttır. Bireyler daha doğuştan var olan ayna nöronları sayesinde potansiyellerini her zaman daha ileri götürebileceklerdir. Önemli olan kendilerine yaş sınırlamaları olmadan, kişisel ve olağan potansiyellerinin üzerinde güvenilerek yaklaşılsın… 

İlginizi çekebilir: Birey olma yolunda: Çocuk gelişimi yaşam deneyimlerine bağlıdır Birey olma yolunda: Çocuk gelişimi yaşam deneyimlerine bağlıdır 

İdil Arasan Doğan: İstanbul doğumlu olan Öğr. Gör. İdil Arasan Doğan, Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans programı ile başladığı akademik yaşamını Psikoloji Doktora Programı ile sürdürmektedir. Yüksek Lisans Bitirme Tezini, Prof. Dr. A. Oğuz Tanrıdağ danışmanlığında "Alzheimer Hastaları Bakım Veren İyi Oluş Psikoeğitim Programının Bakım Verenlerin Tükenmişlik Sendromu Üzerine Etkisi" konusunda vermiştir. Üsküdar Üniversitesi Anne & Bebek Ruh Sağlığı Merkezi ve Türkiye Alzheimer Derneği’nde yönetim kurulu üyeliği bulunmaktadır. Akademik çalışmalarına; geriatri, anne & bebek ruh sağlığı, kişilerarası ilişkiler, pozitif psikoloji bağlamında devam etmekle birlikte özellikle yaşlanma, demans; Alzheimer, kişilerarası ilişkiler alanlarında yoğunlaşmıştır. Yapılandırmış olduğu "Hasta Yakınları İyi Oluş Programı"nı Kadıköy Alzheimer Merkezi’nde 3 yıl boyunca uygulamıştır ve halen aynı merkezde ayda 1 kez olmak üzere "Hasta Yakını Destek Programı"nı yürütmektedir.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale