Duygusal yoksunluk şeması bize ne anlatıyor?

Şema denildiği zaman akla bir çizim ya da görsel bir plan gelse de bu kavram aynı zamanda farklı bir anlamla psikoloji dünyasında da varlığını gösteriyor. Bu dünyayı ele aldığımız zaman ‘şema’ kavramını temel duygusal ihtiyaçların karşılanmaması/karşılanamaması sonucunda oluşan kalıp şeklinde tanımlıyoruz. Bu kalıplar, bireylerin diğer insanlar başta olmak üzere her şey hakkındaki duygularını ve düşüncelerini değişikliğe uğratıyor. Çocukluk döneminde ortaya çıkan şemalar, yetişkinlik dönemine gelindiği zaman çeşitli faktörlere bağlı olarak ortadan kaybolabiliyor ya da yerini daha da sağlamlaştırıyor.

Duygusal yoksunluk şeması nedir?

Duygusal yoksunluk şeması, psikoloji alanında adından sıklıkla söz ettiren bir kalıp. Bu şema, çocukluk döneminde bireylerin korunma, bakım ve empati açısından doyurulmaması sonucunda varlığını göstermeye başlıyor. Şimdi, bu üç önemli boyutu duygusal yoksunluk şemasını ele alarak detaylandırmak istiyoruz.

Bakım, herhangi bir şey için harcanan emek olarak tanımlanabiliyor. Çocukluk dönemini baz aldığımız zaman bakım, ufak bir öpücükten ebeveynlerle oynanan keyifli oyunlara kadar uzanıyor. Çocukken annesinden/babasından ya da kendisine bakan yetişkinden/yetişkinlerden gerekli emeği göremeyen bireylerde duygusal yoksunluk şeması gelişmeye başlıyor. Örneğin, bir çocuk annesinden başının okşanmasıyla ya da büyük bir sarılmayla gelen şefkati göremiyorsa bu şemanın gelişme olasılığı artıyor.

Empati, bir kişinin davranışlarını, duygularını, düşüncelerini ve motivasyonunu anlama ve içselleştirme eylemi olarak biliniyor. Eğer bir çocuk kendisine bakan kişilerin empati yaptığını hissedemezse duygusal yoksunluk şeması gelişmeye başlayabiliyor. Örneğin, bir çocuğun duygularının ve düşüncelerinin babası tarafından asla dinlenmemesi onun bu şemaya sahip olmasına yol açabiliyor.

Koruma, temelde bir canlı veya cansız varlığı tehlikelerden uzak tutma eylemi olarak tanımlanıyor. Psikoloji dünyasında ise bu kavram bir insana rehberlik etme, onu yönlendirme ve onun için güç kullanma anlamına geliyor. Çocukken kendisine bakan kişiler tarafından uygun bir şekilde yönlendirilmemiş ve yardıma ihtiyacı olduğu zaman kendisine bir rehber bulamamış bireylerde duygusal yoksunluk şeması baş gösterebiliyor.

Yukarı bahsettiğimiz üç durum, çocukluk döneminde her iki ebeveyn tarafından da sergilenmediği zaman daha yoğun bir duygusal yoksunluk şeması ile karşılaşılıyor. Bir ebeveynin sergilemediği fakat öbür ebeveynin hem empati hem koruma hem de bakım gösterdiği durumda ise bu şemanın yoğunluğu daha düşük oluyor. Bu nedenle, bu şemanın farklı alanlarda farklı aktiflik seviyeleriyle var olabileceğini vurgulamak istiyoruz.

Duygusal yoksunluk şemasının belirtileri nelerdir?

Farkına varılması zor olan duygusal yoksunluk şeması, çeşitli belirtilerle kendisini göstermeye çalışabiliyor. Örneğin, bu şema insanların başkaları tarafından asla sevilmeyeceklerini ve sevilmediklerini düşünmelerine yol açabiliyor. Ayrıca, herhangi bir şeye ait hissedememe, yalnızlık duygusu, diğer bireyler tarafından anlaşılmadığını düşünme, sevgiye ve ilgiye aç olma durumu, insan ilişkilerinde sık sık hayal kırıklıklarıyla karşılaşma ve boşluk hissiyatı bu şemanın diğer belirtileri olarak biliniyor.

Yukarıda belirttiğimiz gibi, bir insanın duygusal yoksunluk şemasına sahip olup olmadığını fark etmesi çok zor. Bu şema, ilgi, şefkat, sevgi, empati ve aile sıcaklığı gibi faktörlerden kaynaklanarak ortaya çıkıyor. Bu faktörlerin hissedilip hissedilmediğini anlamak da bazı zamanlarda zor oluyor. Bir başka deyişle, bir insan karşısındaki insanın kendisine sevgi ve ilgi gösterdiğini düşünebiliyor ama ortadaki durum sadece bireysel menfaatlerden kaynaklanabiliyor. Bu şema, cinsel istismar ya da şiddet gibi bir duruma dayanmadığı için ancak onun üzerine kafa yorulduğu zaman fark edilebiliyor.

Duygusal yoksunluk şeması hangi şekillerde dışa vuruluyor?

Bazı insanlar, duygusal yoksunluk şemasına teslim olabiliyor. Örneğin, bir kişi her ne kadar karşısındakinin kendisine yeteri kadar ilgi ve sevgi göstermeyeceğini bilse de o insanla ilişki kuruyorsa bu kişinin şemaya teslim olduğunu söyleyebiliriz.

Ebeveynlerle kurulması gereken yakın ilişkiye benzer samimi iletişimlerden ve ilişkilerden sürekli uzak durmaya çalışan bireylerin ise duygusal yoksunluk şemasından kaçındığı belirtiliyor. Bu bireyler, bir nevi bu şemayı yok sayıyorlar ve insan ilişkilerinden olabildiğince uzak kalıyorlar.

Bir de şemaya karşı savaş ilan eden insanlar bulunuyor. Bu bireyler, kendilerini çok çaresiz hissediyorlar ve sürekli ilgiye muhtaç olduklarını düşünüyorlar. Düşünceleri doğrultusunda farklı insanlarla kısa süreli ilişkiler kuran bu insanlar, duygusal yoksunluk şemasını aşırı telafi ediyorlar.

Duygusal yoksunluk şeması yaşam standartlarını fazlasıyla etkileyen bir oluşum olduğu için bu şemanın varlığının keşfedilmesiyle şema terapiye başlanması gerekiyor. Bu terapiye ek olarak, çocukluk döneminde karşılaşılan yoksunlukların kabul edilmesi de büyük bir rol oynuyor bu şemayı yok etme sürecinde…

İlginizi çekebilir: Gerçekçi bir öz bakım rutini için karşılanmamış ihtiyaçlarınızın farkına varın

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!