Eğitimde yaratıcı dramadan nasıl faydalanabiliriz?

Bu ayki yazımda Yaratıcı Drama Dergisi’nden seçerek okuduğum üç makaleden bahsetmek istiyorum. İlk makale, bilim ve yaratıcı drama ile doğa eğitimini konu alıyor. İlköğretim seviyesindeki çevre konularına odaklanıyor ve alan gezilerinin doğa eğitimine dâhil edilmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca daha etkin bir biçimde doğa eğitiminin nasıl verilebileceği konusu üzerine önemli bir kaynak sunuyor. Etkin bir öğrenme sürecini yaratıcı drama yöntemiyle planlayarak elde edebileceğimizi gösteren bir çalışma olmuş. 8 haftalık 48 saat süren bu çalışma, yaratıcı drama ile doğa eğitimi vermenin çocuklar üzerine etkisini incelemenin yanı sıra, çalışmaya katılan lider ve eğiticilerin görüşlerini ortaya koymayı da hedefliyor.

Ayrıca katılan eğitimciler yaratıcı drama ve arazi gezileriyle planlanan çalışmaların çocukların kalıcı öğrenmelerinde çok etkili olduğunu ve alanda bu tür detaylandırılmış çalışmalara daha da çok ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

İkinci olarak “Tarih Biliminin Diğer Disiplinlerle İlişkisinin Yaratıcı Drama Yöntemi ile İşlenmesi” (Aslan & Gök, 2020) çalışmasını okudum. Gardner’ın “Çoklu Zekâ Kuramı”nı (1983) da göz önüne aldığımızda her çocuğun farklı bir alanda daha yetenekli ve o alanda çalışırken daha kolay öğrenmeye meyilli olduğunu gözlemleyebiliriz. Bu yüzden işleyeceğimiz konuyu yaratıcı drama yöntemiyle aktarırken farklı disiplinlerle desteklemenin daha çok çocuğun ya da katılımcının içselleştirerek öğrenmesine katkı sağlayacağını söyleyebiliriz.

Bir çocuk müzik ile kolay öğrenirken kimi duyusal kimi görsel zekâsını aktif kılacak uyaranlarla daha kolay öğrenebilir. Aybek’in (2001) belirttiği gibi disiplinler arası öğretim, öğrencilerin farklı alanlardaki bilgileri birleştirmesine bütünleştirmesine destek sağlayan ve kavramlar yardımıyla öğrenenleri analiz ve sentez yapabilmeye yönlendiren bir yaklaşımdır. Okuduğum çalışmada da tarih bilimi ile sekiz ayrı disiplin arasında bağlantı kurulmuş ve uygulamaya yaratıcı drama hakkında geçmiş deneyimi olan ve olmayan öğretmenler katılmıştır. Çalışmada tarih bilimi ile farklı disiplinlerinin ilişkisini incelenerek katılımcıların çok boyutlu düşünmeyi geliştirmeleri ve katılımcılara tarihsel empati kurdurabilmek hedeflenmiş.

Örnek olarak çalışmadaki atölyelerden biri olan “Nippur’dan Mesaj Var!” isimli atölyede kral rolüne giren bir katılımcı değerlendirme aşamasında, “gerçekten bir kral gibi karar vermekte” çok çok zorlandığından bahsetmiş ve aynı zamanda tarihsel olaylara karşı duygudaşlık kurduğunu belirtmiş. Bu dönüt, katılımcının hem duygusal hem de tarihsel bakımdan kazanımlar elde etmesini sağlıyor ve yaratıcı dramanın işlevselliğini gösteren bir değerlendirme olarak dikkat çekiyor.

Üçüncü olarak ben de merak uyandıran makale, Eti ve Kaf (2020) tarafından güncel olarak yürütülmüş yaratıcı drama eğitmenlerinin sosyal uyuma ilişkin görüşlerinin incelendiği bir araştırma oldu. Daha önce katılımcıların yaratıcı drama süreçlerinin öğretmen adaylarına ve üniversite öğrencilerine katkılarının araştırıldığı çalışmalarla karşılaştım. Fakat bu araştırma eğitmenlik programındaki katılımcıların (3. aşamayı bitirmiş katılımcılardan seçilen en düşük ve en yüksek sosyal uyum gösteren katılımcılar) sosyal uyum süreçlerine bakarak yaratıcı drama alanında araştırılmaya ihtiyaç duyulan bir boşluğu doldurmuş diye düşündüm. Ayrıca eğitmenlik programına hala devam ettiğim için, katılımcılara sorulan örnek verilmiş soruları kendime sorarak kısmen de olsa kendi yaratıcı drama eğitmenliği sürecimi de değerlendirme fırsatı bulmuş oldum.

Araştırmanın sonunda katılımcılar, yaratıcı drama eğitmenliği eğitiminin kendilerine bireysel, sosyal ve mesleki bakımdan katkıları olduğunu söylemiş. Daha detaylı incelediğimizde düşük sosyal uyuma sahip olan katılımcılar bireysel katkının önemini vurgularken, yüksek sosyal uyuma sahip olan katılımcılar mesleki alanda yaratıcı dramanın kendilerini geliştirdiklerini belirtmiş. Ayrıca etkili dinleme, karşısındakini anlama, sosyal kaygıların azalması konusunda gelişim kaydettiklerini dile getirmişler.

Alan eğitiminin sadece mesleki gelişmeye ve yaratıcı drama atölyelerine katılan öğrencilerinin daha etkili öğrenmelerine değil, aynı zamanda, eğitmenin bireysel farkındalık ve sosyal iletişim becerilerine (kolay iletişim kurma, sosyal kaygıların azalması, hoşgörülü olma, çözüm odaklı olma) de olumlu katkılar sunması ilerleyen yıllarda yaratıcı drama alanının öğretmen eğitiminde çok daha yoğun kullanılmasının gerekliliğini ve önemini görmemizi sağlıyor.

Kaynak

Aslan, N., Gök, H., (2020). Tarih Biliminin Diğer Disiplinlerle İlişkisinin Yaratıcı Drama
Yöntemi ile İşlenmesi. Yaratıcı Drama Dergisi, 15(Özel sayı 1), 25-44.
Eti, İ., Kaf, Ö. (2020). Yaratıcı Drama Eğitmenliği/Liderliği Programı Katılımcılarının
Sosyal Uyuma İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi. Yaratıcı Drama Dergisi, 15(1),
61-72.
Gardner, H. (1983). Frames of Mind: The Theory of Multiple Intelligences. New York:
Basic Books.
Özdemir Şimşek, P., Akfırat, N., & Adıgüzel, Ö., (2009). Bilim ve Yaratıcı Drama
Eşliğinde Doğa Eğitimi. Yaratıcı Drama Dergisi, 4(7), 69-74.

İlginizi çekebilir: Online dersleri daha eğlenceli ve hareketli hale getirecek 5 çevrimiçi oyun önerisi

Duygu Meriç
Ben Duygu Meriç, 2013 yılında Boğaziçi Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Bir yıl özel bir okulda çalıştıktan sonra atanarak doğu göreviyle köy ... Devam