Başkalarının yaptıklarından sorumlu muyum?

Genellikle kendi hikayelerimizdeki kahramanlarla ilişkilerimizde girdiğimiz çıkmazlarda kendimizi suçlamaya meyilliyizdir. Hatta bazen öyle bir noktaya geliriz ki karşı tarafın görmek istemediği tüm sorunların da yükünü üstümüze almaya kalkarız. Nereden mi biliyorum? Tabii ki kendi hikayelerim de dahil olmak üzere etrafımdaki birçok kişinin karşı karşıya kaldığı gerçeklerden.

Zaman içinde hayatımızdaki kişilerin yüzleşemedikleri gerçeklerin sorumluluğunu aldığımızı fark etmeye başlarız. Benim uyanışım da terapi sürecimle başladı sanırım, bana kazandırdığı en büyük öğretilerin başında gelir. Bu süreç öncesinde günlük hayatta yaşadığım birçok olayda, kendimi suçlamayı alışkanlık haline getirmiştim. Öyle bir noktaya gelmiştim ki yaşadığım her tartışmanın veya mücadelenin en baştan mağlubu bendim adeta.

İşte yöneticimle, çalışma arkadaşlarımla, özel hayatta partnerimle, ailemle ya da arkadaşımla yaşadığım sorunları düşündüğümde kendimi şu soruları sorarken buluyordum hep: “Kesin ben yanlış anladım, o öyle demek istememiştir.”, “Ya sanırım ben suçluyum, alttan almam gerekirdi.”, “Ben düşünemedim yoksa konu buralara gelmezdi.”, “Ben bilmediğim için oldu bunlar yoksa problemi hemen çözebilirdik”. Bu sorular size de tanıdık geldi mi? Bu liste böyle uzar gider…

Yöneticimin en çok eleştirdiği konuda aslında kendisini eksik hissettiğini keşfetmeye başladım. Ya da partnerimle yaşadığım tartışmada beni suçladığı birçok konuda kendi güçsüzlüğünün arkasına saklanmış bir çocuk gördüm. Sadece gücünü benim üzerimde kanıtlamaya çalışıyordu, hepsi bu. Ailemin ise derdi bambaşkaydı, tek amaçları benim başarılı olmamdı çünkü kendileri de hayatları boyunca daha fazlasını yapması gerektiğini ama yapamadıklarını hissediyorlardı. Bunlar sadece benim hayatımdaki örneklerden birkaçı. 33 yılda bunun nicesini yaşadım ve yaşamaya da devam ediyorum.

Aslında hayatınızdaki hemen hemen herkesin derdi kendiyle, sadece kendiyle çözmeye cesaretleri olmadığı için sizin üzerinizden yansıtmayı tercih ediyorlar. Ve eğer burada manipülasyona açık bir yaranızı keşfederlerse, bunu anlamanız ayları hatta yılları bulabilir. Çünkü kendinizi eksik görmeye o kadar alışırsınız ki sanki herkes doğrudur da dünyanın en yanlış insanı sizsinizdir. Öncelikle bu konuda yalnız olmadığınızı, özellikle kadınlar olarak hemen hemen her gün benzer şeyler yaşadığımızı bilmenizi isterim. 

Peki bu gerçekleri keşfetmeye başladığınızda ne yapmamız gerekiyor Ecehan ya da nasıl keşfederiz derseniz, buyrun sohbete…

Dediğim gibi benim hikayemde bunu keşfetmem terapiyle başladı hatta bu konuda büyük bir uyanış yaşadım diyebilirim. Günlük hayatta sorun yaşadığınız kişilerin hareketlerini gözlemlemeyi başlayın derim en başta, sonrası çorap söküğü gibi gelecek zaten merak etmeyin. Onların nasıl da geçmişlerinden getirdikleri yaraları sizin üstünde sarmaya çalıştıklarını anlayabilirsiniz. Böyle olduğunda sessizce arkanıza yaslanın ve onların bitirmesini bekleyin sizinle girdikleri mücadeleyi. Sonrasında söz sırası sizde… Yaptığınız çıkarımların onlardaki etkisini görünce şaşıracaksınız, bana inanabilirsiniz.

Her zaman şu gerçek de var tabii ki; bunu ısrarla anlamayacak kişiler de olacak hayatınızda. Bu gibi durumlarda da “savaş ya da kaç taktiği” iş görür. Eğer siz bulunduğunuz ortamda durmaya gönüllüyseniz savaşmaya devam, yok ben bununla uğraşamam derseniz de buyrun çıkış yapalım derim. Bir ilişkiden, bir işten ya da arkadaşlıktan…

Sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: Bitişler & başlangıçlar: ‘Hiç ummadığınız yollar için kapınız çalınmış olabilir’

Ecehan Kaylan
1990 Aralık ayında, İzmir’de başladı benim serüvenim. 10 senedir kurumsal hayatta özel şirketlerde çalışan, 33 yaşında beyaz yakalı endüstri mühendisiyim. 30 yaşımla beraber hayatın ... Devam