X

Derin bir kuyu: Kuyuya taşları atmadan keşfedemeyiz

İnsanın işleyişini anlamak için birçok derinlemesine konuyu öğrenmek, bazılarımız için keyifli bir yolculuk olabilir. Anatomi, biyoloji, kimya, kinesiyoloji, biyomekanik, psikoloji, fizik, sosyoloji vb. aklınıza gelecek pek çok alan ya da bazı alanlar ile bilgi sahibi olmak, kişisel farkındalığımıza ve iç sistemimizi öğrenmemize çok fayda sağlayacaktır. Ancak daha önceleri de konuştuğumuz ve hep hatırlatacağım gibi doğanın, evrenin ve insanın işleyişini anlamak aslında basit bakarsak hep hayatta kalmak ve adaptasyon üzerine dayalıdır. Bu basit mekanizma her yerde karşımıza çıkar. Bunu anlamak içinde bir kavrama daha değinmemiz gerekir, o da ‘homeostazis’dir.

Kelime olarak ‘’homeo’’  benzer ‘’stazis’’ sabit, kararlı anlamına gelir. İnsan vücudundaki hücreler, çevresel koşullara yani belli bir strese maruz kaldıkça değişir ve adaptasyon gerçekleştirir. Bunu yaparken pozitif ve negatif olarak ayırmaz, koşulun ve stresin gerektirdiği ve bildiği şekilde uyum sağlar. Hayatta olduğu gibi burada da pozitif ve negatif yoktur. Strese yani koşula bağlı adaptasyon vardır. Bu biraz hatırlatma ve genel tanımlardan sonra benim yazıyı yazarkenki gün yakın bir arkadaşımla yaptığımız konuşma üzerine oluşan bu konu, yani ilişkiler konusuna kendimce biraz değinmek istiyorum.

İlişkilerin, bugün insanı giderek içine, özüne ve kendine bakmaktan uzaklaştıran bir sistem içinde daha kopuk hale geldiğini düşünmekteyim. Bugün herkes travmatik, herkes hayattan, ilişkilerden, ailesinden, işinden alacaklı, herkes en verici, herkes en yıpranmış, herkes kurban rolü içerisinde… Çünkü gelişen dünya düzeni ve sistem, her alandan bize insanın öz yapısından uzaklaşacak yapıları oluşturan, maskeler taktıran, hayallerimizi sattıran ne istediğine değil, diğerlerinin ne istediği yapısına yönelten bir sisteme sahip.

Kadınlar erkeklerden, erkekler kadınlardan şikayetçi, oluşturulan düzen, önce herkesin insan olduğunu ve doğasını unutturan bir düzen. Dolayısıyla da beraberinde gelen değersizleşme, ahlaksızlaşma ve yozlaşma da bunun gördüğümüz en büyük etkileri. İnsan tek veya birkaç rolü oynamak için değil; kendi içindeki ve dışındaki evreni anlamak ve yaşamak üzerine bir yapıyken, bugün verilen ve beklenilen roller, sıfatlar, maskeler içinde kendini bile keşfetmeden göçüp gidebiliyor.

Bugün pek çoğumuz anne, baba, çocuk, doktor, avukat, mühendis, zengin, fakir, güzel, çirkin, din, dil, ırk vb. aklınıza gelen pek çok sıfatların arkasında kendimizi iyi hissetmeye çalışıyoruz ya da bu sıfatların maskelerine, rollerine yapışıp içinde kaybolabiliyoruz. Kimse bu dünyadan veya bir başkasından alacaklı değil arkadaşlar, her insan kendi ve evren içinde olduğu haliyle kendinin ve evrenin gelişiminin bir parçası. Bulunduğumuz akış içerisinde, hepimiz seçim hakkına sahibiz ve her insan kendisi olmak için niyet gösterdiğinde bazı hikayelerde iyi, bazılarında kötü, bazılarında çok veren, bazılarında çok alan, birçok farklı hikaye içinde, bir çok farklı rolü oynamakta. Ve aslında kim olduğunu, neyi sevdiğini, neyi sevmediğini, neye iyi, neye kötü geldiğini bulur.

Düşer, kalkar, hata yapar, öğrenir… Hiçbir hikaye içinde kimse bizi zorla tutmaz. Genellikle biz sıfat ve maskelere çokça yapışmış oluruz ve bırakmaya hazır değilizdir. Her koşulda ama çok ama az ya da çok fazla hep bir ışık vardır. Bu da bizim nereye baktığımız ve nasıl gördüğümüz ile ilgilidir. Hayatta hiçbir şey tek başına kötü ya da iyi değildir. Sinir sistemimiz hayatta kalmak için bazen o dönem bize yanlış gelen yollara da uyum sağlayabilir. Acı verebilir ve sizi o dönem fark etmediğiniz ilişki, iş ve olaylarda tutabilir. Ancak o anda başka bir duygunuza aslında iyi geliyordur ve sistemi düzeltmek için uğraşıyordur. Bunu başka bir hikayenizde er ya da geç anlarsınız. Buradaki önemli nokta kendinize soru sormaktan, sizi rahatsız eden his ve duygulardan kaçmamanız, ufak ufak olsa da sormanız ve sormaya devam etmeniz.

Olayda rahatsız eden ve olanı kendinize sormazsanız, beyniniz durumdan kaçacak ve en kolay olan olayı, durumu, kişiyi suçlamaya çalışıp, kendine bakmayacaktır. Bu durum bir korunma yapısıdır. Ama çoğu zaman yanlıştır. Bakılması ve rahatsız eden şeylerin gözden geçirilmesi gerekir. Çünkü değişim ve gelişim keşfi dışarıyla değil, içeriden başlar. İçeriden dışarıya doğru da yayılır. Hayat bize hep ihtiyacımız olanı getirir. Bakın bu yazı da olduğu gibi bu haftanın konusu da arkadaşımın içimdeki kuyuya attığı bir taştan çıktı. Bazen o taşı atmadan neler çıkacağını bilemezseniz. Dolayısıyla insan bağ kurarak hayatta kalan, tadını çıkaran, gelişen bir canlıdır. Acısa da, üzülse de, bağ kurmak, doğru bağlar geliştirebilmek, yeri geldiğinde, bazı bağları kesip, yerine yeni sağlıklı bağlar oluşturmaktır, hayat dediğimiz yolculuk. Erkekler böyle, kadınlar şöyle demeden önce hepimizin insan olduğunu hatırlayalım.

İçinize bakın, duygularınıza, hislerinize, içinizdeki kuyunun sonu yok. Bu kuyuya taşları atmadan, bazen kuyunun içine dalmadan, keşfedemeyiz.

Bu kuyuda hepinize güzel keyifli dalışlar dilerim. Unutmayın nefesinizin yettiği yere dalın ve çıkın, ilerledikçe devam edersiniz, yoksa vurgun yeme ihtimaliniz olabilir.

İlginizi çekebilir: Dondum kaldım: Hayatta kalma mekanizmaları

Mert Bağ: Merhabalar, ben Mert Bağ. Erken yaşlarda ilk olarak voleybol branşını hayatıma kattıktan sonra basketbolla tanıştım ve uzun yıllar basketbol ve voleybol branşlarında çeşitli takımlarda oynadım. 2012 yılında aktif sporculuk hayatımı bırakarak, Marmara Üniversitesi Spor Yöneticiliği bölümünü bitirdim. Üniversitedeyken pazarlama, iletişim ve psikoloji alanlarında daha çok uzmanlaşmaya çalıştım ve birçok farklı spor branşını da tecrübe etme şansı buldum. Kısa bir süre spor pazarlaması alanında çalıştıktan sonra, 2017 yılından itibaren insan bedeni üzerine egzersiz, nefes, fiziksel ve zihinsel beden travmaları gibi alanlarda yurt içinden ve yurt dışından eğitimler alarak bu alanlarda çalışmaya ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Kendi bedensel travmalarımı çözmek adına çıktığım bu yolculukta çok fazla farklı keşiflerin içerisinden geçtim ve insanı anlamaya dair her bilimsel alanın içerisinde dolanmaya çalışıyorum. O yüzden burada yazmaya, sizlerle paylaşmaya çalışacağım şeylerde kendi geçtiğim yollardan, bu yolda karşılaştığım farklı öğrencilerim ve danışanlarımla tecrübe ettiğimiz deneyimlerden, araştırmış olduğum farklı konulardan bahsetmek olacak. Bir gün psikoloji ile ilgili bir yazıya denk gelmişken, bir sonraki yazıda egzersiz, bir sonrakinde biyolojiden, bir başka yazıda nefesten bahsetmiş olabilirim sizlere, insanın işleyişi ve bağlantılı olduğu veya yoldayken karşılaşmış olduğum ne varsa bütün bu deneyimleri sizlerle paylaşacağım. Bu uzun ince karışık bir adamın insanı, işleyişi ve evreni keşfetmek adına çıkmış olduğu bir serüven, bu serüvenin içerisinde durağımız şu anda burası. Burada olmaktan umarım siz de keyif alırsınız.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale