X

Bilgi uçurumu teorisi düşünme yöntemi

Bir dizinin yeni bölümünü izlemek için sabırsızlandığınız, “Acaba sonunda ne olacak?” diye yerinizde duramadığınız oldu mu? Ya da bir arkadaşınızın “Sana bir şey anlatacağım ama neyse, boş ver…” diye cümlesini yarıda kesmesi sizi çıldırttı mı? O an, o bilgiyi almak için neredeyse her şeyi yapacak gibi hissedersiniz.

Peki, neden bazen de karmaşık bir konuyu (mesela yeni bir yatırım aracı veya teknik bir beceri) öğrenmeyi “Aman, şimdi kim uğraşacak…” diye sonsuza dek erteleriz?

Bir yanda bilmek için yanıp tutuşan bir biz, diğer yanda öğrenmekten kaçan bir biz. Merakımız neden bu kadar seçici? Cevap, beynimizin çalışma şekliyle ilgili basit ama çok güçlü bir teoride saklı: Bilgi Uçurumu Teorisi.

Merakın “kaşıntısı”: Bilgi uçurumu nedir?

Çoğumuz merakı sadece “bilgisizlik” olarak düşünürüz. Ama durum tam olarak bu değil. Eğer öyle olsaydı, bilmediğimiz her şeye (örneğin, “17. yüzyıl Hollanda lale borsasının ekonomik dinamikleri”) karşı delice bir merak duymamız gerekirdi. Ama duymuyoruz.

Psikolog George Loewenstein tarafından geliştirilen Bilgi Uçurumu Teorisi’ne göre merak, bilgisizlikten değil, bildiklerimizle bilmek istediklerimiz arasındaki “boşluğun” farkına varmaktan doğar.

Bu, zihinsel bir “kaşıntı” gibidir.

Biraz bilgi alırsınız: Bir konu hakkında bir “tutunma noktası” elde edersiniz.

Boşluğu fark edersiniz: O bilginin, resmin tamamı olmadığını anlarsınız. Neyi bilmediğinizi fark edersiniz.

Rahatsızlık başlar: Zihnimiz belirsizliği ve eksik parçaları sevmez. Bu “uçurum” veya “boşluk” hissi, hafif bir rahatsızlık, bir gerginlik yaratır.

Merak tetiklenir: Bu rahatsızlığı gidermenin tek yolu o boşluğu doldurmaktır. İşte bu “doldurma arzusu”nun adı meraktır.

Günlük hayattan basit örnekle bilgi uçurumu

Bu teorinin hayatımızın her yerinde nasıl çalıştığını görelim:

“Tık tuzağı” (Clickbait) başlıklar İnternette gördüğünüz o sinir bozucu başlıkları düşünün: “Salatalıkla yaptığı şeye inanamayacaksınız!”

Bu başlık neden işe yarar?

  • Size biraz bilgi verir: Birinin salatalıkla bir şey yaptığını bilirsiniz. (İlk tutunma noktası).
  • Dev bir boşluk yaratır: Ama ne yaptığını bilmezsiniz.
  • Sonuç: Beyniniz bu bariz boşluğu fark eder ve rahatsız olur. O “kaşıntıyı” gidermek için tıklamak zorunda hissedersiniz. (Tebrikler, az önce bilgi uçurumuna düştünüz).

Bu teoriyi nasıl kullanırız?

Bu teorinin en güzel yanı, merakı ve öğrenme motivasyonumuzu “hack”leyebilmemizdir.

1. Ertelenen öğrenmeler için: Uçurumu küçültün. Yeni bir dil veya yazılım öğrenmeyi sürekli erteliyorsanız, muhtemelen uçurum çok geniştir ve gözünüzü korkutuyordur. 

Çözüm: Konu hakkında çok küçük bir şey öğrenin. Sadece 5 dakika harcayın. O dilde sadece 3 kelime öğrenin. Bu küçük bilgi, neyi bilmediğinizi daha net görmenizi sağlayacak ve beyninizin “kaşınmasını” başlatacaktır. 

2. Motivasyon yaratmak için: Kendinize sorular sorun. Sıkıcı bir işi mi yapmanız gerekiyor? İşi bir “boşluk” haline getirin.

Çözüm: “Bu raporu bitirmeliyim” demek yerine, “Bu rapordaki en şaşırtıcı veri ne olabilir?” veya “Bunu normalde yaptığımdan %10 daha hızlı bitirebilir miyim?” diye sorun. Cevabını bilmediğiniz bir soru sorduğunuzda, cevabı bulmak için bir merak uçurumu yaratırsınız.

3. Daha iyi iletişim için: Boşluklar yaratın. Birini bir konuya ikna etmeye çalışırken tüm gerçekleri bir anda sıralamayın. Bu, onlara kaşınma şansı vermez.

Çözüm: Onların bildiği bir şeyle başlayın ve ardından bir soru veya şaşırtıcı bir bilgi kırıntısı vererek bir boşluk yaratın. Bırakın onlar size sorsun. “Bu işin bir de bilmediğimiz bir yönü var…” dediğinizde, karşınızdakinin tüm dikkati sizde olacaktır.

Merak, doldurulmayı bekleyen bir boşluktur

Başta sorduğumuz soruya dönersek: Bir dizinin sonunu deli gibi merak ederiz, çünkü dizi bize 9 saatlik bir temel vermiş ve en kritik parçayı (çözümü) saklayarak mükemmel bir “bilgi uçurumu” yaratmıştır.

Peki, siz bugün hangi bilgi uçurumunu dolduracaksınız?

İlginizi çekebilir: Harita ve arazi ayrımı ile düşünme

Mustafa Direk: Merhaba, ben Mustafa. Şu anda İstanbul Üniversitesi Marka İletişimi bölümünde öğrenciyim. 10 yıllık eczane tecrübem sayesinde insanlarla iletişim kurma ve problem çözme becerilerimi geliştirdim. Ancak içimdeki merak, beni yeni alanlara yönlendirdi ve şu anda marka iletişimi alanında kendimi geliştiriyorum. Dijital içerik üretimi ve blog yazarlığı konusunda deneyimliyim ve içeriklerimle insanlara ilham vermeyi hedefliyorum. Kendini keşfetme ve farkındalık sürecine katkıda bulunacak yazılarımı takip edebilirsiniz. Bu yolculukta birlikte ilerlemek dileğiyle!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale