Dip’ten çıkmak ve yeni niyetler üzerine

“Uzun yıllar kendimin yasını tuttum. Olabileceğim halde olmadığım insanın, yapabileceğim halde yapamadığım şeylerin yasını…” Pişmanlık üzerine okuduğum en vurucu cümlelerden biri. Geleceğe bakarken yeni yıla doğru yine neleri yapacağımız, neleri terk edeceğimiz, neler için çaba göstereceğiz hepsini konuşuyoruz. Geçmiş yıl kendimize söz verip yapmadıklarımız varsa yeniden başlıyoruz, yaşam aslında bize her gün tekrardan başlama şansı ve cesareti veriyor.

Benim için fırsatların neler olduğunu görerek mevcut konulara bakış açıma yatırım yapmaya niyet ettiğim bir yıl geliyor 🙂 Buna giden yolda da bir bilene danışmak gerektiğine hep inanırım ve fikrinin gücüne inandığım insanların yazıları, makaleleri bazen beklemedik anlarda kapılar açar. Bu kez bu konuları düşünürken Seth Godin’in Dip kitabından da alıntılar yaparak kendi niyetime ışık tutan, dönüştürücü olabileceğine inandığım farkındalıkları hep birlikte hatırlayalım istedim.

Hayır dediğin, deneyip yanılacağın ve hayal kuracağın bir yıl için ilk nelere odaklanabilirsin?

Öncelikle dipten çıkmanın veya dibe gitmemenin en kritik noktası belirli miktarda az şeyi önceliklendirip, geri kalan her şeye ‘hayır’ demek, odaklanmak ve her şeyi olduğu gibi kabul etmemek. Yoğunluklar içerisinde önceliklendirme yaparken zorlanıyor olabilirsiniz, nereden başlayacağınızı bile bazen bulmak zor olabilir. Seçim yapmak, her konuya ve her işe aynı enerjiyi vermemek en kritik noktalardan. Zihnimizde sürekli opsiyonlar var. Gerçekten bir şey yapmaya başladığımızda yola çıkma heyecanı duymak yine seçeceğimiz eylemlerin hangileri olacağına önemli bir işaret. Her gün dünya sahnesine çıkmamız gerekiyor ve bunun için de seçtiğimiz eylemlerde mükemmeliyet yerine ne yapacağız, ne zaman yapacağız demek yapabilir miyiz sorusundan önce yer almalı. Mükemmeli aramak yerine deneme, yanılma, teslim etmeye odaklanıp değer üretmeye devam ettikçe yaşadığımız pek çok şey zaten kabuk değiştiriyor, kolaylaşıyor.

Herkese, her şeyi anlatmak yerine hayallerini planlarını küçük bir gruba anlat diyor yine yazar ki hayalini paylaştığında aslında gerçekleştirmeye giden yolda bir söz verme hissini yaşıyorsun. Herkese hitap edecek bir ürün üretmek zor ama kendine belirlediğin küçük gruplarla test etmek ve üretmek sonuca ulaşmayı kolaylaştırıyor. Ürün dediğimiz bir fikir ya da bir hayal de olabilir. Hayal etmekle başlayıp hayaline ortak insanlarla deneyip yanılmak da işin bir parçası ve bunu defalarca yapabilirsin. Başarısızlık korkusuyla yola çıkmayıp küçük adımları başarmayı hedefleyebilirsin, ilk denemelerin sonuçları seni üzmesin, yolda yeni fırsatlar hep olduğunu kendine hatırlatabilirsin.

Ne zaman başlayacağını ve nerede bırakacağı seçebilirsin

Yaptığımız her şeyi kendi kendimize veya bir kişi, grup için yapıyoruz.. Zaman hedefi koymak, birilerine söz vermek aslında bir işi teslim edebilmenin en kolaylaştırıcı yanlarından. Teslim tarihinde en iyi haline getiremeyebiliriz ama bir ürün ortaya koyacağımız kesin. Bu kısmın bir önemli noktası da “yaptığın şeylerin ne kadarını ne zaman yapacağın ve nasıl bırakacağınla ilgili de fikir sahibi olmalısın” diyor Seth Godin, ki bence teslim etmek kadar bırakabilmeyi de bilmek çok önemli. Etrafımızdaki herkese aynı oranda aynı şekilde odaklanmak ve zaman ayırmak mümkün değil, dolayısıyla neye zaman ayıracağımızı, neye yatırım yapacağımızı ve yapmayacağımızı iyi seçmek çok kıymetli.

Hiçbir konuya körü körüne bağlı kalmamak, bir şeyleri değiştirmen gerekiyorsa kendinle ilgili veya ortamınla ilgili bunu hızlıca yapmak yine yolda dikkat etmemiz gerekenlerden. Kendine benzeyen ve ortak ideale sahip olduğun insanların nelerin peşinden gittiklerini, tutkularının ne olduğunu anlamak da bu süreci kolaylaştırabilir, aynısını tekrar etmeden kendi yolunda bundan ilham alabilirsin. Yoldayken ilham kaynakların bile değişebilir ama o an ihtiyacın neyse ona yol gösteren birileri de hayatında olduğunda gidilecek yolun sonunu görmek daha mümkün.

Rutinlerin gücüne inan, anlamak niyetiyle dinlediğinde fırsatları görebilirsin ve gördüğün her fırsat için kendine ufacık bir teşekkürü ihmal etme

Rutinler oluşturmak yine her işte ustalaşmaya giderken olmazsa olmaz, idealin için günde birkaç saatini ayırabilirsin. O kadar çok farklı konuyla meşgul olmak yerine, kendine de odaklı zaman ayır ki aslında en değerli kaynağın olan kendine, esenliğine, sevdiklerine zamanını ayırdığında sana büyüyerek geleceğini net şekilde görme şansın var.

Anlamak için dinlemek, belki de gelecek döneme yapılabilecek en önemli yatırımlardan. Çok fazla meşgulken rasgele konuşmak ve rasgele soru sormak yerine meşguliyetinin izin verdiği, senin buna alan açtığın her anda iyi niyetle dinle ve sorgula. Bu da aslında hem kendine hem de kalıcı ilişkilerine eşsiz bir yatırım. Dışarıdan birilerinin seni görmesini beklemek yerine sen kendini gör ve kendinle mutlu ol, takdiri teşekkürü kendinden eksik etme.

Yeni yıla başlarken sözler vermek yerine nelerin üzerine düşüncelerimizi yoğunlaştırmamız fayda sağlar diye düşündüğümde sanırım şu an ‘bence’ki özeti bu 🙂 Tüm bunları bugün değil, her gün hatırlamaya ihtiyacımız var, en önemlisi sonuç ne olursa olsun değer üretip sonuçlarını yorumlayacağımız ve tekrar dipten çıkacağımız bir yıl olacağını biliyorum. Hepimize sevdikleriyle keyfine doyulmaz, bolca güzel haber alacağımız bir sene diliyorum.

İlginizi çekebilir: Sınırsız “iyilik” nasıl mı mümkün?

Didem Sümer Tiryaki
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimi ardından Galatasaray Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansını tamamladı. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde İnsan Kaynakları alanında çalışıyor. Kadın Girişimciler Derneği'nin ... Devam