X

Brezilya Günlükleri: O Memo burası Rio de Janeiro, Brezilya!

Irmak Yazım ile Brezilya Günlükleri – 4

Rafet El Roman halt etmiş de Memo’ya New York’u öve öve bitirememiş! Gel bak Memo, biraz anlatayım da karar ver New York mu, yoksa Rio de Janeiro mu?

Cidade Maravilhosa (Muhteşem Şehir) derler ona, Ocak Irmağı anlamına gelir, yani benim adımdır Rio, uzağında olduğumda sıla hasreti çektiğim, şarkılarını duyunca hüzünlendiğim, adı geçince gözlerimin parladığı memleketim…  Sambasıyla yerinde durdurmayan, futboluyla coşturan, 2014’de Dünya Kupası’na, 2016’da Dünya Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak, 2012’de UNESCO’nun Dünya Mirasları listesine “Dağla deniz arasındaki alan” olarak girmeyi başararak tarihe adını altın harflerle yazdırmış bir şehir Rio de Janeiro!

 

                    Cristo Redentor Heykeli                                      İpanema Plajı                          

Brezilya cansa, Rio canandır! Plajlarda futbol oynayan birbirinden güzel kızlar, yakışıklı delikanlılar, sahilde 7’den 70’e spor yapan, yüzlerinden gülümsemesi eksik olmayan müthiş insanlar, elinde sörf tahtasıyla sokaklarda çıplak ayak gezenler, otobüse bikinileri, pareolarıyla binenler, sokaklarda dans edenler… neler neler. Rio’ya gidince bir daha dönmek istemeyeceğiniz için en az bir hafta ayırın derim. Tabii ki 3-4 günde de gezilip görülebilir ama Rio’yu doya doya yaşamak için dediklerime kulak verin bence. Güzellikleri ve pozitif enerjisiyle insanın içini yaşam enerjisiyle doldurup patlatırken bir yandan da sokaklarda boylu boyunca yatan çocukları, içler acısı dilencileri, sokaklarda korku salan kapkaççıları, uyuşturucu satıcılarıyla Rio adeta tehlikenin kucağında bir cennet! Bir yanda eski karizmasını ve popülaritesini İpanema’ya kaptırmış, zamanında uğruna şarkılar yazılmış Copacabana plajı, bir yanda her karesi ayrı yaş kesimine ayrılmış İpanema plajı, bir yanda alabildiğine uzun Leblon plajı, ünlülerin oturduğu Barra da Tijuca, gece hayatıyla meşhur Lapa, medeniyetin hemen arka sokaklarında, tehlikenin kalbi favelalar (gecekondu mahalleleri), şehri tüm kötülüklerden koruduğuna inanılan Corcovado dağının tepesindeki Cristo Redentor  (İsa Heykeli)

 

Rio’dan insan manzaraları

Gerçekten Rio de Janeiro “Anlatamam görmen lazım, bana geri dönmen lazım!” tadında bir yer. Ben günün birinde mutlaka yaşamaya gideceğime eminken, orada tanıştığım bir sürü farklı coğrafyadan arkadaşım da o yıllardan beri Rio’da yaşıyorlar.

Copacabana Palace

Hostellerden Korkmayın diyor Irmak Ablanız!

Hosteller şöyle eğlenceli, böyle eğlenceli

Rio’ya gidip te benim hayal otelimi ziyaret etmezseniz dayağımı yersiniz. Copacabana Palace; bence dünyanın en güzel otellerinden biri olup, adından da anlaşıldığı gibi Copacabana’da olup, en güzel özelliği de plajın tam karşısında olmasıdır efendim. Bunun dışında Hotel Fasano efsanedir ki, bunların hepsi oldukça pahalı olduğundan kalmasanız da bir şeyler içmeye, efendime söyleyeyim özellikle Hotel Fasano’nun muhteşem İpanema manzaralı havuzunu görmeye gitmelisiniz.  Biraz daha cincanoz otel söylemek gerekirse: Mar İpanema, Sofitel, Ceasar Park ve Sheraton Rio. Ufak at da civcivler yesin diyorsanız, daha uygun bütçeli hostellerden bir demet: Benim ilk kaldığım ve çok kadim dostlar edindiğim Che Lagarto, ikinci kaldığım Girl From İpanema Hostel, Şilili hippi sevgilim Jorge’nin zamanında açtığı Copa Hostel de kalabileceğiniz nezih yerlerden biridir.

Jorge

Nezih demişken, ben hayatımda Güney Amerika’daki hostellerin bu kadar güvenli ve lüks olabileceğini düşünmemiştim. Siz de benim gibi düşünüyorsanız orada durun! Çünkü anladım ki hosteller; otellerin gençlerle dolu versiyonu. Özellikle Rio’dakiler için konuşabilirim ki hepsi birbirinden temiz, çok zengin kahvaltı menülü, bol partili ve eğlenceli yerler. Bir otelde kalsanız gayet konforlu ve rahat olabilir, ama hostelde kalınca tanıştığınız insanlarla bütün gün gezebilir, hatta farklı şehirlere bile beraber devam edebilirsiniz. Bence hostellerin samimiyeti otellerde yok. Özellikle de gençlere sesleniyorum: Otel de neymiş, gidin de eğlenceyi ve arkadaşlığı görün! Bir de hostellerdeki sürpriz hiçbir yerde yok kardeşim. Mesela ben 4 kişilik oda boşken içeri girdim. Pazardan aldım bir tane, eve geldim bin tane tadında odaya tuvalete girmek için geri döndüğümde iki tane dalyan gibi İngilizle karşılaştım. Hayır yani bir de kapı açılmıyor, kapıyı zorluyorum derken kapı bir açıldı ki aman Yarabbim. Böyle bir yakışıklılık yok! Ayrıca hostellerde çok güzel tekne gezileri/ partileri, efendime söyleyeyim favela partileri, happy hourlar ve daha bir sürü şey oluyor.

Tekne partisinde

Bir de Rio’ya “Sana dün bir tepeden baktım aziz Rio” demek isterseniz Tuakaza Otel’de mutlaka kalmalısınız. Bayağı bir tepede olduğu için toplu taşımanın gitmediği, ama kendi özel servisiyle erişim sağlanabilen, muhteşem manzaralı bir spa oteli.

Yiyelim, içelim!

Marius’un tavanı

Ben hayatımda almadığım kiloyu Rio’da aldım. 40 gün içinde gelsin caipirinhalar gitsin biralar, aman efendim etler, evet efendim churrascolar (mangal), sepet efendim tropik meyve suları, tatlılar ve daha bir sürü şey derken 6 kilo aldım. Obeziteye yelken açtım desem yeridir. İstanbul’a geri döndüğümde spor hocam “Baba sen ne yaptın ya!” diyen gözlerle bana bakarak gerçekten şu soruyu sordu: “Irmak sen ne yedin? Aldığın kilonun yarısı yağ, bardak bardak zeytinyağı mı içtin?” dedi . O kadar psikopata bağlamasam da kilo alma kampına girmişçesine yedim, içtim. Amaaan sefam olsun canım ne yapayım! Şimdi Rio’ya gitmişken şehrin en kral churrascariası (etçi) Porcao’da bir dana yemeden, Marius’da deniz mahsülleri yemekten mide fesatı geçirmeden dönülür mü, tabii ki dönülmez!

Rio geceleri

Turistik Atraksiyonlar, Bar Matraksiyonları ve daha bir sürü şey…

Lapa’da caipirinha yaparken

Rio’nun Lucca’sıdır dediler, gittik ama değilmiş. Yine de güzel içkinizi içip, bir iki kırıtabileceğiniz bir yer olarak Melt iyi bir seçim olur. Rio’da gece dedin mi Lapa’yı görmeyenin gözünü oyarlar. Merkezden biraz daha uzakta, Asmalı Mescit gibi müzikleri ve kalabalığı sokaklara taşan ama şehrin içine göre biraz daha tehlikeli sayılabilecek bir muhit olan Lapa görülmeli. Lapa’daki güzel canlı müzik yapan yerlerden hatırladığım Carioca da Gema ve Democratico’da bardaki herkesle samba yapabilirsiniz. Bir Scenarium var ki dillere destan. Her katında farklı müzik çalan, hem sempatik, hem yakışıklı, hem de kaliteli bir yer.

17 yaşındayken

Brezilyalılar İsa Heykeli’nin şehri bütün doğal afetlerden, kötülüklerden koruduğuna inanıyor. Dünyanın her yerinde deprem de olsa, hiçbir hasarın olmayacağı tek yerin Rio olacağına inanıyorlar. Pozitif bakış açılarına sağlık diyelim! Dolayısıyla neymiş, İsa Heykelini görmeden Rio’yu terk etmiyormuşuz. Karşıki dağlara üflemek isterseniz Pao de Açucar (Sugar Loaf)’a çıkmadan, Dünyanın en büyük stadlarından biri olan Maracana’da bir maç seyretmeden, “Şehrin içinde böyle bir şey nasıl olur Baba?” dedirten Jardim Botanico’da (Botanik Bahçesi) çiçek böceğin arasında yuvarlanmadan, tramvayla Santa Teresa’ya gitmeden, Cinelandia’da gezmeden, dünyanın en güzel yerinde bulunan Modern Sanat Müzesi Niteroi’yi ziyaret etmeden, Lagoa Rodrigo de Freitas’ın kenarındaki restoranlardan birinde bir şeyler yemeden dönmeyin, dönmeyin dedim!!

 

              Lagoa Rodrigo de Freitas                                                     Niteroi

Sun’la Maracana’da

Kalbim Rio’da kaldı!

Benim aklım da, kalbim de, fikrim de, zikrim de, neyim var neyim yok hepsi Rio’da kaldı. Ama Rio’ya dedim ben, “Sana öyle bir geri döneceğim ki!” diye. Yani bizim aramızda ayrı bir dil, bir anlaşma ve bir dayanışma var. Gitmesem de, görmesem de o Rio benim Rio’m. Ve benim Rio’m beni bekliyor, adaşım değil mi sonuçta…

Önemli Detaylar: 

  • Hangi plaja giderseniz gidin öyle emmioğlunun sünnet düğününe gider gibi beşi bir yerdelerinizi takmayın. Vallahi ben yanıma havlu bile almıyorum, plajdaki satıcı dayılar pareo falan satıyorlar, alıyorum onu, hem belime bağlıyorum, hem de kuma serip üzerine yatıyorum. Oooh, değmeyin keyfime!
  • İpanema’da numaralandırılmış plajlar genelde yaş gruplarına göre belirleniyor. Çocuklu aileler, gençler falan gibi. O nedenle 10 numarada güneşlenin. Ama tabi çocuğunu alıp gelen kadınları da tokatlamayın, o kadar da katı bir kural yok sonuç olarak! Bir de numarasını unuttum ama Copacabana’da dolaşırken görmeyeni döverler, benim “Snoop’un Yeri” diye adlandırdığım yerde mutlaka güneşlenin. Orasıyla ilgilenen ağabey Snoop Dogg’un aynısı ve isminizi verip Avşa’daymışçasına bütün yediğinizi içtiğinizi günlük hesabınıza yazdırabilirsiniz.
Snoop
  • Copacabana, İpanema, Leblon arası beyaz dolmuşlar var. Hem çok ucuz, hem de çok hızlı. Bir de aynı bizim gibi para toplayan, kapılardan sarkan muavinleri var.
  • Agua de Coco’yu yani Hindistan Cevizi suyunu mutlaka İpanema’da için. Ordakiler daha tatlı oluyor.
  • Rio’nun çok yakınındaki ünlü tatil beldesi Buzios’a gidin, gitmeyenlere anlatın, benim için de oradan bir kart atın.
  • Hosteller ve oteller Favela Partileri düzenliyorlar. Onların eşliğinde katılın tabii, ama kendi kendinize favelalara girmeyin gözünüzü seveyim. Zira o favelaların bazılarına polis bile giremiyor o denli tehlikeli yani. Cengaver olmaya gerek yok, haddinizi bilin, oturduğunuz yerde oturun. Gitmeden Favela Rising belgeselini izleyin de akıllı olun!
  • Bir önceki yazımda belirttiğim bütün tehlike uyarıları için aynı şeyler Rio’nun en düzgün yerlerinden, en tehlikeli yerlerine kadar geçerlidir. Altına imzamı atar, kaşemi basarım…
  • Buradan ilerleyen haftalarda bahsedeceğim Şilili sevgilim Jorge’ye, onun minik oğluşuna, Arjantinli dostum Genaro’ya, Güney Koreli kardeşim Sun’a, bana not kağıdıyla evlenme teklifi eden kendini bilmeze, İsrailli ağabeyim Idan’a, özgür ruhlu Alman dostum Alexandra’ya selamlarımı yolluyorum, el sallıyorum…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

Irmak Yazım: Irmak Yazım // 1987’de İstanbul’da doğdum ama kendimi Rio’da veya Havana’da doğmuş gibi hisseden değişik bir canlıyım. Rio’nun Irmak demek olduğunu hesaba katarsak çok da garip gelmemeye başlıyor bir yerden sonra. Kapı gıcırtısına oynarım, gülmeyi, spor yapmayı, yemek yemeyi, insanları, hayvanları, kitapları, filmleri ve daha bir sürü şeyleri çok severim. Bir daha mı geleceğiz dünyaya bakış açısından yola çıkarak dünyayı gezmeyi kendime bir borç bildim. Hayatta kendimi en mutlu hissettiğim anların gezilerimi anlatırken olduğunu anlamamla birlikte bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak istedim…

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale