X

Burası Endonezya değil, Antalya!

Dünya’nın dört bir yanını gezmek, birçok kişinin ismini bile duymadığı yerleri keşfetmek her zaman hoşuma gitmiştir. Etrafımda beni iyi de tanıyan, az da tanıyan bir sürü insan “Bakalım yine antin kuntin nerelere gidecek bu kikirik?” diye düşünerek  “Vay Irmak, bakalım bu yaz nereye gidiyorsun?” diye sorunca; onları “Biraz da güzel yurdumuzu gezelim!” diye cevaplayarak koyuldum yola! “İlk hedefimiz Akdeniz’dir ileri!” dedim ve yanıma çok sevdiğim ve birlikte güzel işlere imza atacağımıza inandığım pek sevgili dostlarım Eceko ve İpeko’yu da alarak Antalya’nın yolunu tuttum.

Burası Endonezya değil, Antalya!

Kanyonları, çayları, şelaleleri ve daha bir sürü şeyleriyle Antalya gerçekten keşfedilmeye değer bir yöremiz. Antalya’nın pek klas havaalanına indiğimizde, planımızı ilk rotamız olan Eco Family Park’a gitmek üzere yapmıştık. Fakat Eco Family Park’ın misafirperver sahibi Necmi Aksu; bizi havaalanından aldığı gibi yol üzerinde kaçırmamızı istemediği Uçansu Şelalesi’ne götüreceğini söyledi.

 

Sabah 07:00 uçağına binip, bir de üzerine Jeep Safari yaparcasına inişli, çıkışlı bir yolda yaklaşık 1 saat yol teptikten sonra gördüğümüz manzara karşısında büyülendik. Benim ilk tepkim; “Burası Endonezya değil Antalya!” oldu. Gerçekten de tüm ihtişamıyla akan Uçansu şelalesi, önündeki minik iskelesinden atlayarak buz gibi sularına daldığında insana kendini Leo’cuğumun The Beach filminde gibi hissettiriyor.

 

Uçansu’ya gidene kadar Antalya’daki uzak-yakın kavramı kafamızda tam oluşamadığından “Ayy acaba önce otele mi gitseydik?” diye düşünürken, bir de üzerine Jeep Safari yapılan yolda langır lungur giderken, tabii ki böyle bir doğa harikasıyla karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Ama kendimizi buz gibi suya attıktan ve üzerine de mis gibi bir alabalık yedikten sonra iyi ki otelden önce buraya geldik babında “Ne iyi ettik te Hong Kong’a geldik!” dedik. Yanlış olmasın, bu cümle benim gitmekten hoşnut kaldığım her yerde söylediğim bir kalıptır. Tabii Hong Kong’a gerçekten gittiğimde daha da bir anlam kazanacaktır (gereksiz bilgi).

Şelale’den bizzat tutulup, anında tabağımıza gelen alabalıkla karnımızı doyurduktan sonra bir başka Antalya harikası olan Eco Family Park’a doğru yola koyulduk. Eco Family Park; bizi bu yolculukta prensesler gibi ağırlayan Necmi Aksu’nun Köprüçay’da 1991 yılında kurduğu bir tesis. Aynı zamanda Köprülü Kanyon’un ilk tesisi. Yeşilliklerin arasında, gürül gürül akan Köprü Çay’ın kıyısındaki Eco Family Park’ta ister taş ev, ister bahçe evi, isterseniz de kendi çadırınızı sırtlanıp çayın kıyısına kurarak kalmanız mümkün. Muhteşem kahvaltısı ve hayatımda yediğim en güzel alabalığın burada olduğunu belirtirken, güler yüzlü ve 24 saat boyunca bizi yeme, içme ve spor aktivite yağmuruna tutan tatlı çalışanlarına da değinmeden edemeyeceğim.

Ayağımızın tozuyla bizleri ikram yağmuruna tuttuktan sonra, hemen canyoning ve ardından rafting yapacağımızı söylediklerinde, sonunda ne kadar muhteşem bir deneyim yaşamış olacağımızı hiçbirimiz tahmin etmiyorduk. Eco Family Park’ın bünyesinde bulunan Aktiv Outdoor eşliğinde rafting botumuzu, üstü açık jeep’imizin üzerine attık ve rafting yapacağımız Köprülü Kanyon’a doğru yola koyulduk. Tatlı arkadaşlarımız Özhan ve Kahraman, botumuzu büyük bir ustalıkla kanyonun tepesinden çayın kıyısına indirirken, biz de bir kez daha güzel yurdumuza hayran kalmakla meşguldük. Gerçekten birisi bana Köprülü Kanyon’nun en tepesinde bir fotoğraf çekip gönderse Endonezya’dan bildiriyor zannederdim.

Köprülü Kanyon’un güzelliği karşısında güzel yurdumuza bir kez daha hayran kalırken, dünyayı karış karış gezmeye devam ederek, bir yandan da bu yıl güzel yurdumuzun her yerini karış karış gezmeye de ant içtik. Rafting botumuza ulaşana kadar bir saate yakın kanyon yürüyüşü (canyonig) yaparken, çayın nispeten ılık olan sularına kah girip, kah çıkarak botumuza ulaştık. Fakat bu noktadan sonra çayın suyu hiç de ılık olmayacaktı, ki bu benim en sevdiğim şeylerden biridir! Antalya’nın benim için en güzel kısmı şelale ve çay sularının buz gibi olmasıydı. Fakat soğuk su seviyorum dediysem o kadar da değil dedirtecek cinsten bir soğukluk var sularda, demedi demeyin! Gerçekten ilk etapta insan felç geçirdiğini zannediyor, ama zamanla alışılıyor.

Rafting rehberimiz Özhan, Köprü Çay’ın zorluk derecesi orta bir parkur olduğunu, dolayısıyla çocuklu ailelerin de korkmadan burada rafting yapabileceğini bize tatlı tatlı anlatırken, 2 saat süren rafting yolculuğumuz su gibi akıp gitti. Biz ilk bölümün bittiği yer olan Eco Family Park’ın kıyısında mücadeleyi bırakırız diye düşünürken, Toroslar’a karşı rafting yapmaktan o kadar çok keyif aldık ki, parkurun sonuna kadar devam ettik! Zaten parkuru bitirdiğimizde hem hava kararmaya yakındı hem de bu kadar aktiviteyi bir arada yapmaya alışık olmayan bünyelerimiz sinyal vermeye başlamıştı. İlk gecemizi krallara layık bir ziyafet çektikten sonra erkenden uyuyarak sonlandırdık. Çünkü ertesi gün hem gün doğumunda kalkıp harika fotoğraflar çekecek, hem de yoga yapacaktık.

 

Kuş cıvıltıları eşliğinde güne uyandığımızda, tüm planlarımızı gerçekleştirdikten sonra muhteşem bir kahvaltı patlattık.

  

Ardından da durmak yok, ileri diyerek Eco Family Park’ın içindeki macera parkına geçtik. Bu macera parkı; çelik kablolarla birbirine bağlı, 5-6 metre yükseklikte yaklaşık 20 dakika süren bir parkur. Vallahi ne yalan söyleyeyim, ben ilk başta bu parkuru küçük çocuklar için hazırlanmış kolay bir parkur sandım. Ama bayağı bir yanılmışım, zira görmezden gelmeye çalıştığım yükseklik korkum bu parkurda hortladı! Ama rehberlerimiz Kahraman ve Özhan sağ olsunlar, macera parkını yarıda bırakmadan dura kalka da olsa bitirdim. Hatta bence yükseklik korkumu bir kuple de olsa yenmiş bile olabilirim. Sadece rafting, canyoning, jeep safari ve macera parkı değil; Atv safari, trekking, abseiling, bagi safari, daha sakin kalmak isteyenler için balık tutma ve daha bir sürü aktivite için www.aktivoutdoor.com ‘u da ziyaret edin efendim, pişman olmayacaksınız!

İşte doğanın içinde, bol sporlu, bol aktiviteli seyahatimiz bize eşlik eden, ağırlayan kibar ve tatlı insanlarla kat kat daha keyifli bir hal aldı. Bence sizler de alternatif bir seyahat için Antalya’yı ve bu güzel tesisleri göz önünde bulundurun derim. Antalya gerçekten de bir harika dostum!

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.  

Irmak Yazım: Irmak Yazım // 1987’de İstanbul’da doğdum ama kendimi Rio’da veya Havana’da doğmuş gibi hisseden değişik bir canlıyım. Rio’nun Irmak demek olduğunu hesaba katarsak çok da garip gelmemeye başlıyor bir yerden sonra. Kapı gıcırtısına oynarım, gülmeyi, spor yapmayı, yemek yemeyi, insanları, hayvanları, kitapları, filmleri ve daha bir sürü şeyleri çok severim. Bir daha mı geleceğiz dünyaya bakış açısından yola çıkarak dünyayı gezmeyi kendime bir borç bildim. Hayatta kendimi en mutlu hissettiğim anların gezilerimi anlatırken olduğunu anlamamla birlikte bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak istedim…

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale