D vitamini depolarınız ne durumda: D vitamini neden bu kadar önemli?

Kontrollü sosyalleşmeye başladığımız bu günlerde en çok dikkat etmemiz gereken, hemen eksik olan D vitamini depolarını doldurmak…

Özellikle bu dönem en çok güneşten mahrum olanlar, yine en çok D vitaminine ihtiyaç duyan kesim olan çocuklar ve 65 yaş üstü bireyler oldu. Bu kesimin acilen depolarını doldurması için güneşle temas etmesi şart.

Haftada en az 4 gün düzenli bir şekilde D vitamini depolarımızı doldurmak, günlük almamız gereken ilacı almak gibi olmalıdır. Güneşli öğle saatlerini muhakkak açık alanlarda, daha çok ve doğru bir şekilde yararlanmak için güneşin dik geldiği bu zamanları değerlendirmek çok kıymetlidir. Mümkün olduğunca fazla miktarda derimizi doğrudan güneş ışığına en az 20 dakika maruz bırakmalıyız ki kaliteli bir D vitamini sentezi gerçekleştirelim.

Bu dönem alınan kiloların, açılan iştahın, yaşanan bolca stresin biraz da iyi hissetmemizi sağlayan D vitamini eksikliğine de bağlı olduğunu söyleyebiliriz. D vitamini seviyeleri kesinlikle bu durumlara etki ediyor. Uzun süre dışarı çıkamadık, güneşle uzun süre temas edemedik, pandeminin yarattığı stresin dışında kış aylarında evde güneşsiz kalmanın da iyi hissettirmemesini yaşadık ve biraz keyiflenmek için bolca mutfağa ve lezzetli yiyeceklere sardık. Stresimizi düşürelim derken kilolarımızı yükselttik. Normalde de kilo alan danışanlarımızda tahlilleri gördüğümüzde hep D vitamini de düşüktür. Bu dönemde de bunların hepsinin birbirini etkilediğini görüyoruz.

Ayrıca son dönemde koronavirüs vakalarında da yoğun bakımda tedavi olan hastalarda D vitamini eksikliği en büyük ortak özellik olarak görülüyor. D vitamini eksikliği tedaviye olumlu yanıt vermeyi engelliyor ve koronavirüs kaynaklı ölüm riskini artırıyor.

D vitamini sentezimiz derimizde sadece güneş ışığı ile temasta aktive olur. Düzenli olarak aktifleşmiş D vitamini ve süt ürünleri tüketimi ile kalsiyum alımı da serum D vitamini seviyelerinin korunmasına katkıda bulunur. D vitamini açısından risk bulunan bu grubun aynı zamanda kalsiyum gereksinimi açısından da en önemli grup olduğunu biliyoruz.

Kalsiyumun her zaman en iyi kaynağı süt ürünleridir. Her gün 3 porsiyon süt, yoğurt, kefir, ayran, cacık; 2 dilim de peynir tüketilmelidir. Süt ürünlerinin kendi yağı bizim için sağlıklı olan yağdır. Kaymak, tereyağı gibi yağın biriktiği ürünleri tüketirken dikkatli olunmalıdır. Peynirlerde yağ oranı yüksek olabileceğinden yağlı peynirler daha nadir tüketilmelidir. Süt ürünlerini tüketemeyenler için alternatifler koyu yeşil yapraklı sebzeler, çiğ badem, kuru baklagiller olsa da bunlardan alınan kalsiyumun vücutta kullanımı sınırlıdır.

Kalsiyumu vücut tarafından daha çok emilen fermente kefir ve yoğurt ile alarak, tokluk hormonları salgılanıp iştahımızı kontrol ederek kilo kontrolümüzü sağlayabiliriz. Bu ikilinin sindirim ve bağışıklık sistemini destekleyici etkisi de vardır.

Toplumumuzda genel olarak D vitamininin düşüklüğünü de göz önüne alırsak bir yerlerde hatalar yaptığımızı da anlayabiliriz. Beslenmede süt ve süt ürünleri tüketimi ve düzenli doğru güneşlenme bir arada olmalıdır. Onun dışında muhakkak yılda iki kere D vitamini seviyelerinizi doktor tarafından kontrol ettirip, gerekiyorsa size uygun verilen D vitamini takviyesini düzenli kullanmalısınız.

İlginizi çekebilir: Bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirmek için hangi vitaminlere ihtiyacımız var?

Dyt. Buket Koçoğlu Diyetisyen
Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden şeref öğrencisi olarak mezun oldum. O günden bu güne sofralara olabildiğince dokunmaya çalışıyorum. Beslenmede herkes için aynı doğruların ... Devam