Duygusal yorgunluk nedir: Duygusal yorgunlukla başa çıkmak için 5 öneri

Ortada herhangi bir fiziksel rahatsızlık ya da fiziksel zorlanma olmamasına rağmen sürekli olarak yorgun, halsiz hissettiğiniz, uykunun bir türlü yetmediği, dinlendikçe daha da ağırlaştığınız bir dönemdeyseniz duygusal yorgunluk yaşıyor olmanız mümkün. Duygusal yorgunluk dikkat edilmesi ve önem verilmesi gereken bir durumdur. Çünkü fark edilip müdahale edilmediği durumlarda uzun vadede tükenmişlik sendromu ve depresyona kadar gidebilir.

“Hiçbir şey yapmadan nasıl bu kadar yorgun olabilirim?”

Bazı durumlarda tükenmişlik sendromunun bir belirtisi olarak da ortaya çıkan duygusal yorgunluk, fiziksel yorgunluktan farklı bir durumdur. Fiziksel yorgunlukta kişi, kendisini fiziksel olarak bir süredir zorladığı için yorgunluk hisseder ve dinlenince, uykusunu alınca kısa zamanda kendisini toparlar. Ancak duygusal yorgunlukta durum biraz daha farklıdır. Ortada fiziksel bir hareket, zorlanma olmasa da kişi kendisini devamlı olarak yorgun hisseder, bir şey yapmak için güç bulamaz. Örneğin bu kişi günde 10 saat uyusa bile değişen bir şey olmaz, hala kendisini uykusuz, yorgun ve halsiz hisseder. Hatta bazen elini kaldıracak güç bulmakta bile zorlanır. Çünkü dinlendirmesi gereken bedeni değil, aslında zihnidir.

Duygusal yorgunlukta, yorgunluk ve halsizliğe ek olarak dikkati odaklama ve sürdürmede zorluk, unutkanlık gibi belirtiler de ortaya çıkar. Kişi, genel olarak o anda dikkatini veremediği için daha sonra yapılacaklar, o an söylenenler ya da bunun gibi şeyleri daha sonra hatırlamakta zorlanır. Bu dönemde tolerans düzeyinin düşük olması ve aşırı duyarlılık nedeniyle de çevresiyle sık sık çatışmalar ve problemler yaşar. En önemsiz bir durum bile ciddi gerilimler yaşamasına neden olabilir. Önüne koyduğu hedeflere gitmek, önceden belirlediği planları gerçekleştirmek için motivasyonu yoktur. Harekete geçmekte ciddi zorluklar yaşar. Bu nedenle hayatında genel olarak bir duraksama yaşar.

Duygusal yorgunluğa neler neden olur?

Duygusal yorgunluk, tükenmiş sendromuyla yakından ilişkili olduğu için nedenleri de tükenmişlik sendromuyla benzerlikler gösterir. En temel nedeni uzun süredir sürekli devam eden endişe ve strestir. Devamlı yoğun stres ve endişe yaşanması kişinin zihninin yorulmasına ve bir noktada tepki vermesine neden olur. Günümüz dünyasının bir getirisi olarak aşırı uyaranlara maruz kalmak ve hepsine yetişmeye çalışmak da zihinsel yorgunluğun bir diğer nedenidir. Ulaşılması zor, hatta neredeyse imkansız hedefler belirleyerek bu yolda kişinin kendisini tam anlamıyla yıpratması kişinin psikolojisi üzerinde tahmin edilenden çok daha ağır bir etki bırakır. Son olarak yaşanan olayların kişi üzerindeki duygusal etkilerini uzun süre yok saymak ve üzerine yenilerinin eklenmesi de bir süre sonra kişinin duygusal yorgunluk yaşamasına neden olur.

Duygusal yorgunlukla nasıl başa çıkılır?

  • Öncelikle zihninizi dinlendirmek ve üzerindeki baskıyı azaltmak için kendinize vakit ayırın. Size iyi gelen, mental olarak dinlenmenizi, gündeminizden biraz uzaklaşmanızı sağlayacak planlar yapın. O değerli zamanınızı sizin için en önemli kişiye, yani kendinize armağan edin.
  • Duygularınızın sizi yönetmesine izin vermektense siz onları kontrol edin. Ancak bunu yapabilmeniz için öncelikle duygularınızın, yaşananlar karşısında yaşadığınız hislerin farkına varmanız gerekiyor. Hayatınızda duygularınıza yer açın.
  • Her şeyi kontrol etmeye, her şeye yetişmeye çalışmayın. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın istediğiniz gibi her şeye yetişemezsiniz. Zaten bunu yapmaya çalışmanız size bu yorgunluğu getirdi. Bir anda birden fazla şeye dikkat vermeye, aynı anda birkaç projeyi yönetmeye çalışmayın.
  • Aşırı uyarımlardan kaçının. Günümüzde bu pek mümkün değil gibi gözükse de en aza indirmek sizin elinizde. Telefonunuza, bilgisayarınıza gelen bildirimleri filtreleyin, ilgilenmeniz veya okumanız için belirli konuları belirleyin. Bu tarz düzenlemeler gün içerisinde sürekli yeni bilgilere maruz kalmanızı engelleyecektir.
  • Kendinize gerçekçi hedefler belirleyin. Yüksek hedefler motivasyonunuzu arttırsa da bu hedeflerin ulaşılabilir olduğundan emin olun. Yanlış hedeflerin belirlenmesi motivasyonun artmasından çok düşmesine neden olur.

İlginizi çekebilir: Tükenmişlik sendromu: Vücudumuzun verdiği alarm

Uzman Klinik Psikolog Beliz Ereren Uzman Klinik Psikolog
İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olduktan sonra Klinik Psikoloji Yüksek Lisansını tamamlayarak uzmanlığımı aldım. Hayatın önemli dönüm noktalarından biri olduğuna inandığım ergenlik dönemi ... Devam