Duyguları yoğun yaşamak: Ayrılık acısını neden bir taraf kolay atlatır, diğer taraf çok ağır yaşar?

Birbirini seven fakat bir sebeple ayrılmak durumunda kalan bir çift düşünün. Bir taraf bu ayrılığı çok yoğun, duygusal bir iç boşluk hissederek, hayatını olumsuz etkileyecek seviyede yaşarken, diğer taraf hafif bir sarsıntıyla atlatıp hayatına kaldığı yerden devam ediyor. Burada iki taraf arasındaki fark ne olabilir? İkisi de sevmiş, güzel anlar paylaşmış, ilişki içerisinde benzer duyguları yaşamış.

Bazı insanlar duygularını diğer insanlara göre daha yoğun yaşar. Duygularını kontrol etmekte zorlanır. Duygular kontrol edilemedikçe de mantık etkisi azalmaya başlar. Burada beynimize hükmetmekte zorlanırız. Bu gibi durumlarda normal bir insanın hoş bir özlemle hatırladığı bir anı, diğer tarafta ruhsal acılar çekilerek hissedilebilir.

Duyguları yoğun yaşamak göründüğü kadar basit bir olgu değil, sonucunda duygudurum bozukluklarını da beraberinde getirebilecek bir durumdur. Kişi, içinde kronik olarak hissettiği boşluğu farklı şekillerde doldurmaya çalışabilir, bazı duyguları öyle uçlarda hisseder ki tek kaçışı kendisine fiziksel olarak zarar vermek olur. Bu durum çoğu kez yeme bozukluğu (yemek yemeyi reddetmek gibi) sorunlarına yol açar.

Diğer taraftan hissettiği iç boşluk ve başa çıkmaya çalıştığı yoğun duyguların yanında insanlar arası ilişkilerde de sıkıntı yaşanır, sürekli bir duvara çarpar veya kendini toplumdan izole etmek isteyebilir.

Bütün bunlar, ilişkilerinde bir önce ve sonra dönemine işaret eder. İçlerinde duydukları boşluğu dolduracak kişiyi ararlar sürekli olarak ama onu bulamadıkları için de devamlı olarak hüsran yaşarlar. Uçlar arasında da gidip gelinmektedir: Çok iyi hissetmek ve çok kötü hissetmek gibi. Hayatlarında dengeyi koruyamazlar ya da bunu çok kısa bir süre için başarabilirler. Bu durumlar anksiyete ve depresyona da sebep olabilir.

Duygudurum bozukluklarında doğru teşhis çok önemlidir, zira farklı psikolojik rahatsızlıklarla karıştırılabilir. Doğru teşhis olmaksızın durum ilerleyecek, duygular başa çıkılamayacak seviyeye gelecek ve acıya sebep olacaktır. Doğru tedaviyle duygular normal seviyelere indirilebilir, beyin kontrolü tekrar eline alabilir ve normal bir hayat yaşanabilir. İniş, çıkışlar eskisi kadar sık yaşanmaz ve ilişkiler iyileşir.

Mantığınızı unutmadan duyguyla kalın…

Kaynak:

Dr.David Burns’ün “İyi Hissetmek” kitabı

İlginizi çekebilir: Dengede olma sanatı: Olumsuz duyguları neden kabul etmeliyiz?

Özlem Özkılınç
Yatırım Planlama Yöneticisi olan Özlem Özkılınç, 1987 yılında Karamürsel’de doğdu. Lisans eğitimini Kocaeli Üniversitesi İşletme bölümünde tamamladıktan sonra lojistik alanında çalıştı, hala otomotiv sektöründe ... Devam