X

Bir spor aşığından: “Merakımın peşini bırakmamaya kararlıyım”

Bir Spor Aşığının İtirafları – V

32 yaşından sonra bambaşka diyarlara doğru yolculuğa çıkmaya niyetlenen Özlem ile yaptığım söyleşinin ardından bir kez daha düşündüm ne zamandır aklımda saklı kalanları…

Küçükken edinemediğimiz kimi maharetlerle, aklımız erdikten sonra geçmemiz gereken eşiklerde, önümüzde aralanan kapılardan birinde rastlaşmak ve uzlaşarak yaşamak daha mı değerli kılıyor acaba hayatımızı? Bence kesinlikle öyle. Bir çocuk sevinciyle yeni bir şeyler denemenin tadına varmak, merakımıza yenilmeyi tercih edip, bilinmeyenin, denenmemişin peşine takıldığımız an başlıyor aslında.

Hep yürürken bir anda koşabildiğimizi fark ediyor, asfaltta koşmak bizi kesmiyor da çamurların içinde debelenmeyi, çakılların arasından geçip, derelerde ıslanmayı daha eğlenceli bulmaya başlayabiliyoruz. Ve bunları yaparken de yaşımıza, başımıza değil, keyfimize bakıyoruz.

Bir Spor Aşığının İtirafları – V

İyi geliyor çünkü; ruhumuza, vücudumuza, çevremize iyi geliyor…

Neden zevk alabileceğinizi keşfettiğiniz an sonsuz seçeneklerle dolu bir dünya açılıyor sanki önünüze.
Şu an Çeşme ile Alaçatı arasında bir yerlerdeyim. Tatildeyim diye vazgeçmedim koşmaktan; aksine böyle anlarda, bilmediğim sokaklarda, yollarda koşmak daha da hoşuma gidiyor… Keşfetmek, bazen güneş doğmadan eve geri dönmek, bazen de güneşin batışını en yakından görebileceğim açık alana doğru ulaşmak için koşuyorum.

Bir Spor Aşığının İtirafları – V

 

Bir Spor Aşığının İtirafları – V

Kimi zaman henüz mevsimi olmamasına rağmen yumuşaklığına güvenip ağaçtan kopardığım narın, az önce yediğim incir kadar tatlı çıkmasına seviniyor, bir başka gün de iğde ağaçlarıyla dolu bir cennete düştüğüm, sonra da peşime takılan sokak köpeğiyle birlikte yol aldığım için mutlu oluyorum.

İlk defa geliyorum buralara ve bilinmeyene doğru koşmak beni benden alıyor her zamanki gibi. Dün akşam mesela güneşi batmadan yakalamaktı hedefim. Tepelere tırmandım açık bir alan bulabilmek için. Patikalardan geçip, karşıdaki bir dağın ardından batmakta olan güneşi gördüm ve geri döndüm. Oraya giderken gördüğüm yokuşu tırmanmaktı bir sonraki hedefim.

Bir Spor Aşığının İtirafları – V

Ardından eve dönecek ve dolapta beni bekleyen soğuk mu soğuk şarabımı yudumlayacaktım, denizin karşısındaki bir adanın ardından çıkacak olan kıpkırmızı ayın denize vuran ışığı eşliğinde.

Zihnimdeki sınırları yarattığım gibi onları yok edebileceğimi de fark ettiğim an başladı benim keyifli serüvenim. Peki ya sizinki?

Mutlaka izlenmesi gerekenler arasına not ediniz: Vücudu belki de bir daha hareket edemeyecek kadar zarar gören birinin ve iç savaştan dolayı darmadağın hale gelmiş bir ülkenin maraton sayesinde nasıl da ayaklanıp, barışa doğru ilerlediğini anlatıyor May El-Khalil. Gerçek bir azim ve başarı öyküsü.

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Kıvanç Ergun: Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz bir spor tutkunu olan Kıvanç, ‘yükseklerde’ yaşamanın, hayattan keyif almanın yolunu sporda bulmuş ve her gün yeni alanlara kayıp, kendini bilinmezlerde kaybetmekten hiç ama hiç çekinmiyor. Yaşını başını almış ama adrenalin söz konusu olunca kendini alamıyor, aktiviteye dalıyor. 2013 İstanbul Maratonu’nda ilk maratonunu (42 km), 2014'te Frig Vadileri'nde ilk Ultra Maraton’unu (60 km) koştu. Ulaşım aracı olarak bisikleti kullanıyor ve bisiklet kullananların sayısını kültürel gelişmeyle eşdeğer tutuyor. Yazdığı yazılarda sınırları nasıl zorladığından, deneyimlerinden bahsederken, bir yandan da hareket etmemek için yaratılan bahaneleri çürütmekten büyük keyif alıyor. Yardımseverlik koşusunun Türkiye'de tanınmasını sağlayan Adım Adım Yardımseverlik Platformu'nda Marka ve İletişim Koçluğu görevini yürütürken, aynı zamanda TOG'un AA içindeki STK Sorumlusu ve gönüllü koşucusu olarak da devam ediyor yaşamına... Fotoğraf konusunda fena değildir, takip etmek isterseniz: instagram/kiverg
İlgili Makale