X

Doğum Kontrol Hapı Kısırlık Yapar mı?

Doğum kontrol hapları ve kısırlık söz konusu olduğunda pek çok insanda ciddi bir kafa karışıklığı bulunuyor. Ancak hormonal doğum kontrol yöntemlerinden hangi yöntemi kullanmış olursanız ve ne kadar uzun süre kullanmış olursanız olun kısırlığa yol açmadıklarını belirtmek gerekiyor. Bu hapların temel özelliği doğurganlığınızı geçici olarak geciktirmek ve gebeliği önlemektir. Hapları bıraktığınızda, normal doğurganlık yeteneğiniz yavaş yavaş geri dönecektir.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Kısırlık Nasıl Tanımlanır?

Kısırlık temel olarak en az 1 sene boyunca herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmadan ilişkiye girilmesine rağmen gebeliğin elde edilememesi olarak tanımlanır. Bazı doktorlar ise 35 yaş üzeri olanlarda bu sürenin 6 ay olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtirler.

  • Yapılan araştırmalara göre çiftlerin %15’inde kısırlık görünüyor.
  • Doğum kontrolü kullanırken hamile kalamamak kısırlık olarak görülmez çünkü bu koruma sayesinde spermlerin yumurtaya erişmeleri önlenir.
  • Doğum kontrol hormonları bedenden ayrılana kadar doğurganlıkta bir gecikme ortaya çıkabilir ancak doğurganlık en geç bir kaç ay içerisinde tekrar normal haline gelir.

İlginizi çekebilir: Genital bölge temizliği ve vajinal temizlik ürünleri üzerine

Hormonal Doğum Kontrolü ile Adet Düzensizliği Arasında Bağ Var Mıdır?

Doğum kontrol hapları gibi hormonal doğum kontrol yöntemlerini kullanmanın adet döngüsü üzerinde bazı etkileri olabilir ve bunlar hem yönteme hem de kişinin kendisine bağlıdır.

Örneğin bu dönemde adetleriniz daha hafif veya ağır hale gelebilirler. Pek çok vakada daha düzenli hale gelirler ancak bazı kişilerde düzensizleşmeleri veya tamamen ortadan kalkmaları da mümkündür. Hormonal yönteme son verdiğinizde bir kaç hafta veya ay boyunca benzer düzensizlikler yaşayabilirsiniz. Bunun sebebi doğum kontrol hapları tarafından salgılanan hormonların yumurtlamayı durdurmasıdır ve bunları bırakınca yumurtlama düzeninin normale dönmesi biraz zaman alabilir.

Eğer adetleriniz doğum kontrol haplarını bıraktıktan sonra düzensiz hale gelirlerse, düzenli yumurtlamıyor olabilirsiniz. Bu nedenle gebe kalmak daha zor olabilir. Bununla birlikte bazı insanlar hemen hamile kalabiliyorlar. Dolayısıyla durumun biraz kişiye bağlı olduğunu belirtmek gerekiyor. Ayrıca doğum kontrol haplarını kullanmadan önceki herhangi bir adet düzensizliğinin de hapları bırakınca tekrar ortaya çıkması mümkündür.

Doğurganlığın Geri Dönmesi Ne Kadar Sürer?

2013 yılında yapılan bir çalışmaya göre hapların türüne göre değişmekle birlikte doğurganlığın geri dönüşünde farklı zamanların oluşabildiği görülmüştür. Özellikle doğum kontrol iğneleri gibi uygulamalarda doğurganlığın dönmesi bir seneyi bulabiliyor ama haplarda bu süre genelde daha kısa olsa da bir yıla ulaşması yine de mümkün. Bu konuda temel olarak bireysel farklılıkların öne çıktığı bir gerçek.

Doğum Kontrol Haplarını Bırakma Kararı Verince Ne Yapabilirsiniz?

Haplar doğum kontrolünde en yaygın kullanılan yöntemler arasındalar ama onları bırakma süreci biraz zorlayıcı olabilir.

Bu süreçte şunları yaşayabilirsiniz:

  • adet düzensizliği
  • adet sancıları
  • kilo değişimleri
  • ruh hali dalgalanmaları

Hapları bıraktığınızda hormon düzeylerinizin tekrar normale dönebilmesi için yeterince uyumak ve iyi beslenmek gibi bazı yaşam tarzı değişimlerinin önerildiği görülmektedir. Ayrıca herhangi bir vitamin veya mineral eksikliğiniz varsa bunun üstesinden gelmek de fayda sağlayacaktır. Genelde eksikliği görülenler arasında şunlar bulunuyor:

  • B2, B6 ve B12 vitaminleri
  • C vitamini
  • E vitamini
  • Folat

Kan glukoz düzeylerindeki değişimler ve insülin direnci de kontrol edilmeli. Çünkü bunların hormonal doğum kontrol haplarının kullanımı ile bağlantılarının olabildiği görülmüştür.

Ayrıca bağırsak mikrobiyomuna da dikkat etmeniz gerekiyor. Çünkü bu bakteriler, bedendeki östrojen düzeylerinin regülasyonunda temel bir rol oynuyorlar. Bağırsak ortamını düzenlemek için yapay tatlandırıcılardan uzak durmak ve prebiyotikler, probiyotikler ve polifenoller bakımından zengin bir beslenmeye sahip olmak gerekiyor.

Yani şekerli atıştırmalıklar yerine tam tahıllar, yoğurtlar, yeşil çay ve kuşkonmaz gibi seçenekleri tercih etmelisiniz.

İlginizi çekebilir: Evde gebelik testi: Tek ve çift çizgi ne anlama gelir?

Hapları Bıraktıktan Sonra Ortalama Ne Kadar Beklemeli?

Doğum kontrol haplarını bıraktıktan sonra genelde bir yıl beklenmesi önerilir. 20’den fazla çalışmaya dair yapılan bir değerlendirmede, doğum kontrol haplarını bırakanların %83’ünün ilk 12 ay içerisinde gebe kaldıkları görülüyor.

Başka araştırmalarda ise hapların kullanım süresinin gebe kalma süresi üzerinde bir etkisinin olmadığı görülüyor. Bu nedenle uzun süredir doğum kontrol hapları kullanıyor olsanız da, fazladan endişe etmeniz gereken bir şey yok.

Kısırlığın İşaretleri Var Mıdır?

Kısırlığın bir yıl denemeye rağmen gebe kalamamakla ortaya çıktığını belirtmiştik. Ancak bu noktaya kadar kısırlığa dair bazı başka belirtiler de görebilirsiniz.

Örneğin, adet döngünüz hala dönmediyse veya bir kaç ay sonra da düzensiz olmaya devam ediyorsa, doktorunuza danışmak isteyebilirsiniz.

Hormonal değişimler ise şunlara sebep olabilirler:

  • cilt problemleri
  • kilo alımı
  • daha düşük cinsel istek

Erkekler ise şunlara dikkat etmeliler:

  • libido değişimleri
  • boşalma ve ereksiyon problemleri
  • testislerde şişkinlik ve ağrı

Kısırlığın Sebepleri Nelerdir?

Doğum kontrolü kısırlık için bir risk faktörü olmasa da, risk faktörü olan pek çok şey vardır. Aşağıdaki hususların kısırlık ile bağlantılı oldukları belirtiliyor:

  • ilerleyen yaş
  • fazla veya düşük kilolu olmak
  • zührevi hastalıklar geçirmiş olmak

Doğurganlık genelde 30 yaş civarında azalmaya başlar ve 30’ların ortalarından sonra hızlanır. Yaşlanmanın sperm profilleri üzerinde de etkili olabildiği belirtiliyor.

Üreme sistemini etkileyen polikistik over sendromu, endometriyoz, fallop tüpleri tıkanması gibi rahatsızlıklar da bazı durumlarda sorumlu olabilirler.

Benzer şekilde sperm üretimini etkileyebilen diyabet ve travmalar gibi hususlar da doğurganlık problemlerine yol açabilirler. Fakat vakaların %25’inde kısırlığın tam sebebi bulunamaz.

Sonuç olarak, eğer doğum kontrol haplarını bıraktıktan sonra bir yıl boyunca gebe kalmayı denediyseniz ama olmadıysa veya kısırlığa dair şüpheleriniz varsa, doktorunuza danışmanız uygun olacaktır. Yaşam tarzı değişimleri, beslenme ve gerekirse bir uzmana görünmek ile bu sorunların üstesinden gelebilirsiniz. Ancak doğum kontrol haplarının kısırlığa sebep olmadıklarını unutmayın. Bu nedenle sorun yaşıyorsanız, sebebi başka bir kaynaktan dolayı olacaktır.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

İlginizi çekebilir: Annelik yolculuğuna çıkmaya hazır olanlara bedensel ve zihinsel sağlık için ipuçları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale