X

Çocuğun İnsan Hakları: Çocuklara yetişkin değil, çocukçu bir perspektifle yaklaşmak

Özgürlük… Öğrencilerime “Sizin için özgürlük nedir?” diye sorduğumda, farklı farklı cevaplar verdiler. Bazı çocuklar, öğretmen müdahalesi olmadan arkadaşlarıyla oyun oynamayı özgürlük olarak görürken, başka bir çocuk ilginç bir şekilde ödevini annesi karışmadan yapabilmesinin özgür hissettirdiğini dile getirdi. Diğer bir çocuk tek başına dans etmenin onun için özgürlük olduğunu söyledi. Bu cevaplar, çocukların eylemlerini herhangi bir yetişkin müdahalesi olmadan yapmak istediklerini gösteriyor.

Onlar, yeteneklerine güveniyorlar ama Holt’un (2000) da söylediği gibi, maalesef çocuklar her zaman yetişkinler tarafından sahipleniliyor ve kontrol ediliyor. Ve sandığımızın aksine çocuklar bu durumun farkındalar. Yetişkinler olarak çocuğun sesini duyma eğilimimiz olursa, ne kadar güzel ve uyumlu melodiler içerdiğini duyabiliriz aslında. Çünkü çocuklar yetişkinlerden ayrı bir tür değiller; yetişkinlerin çocukları her zaman korunmaya muhtaç bir konumda algılaması, üzerinde düşünmemiz gereken bir konu…

Yüksek lisans eğitimimde Zeynep hocamdan büyük keyifle aldığım “Çocuk Hakları” dersi, bu konu üzerine düşünebilmemi ve detaylı okumalar yapmamı sağladı. Bu konuda, dönüştürücü sürecimi tetikleyen bir diğer etmen de ders sürecinde yaşadığım bir anı oldu. Seçmeli olarak aldığım bir başka derste hocama bir şey sormuştum fakat hoca sert bir tepki gösterdi bana. O an kendimi çok kötü hissettim ve bir anda şaşkınlıkla “Aa hoca beni çocuk gibi azarladı” dedim içimden, sonra kafamda bir şimşek çaktı. Biz çocuklara ne yapıyorduk? Onları kolayca, geçerli bir neden olmaksızın azarlayabilme lüksünü biz yetişkinlere kim veriyordu? O günün akşamında eve gittiğimde; kafamda beliren sorular, o anda yaşadığım üzüntü duygusu ve çocuklarla kurduğum duygudaşlıkla bir şarkı çıktı ortaya. Yaptığım onca okuma daha net bir hal almıştı sanki zihnimde.

Childist Perspective (Çocukçu yaklaşım) John Wall’un (2012) ortaya koyduğu, yeni yeni etkili olmaya başlayan bir kavram, çocuklar farklı bir dünyadan gelmiş gibi ayrı çocuk hakları oluşturmak yerine çocukçu bakış açısını dikkate alan insan haklarına ihtiyacımız olduğunu savunuyor. Çocuk hakları yerine “Çocuğun İnsan Hakları” kavramı üzerine yoğunlaşmamız gerektiğini söylüyor.

İnsan haklarının yetişkin perspektifiyle yazıldığının farkında olmanın ve çocuğu da düşünen bir bakış açısıyla insan haklarının yeniden düzenlenmesinin önemini vurguluyor. Bazıları bu fikre karşı çıkarak bu düzenlemenin mümkün olmadığını savunuyor. Bu noktada, feminist hareketi hatırlatmak istiyorum. Çünkü Follmar’ın da belirttiği gibi, ne yazık ki insan hakları önce sadece beyaz adam (!) için tasarlanmıştı, ancak daha sonra kadınların ve kadın hakları savunucularının yıllarca süren mücadelelerinden sonra, 1993 yılında Viyana’daki Dünya İnsan Hakları Konferansı’nda kadın hakları, insan hakları kavramına dâhil edildi. Bunu kadın hakları için önemli bir adım olmasının yanında, çocukçu bakış açısının savunucuları için de umut vaat eden bir dayanak olarak görebilmek mümkün.

Çocuk haklarının kabul edilmesinden otuz yıl sonra, artık John Wall ‘un dediği gibi, insan haklarının çocukçu bakış açısıyla düzenlenmesi gerektiği hakkında konuşmaya başlayabileceğimizi ve çocuklara daha fazla eylemlilik ve katılım hakkı veren insan haklarına sahip olabilme isteğimizi dile getirebileceğimizi düşünüyorum. Bu değişikliğin zamana ve mücadeleye ihtiyacı olduğu gerçeğini bilmeme ve kolay bir süreç olmayacağını öngörmeme rağmen, bir eğitimci olarak bu konuya dikkat çekmek ve insanları bu konu üzerinde düşünmeye yönlendirmek için “Çocuğun İnsan Hakları” konusuna değinmek, en azından bu kavramın kulaklarımıza daha tanıdık gelebilmesini sağlamak faydalı olacaktır. Çocuğun sesine ve anlaşılma isteğine daha çok kulak verebilmeyi başarabilme temennisiyle, o gün yazdığım ve öğrencilerimle beraber söyleyip videoya çektiğimiz “Çocuğun sesi” şarkısını dinlemek isteyenler için aşağıda paylaşıyorum. Umarım çocukları ve birbirimizi daha çok dinler ve anlarız.

Çocuğun Sesi
Küçüğüm diye beni küçümseme
Dinle bak sesimde ne çok tını var
Yaramaz diye etiketleme
Dinle bak altında bir duygum var
Anla beni, dinle beni
Fikrimi sor
Ben de varım
Yanındayım
Farkında ol

Duygu Meriç: Ben Duygu Meriç, 2013 yılında Boğaziçi Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Bir yıl özel bir okulda çalıştıktan sonra atanarak doğu göreviyle köy öğretmenliğini deneyimledim. Daha sonra İstanbul’a döndükten sonra Boğaziçi Üniversitesi Erken Çocukluk alanında yüksek lisansımı tamamladım ve halen Kuştepe’de öğretmenlik görevime devam ediyorum. Sosyo-duygusal öğrenme, çocuk hakları, oyun, çocuk kitapları, anne çocuk ilişkileri ve ebeveynlik stilleri, çocuk tiyatroları, müzik ve toplumsal cinsiyet rolleri temel ilgi alanları olarak odaklandığım konuları oluşturuyor ve burada sizlerle deneyimlerimin ve eğitimlerinin bana verdiği bakış açısıyla önerilerimi ve düşüncelerimi paylaşma serüvenine başlıyorum. Hayata, çocuğa ve eğitime dair bilgi ve önerilerle buluşmak üzere...

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale