Diliniz bütünsel sağlığınız hakkında ne söylüyor?

Söz konusu beden sağlığı olduğunda enerji ve yorgunluk seviyelerimizden yüzümüzde çıkan sivilcelere, idrar ve dışkımızın formundan terimizin kokusuna kadar pek çok gözle görülebilir belirti, bedenimizin içinde olup bitenlerle ilgili önemli ipuçları taşıyor. Dil de, binlerce yıllık geçmişe sahip Geleneksel Çin Tıbbı’nda ve Ayurveda’da önemli bir sağlık indikatörü olarak biliniyor ve dildeki değişimleri gözlemleyerek vücudun genel sağlık durumuyla ilgili önemli bilgiler edinilebiliyor. Peki diliniz bütünsel sağlığınız hakkında ne söylüyor olabilir?

Dilinizin sağlıklı olduğunu nasıl anlarsınız?

Sağlıklı bir dil nemli, pembe renkli, açık beyaz bir mukus tabakasıyla kaplı, üstünde eşit boyutlarda yüzlerce papilla bulunan ve ortadan kenarlara doğru incelen bir yapıdayken; dilde yaraların oluşması, renginin değişmesi ve yapısal bozukluklar vücudun genel sağlığıyla ilgili ciddi sorunlara işaret edebiliyor.

Dildeki değişimlerin işaret ettiği olası sağlık problemleri

Dilinizin kuruması, nedenini anlayamadığınız ağrı ve acı hissi, dil yüzeyindeki renk değişimleri ve zaman zaman oluşan yaralar sistemlerinizin sağlığıyla ilgili önemli ipuçları taşıyabiliyor ve bu ipuçlarını erken görebilmek, pek çok hastalığın erken teşhiş edilmesine olanak sağlıyor. Aynaya bakarak kolayca anlayabileceğiniz semptomlardan bazılarını sizler için yazımızda bir araya getirdik. Bu belirtileri sürekli olarak izlemeyi ve en fazla 2 hafta içinde geçmedikleri takdirde bir doktora danışmayı unutmayın. 

1. Dilinizde beyaz bir tabaka ya da beyaz lekeler varsa

Oral pamukçuk: Ağız içinde gelişen bir maya enfeksiyonu olan oral pamukçuk, genelde krem peynir yumuşaklığındaki beyaz lekeler olarak kendini gösteriyor. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde, takma diş kullanan yaşlılarda ve bebeklerde çok daha yaygın olan bu enfeksiyon, antibiyotik kullanımı sonrasında da ortaya çıkabiliyor. Dilde oral pamukçuk olması aynı zamanda şeker hastalığı, astım ve akciğer hastalıklarının da göstergesi olabiliyor.

Lökoplaki: Dil üzerinde ve ağzın içindeki hücrelerin aşırı büyümesinden kaynaklanan lökoplaki de ağızda oluşan beyaz lekelerle kendini gösteriyor. Çok sıcak ya da sert şeyler yedikten sonra dilin tahriş olmasıyla ortaya çıkabilen bu durum genelde kendi kendine düzelebilirken, uzun süre devam etmesi ağız kanseri belirtisi olabiliyor.

Oral Liken Planus: Dili bir ağ tabakası gibi kaplayan, kabarık beyaz çizgiler ağıyla kendini gösteren Oral Liken Plakus’a neden olabilen faktörler değişmekle birlikte; en yaygın görülen sebebi enflamasyon olarak biliniyor. Kronik stres, otoimmün bozukluklar, genetik yatkınlık, diş tedavisinde kullanılan maddelere vücudun gösterdiği alerjik reaksiyonlar ve bazı antibiyotiklerin kullanımı da Oral Liken Planus’u tetikleyebiliyor. Oral Liken Planus enfeksiyonel bir hastalık olmadığı için bulaşıcı da değil ve kısa sürede, kendi kendine iyileşebiliyor.

2. Diliniz normalden daha kırmızı ve kızarıksa

Vitamin eksikliği: Dilin normalden daha kırmızı olmasının en yaygın nedenlerinden biri, folik asit ve B12 vitamini eksikliği olarak biliniyor. Vücut için son derece önemli olan bu bileşenlerin eksikliği renk değişiminin yanı sıra, dilin yüzeyinin normale göre daha pürüzsüz olmasıyla da kendini gösterebiliyor. Basit bir kan testiyle dilinizin kırmızı oluşunun vitamin eksikliğiyle bağlantılı olup olmadığını anlayabileceğiniz gibi, doktorunuzun önerisiyle vitamin takviyeleri kullanarak ve beslenmenize kırmızı et, ceviz, fındık, yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller gibi folik asit ve B12 vitamini içeren gıdaları dahil ederek bu problemin oluşmasını kolaylıkla önleyebilirsiniz.

Harita Dil (Coğrafik Dil): Adından da anlaşılabileceği üzere, Harita Dil, dilin yüzeyinde haritaya benzer, kırmızımsı lekelerin oluşmasına neden olan bir durum olarak biliniyor. Bazen bu kırmızı lekelerin çevresinde beyaz bir çerçeve de olabilirken, lekelerin dil üzerindeki yeri zamanla değişebiliyor. Sağlık açısından zararı olmayan bu lekeler genelde sigara kullanımı, baharatlı ya da asitli gıdaların çok sık tüketilmesi, sıcak yemek yenilmesi, diş macunu ve gargaralarda bulunan bazı maddelere karşı alerjik hassasiyet gibi durumlarla tetiklenebiliyor.

Kızıl Ateş Hastalığı (Scarlet Ateşi): Kızıl Ateş Hastalığı, dilin çilek benzeri, kırmızı ve kabarcıklı bir görünüme sahip olmasına neden olan, ciddi bir enfeksiyonel bir rahatsızlık olarak biliniyor. Dilin farklı görünmesinin yanı sıra ateşin yükselmesiyle de kendini gösteren bu hastalık ancak antibiyotik kullanılarak tedavi edilebiliyor.

Kawasaki Hastalığı: Çocukluk döneminde en yaygın görülen, son derece ciddi bulaşıcı hastalıklardan biri olan Kawasaki Hastalığı da, dilin çileğe benzer, kırmızı ve kabarcıklı bir görünümde olmasıyla kendini gösteriyor. Özellikle 5 yaşın altındaki çocuklarda dildeki değişimin yanı sıra uzun süreli ateş, deride döküntüler, gözlerde kızarma gibi semptomları da olan bu hastalık; damarlardaki enflamasyon nedeniyle ortaya çıktığı için tedavi edilmediğinde kalıcı kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlıklarına zemin hazırlayabiliyor.

3. Diliniz koyu mor ya da siyah renkteyse ya da yüzeyi tüylü gibi görünüyorsa

Daha önce böyle bir rahatsızlık yaşamadıysanız, dil yüzeyinin tüylü ve siyah bir görünüme sahip olması size tuhaf gelebilir. Ancak tıpkı saçlarımız ve tırnaklarımız gibi, dil yüzeyinde küçük tanecikler olarak görünen ve tat almamızı sağlayan papillalar da yaşamımız boyunca büyümeye devam ediyor. Çok nadir olarak görülebilen bir durum olmakla birlikte, bazı kişilerde papillalar aşırı uzayabiliyor ve bu nedenle papillalar arasında bakteri birikme olasılığı artabiliyor. Diyabetli, çok sık antibiyotik alan, sigara kullanan, çok fazla kahve tüketen ya da kemoterapi tedavisi gören kişilerde papillalarda biriken bakteriler dilin siyah ya da kahverengi, tüylü gibi görünmesine ve nefesin kötü kokmasına neden olabiliyor.

Çok yaygın olmayan bu duruma sahip kişiler ağız hijyenlerine dikkat ettikleri sürece sağlık açısından risk altında bulunmuyor. Dilin siyah ya da kahverengiden çok koyu mor renkte olması ise dolaşım sistemi problemlerinin ya da romatizmal eklem iltihabının bir belirtisi olabiliyor.

4. Diliniz kuruysa, ağrıyorsa ya da belirgin şişlikler varsa

Dil kuruluğu: Dil kuruluğu, dilin daha kolay tahriş olmasına zemin hazırladığı ve ağızda daha fazla bakteri birikmesine neden olduğu için, ağzı enfeksiyonlara açık hale getiren önemli sağlık semptomlardan biri olarak biliniyor. Aşırı kahve tüketimi, yeterli su tüketmeme, ishal, aşırı terleme gibi vücudu dehidre eden durumlar, tükürük salgısının azalmasına ve dilin kurumasına neden olabiliyor.

Yaralanmalar: Yemek yerken ya da sakız çiğnerken dili yanlışlıkla ısırmak, çok sıcak yiyeceklerle dil yüzeyini yakmak gibi çeşitli yaralanmalar, hasar iyileşene kadar dilde ağrı, acı ve şişliklerin oluşmasına neden olabiliyor. Benzer şekilde, dişleri gıcırdatmak ya da çeneyi aşırı sıkmak gibi istemsiz alışkanlıklar da dil kenarlarının tahriş olmasına ve şişlik, ağrı, acı duymanıza  neden olabiliyor.

Sigara kullanımı da, tütünün içerdiği kimyasallar ve yoğun katran nedeniyle dil yüzeyini tahriş ederek tat almanızı engelleyebiliyor ve dilinizin tahriş olmasına, ağız içinde yaraların oluşmasına ve bu nedenle kronik dil ağrısı yaşamanıza neden olabiliyor.

Ağız Ülseri (Aft): Özellikle yoğun stres altında kalındığında ya da bağışıklık sistemi zayıfladığında ortaya çıkan aftlar; beyaz, ortası delik, sivilce benzeri noktacıklar halinde dilde belirebiliyor. Tedavi edilmediğinde bir ya da iki hafta içinde iyileşebilen aft ya da ağız ülserini; dili tahriş eden sıcak, baharatlı, acı, asitli yiyecek ve içeceklerden uzak durarak, vitamin ve mineral takviyeleriyle bağışıklık sisteminizi destekleyerek, tuzlu ya da karbonatlı suyla gargara yaparak ve doktor kontrolünde antibiyotik kullanarak kısa sürede tedavi edebilirsiniz.

Ağız Kanseri: Dilinizdeki yaralar ya da şişlikler iki haftadan daha uzun bir sürede geçmiyorsa ağız kanseri riskine karşın mutlaka bir uzmanla görüşmelisiniz. Erkek bireylerde kadınlara kıyasla 2 kat daha fazla görülebilen ağız kanserinin erken teşhis edilebilmesi için ağız ve diş bakımınız sırasında dilinizi, damağınızı ve ağız içi tüm yüzeyleri dikkatli şekilde kontrol etmeniz gerekiyor. 

Tüm bu belirtileri erken teşhis edebilmek ve ciddi hastalık risklerini ön görebilmek için dişlerinizi fırçalarken dilinizi mutlaka kontrol etmeyi unutmayın. Ayrıca, herhangi bir renk değişikliği, şişkinlik, yara, ağrı ve acı iki haftadan daha uzun süre devam ederse mutlaka doktorunuza danışmalısınız. 

İlginizi çekebilir: Ağız ve diş sağlığını korumada dil temizliğinin önemi

Kaynaklar: Health Line, Cleveland Clinic, Piedmont

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!