Başkalarından beklemeyi bırakmanız gereken şeyler

Ömrümüz sürekli bir şeyleri beklemekle geçiyor. Bazen gelmeyen bir otobüsü, bazen mesai bitişini, bazen hafta sonunu, mezuniyetimizi, düğünümüzü, hayalini kurduğumuz tatili… Kısacası, pek çok şeyi beklemekle geçiyor zaman. Ama en önemlisi de başkalarından bir şeyler beklemekle… Hayatın birçok alanında başkalarından bir şeyler bekliyoruz; bizi sevmelerini, anlamalarını, onaylamalarını, takdir etmelerini, kabullenmelerini, kısacası bize karşı iyi bir şeyler yapmalarını. Peki, bunu neden yapıyoruz?

Üstelik çoğu zaman bizi hayal kırıklığına uğratacaklarını bildiğimiz halde… Çünkü, insan sosyal bir varlık ve doğası gereği başkalarıyla etkileşim halinde. Dolayısıyla, sevgi görmek, anlaşılmak, onaylanmak, takdir edilmek istiyoruz ama bunu beklemenin bizi ne kadar yıprattığını çoğu zaman gözden kaçırıyoruz. Çünkü kendi değerimizi belirlemek, gerçek mutluluğu yaratmak, kendimizi, hayatı anlamak, yalnızca bizim elimizde. Tam da bu nedenle başkalarından bir şeyler beklemeyi bırakmalıyız. Eğer siz de hayatınızın kontrolünü eline almaya, mutluluğunuz için dümene geçmeye hazırsanız işte bir an önce başkalarından beklemeyi bırakmanız gereken şeyler… Beklemeyin:

1. Her zaman sizinle aynı fikirde olmalarını

Daha önce kaç kez bir başkasına haklı olduğunuz ya da doğru bulduğunuz bir konuyu savunduğunuzu bir düşünün… Ne büyük zaman ve emek kaybı, değil mi? Çoğu zaman başkalarının da fikirlerimize katılmasını, bizimle aynı yolda olduklarını görmek istiyoruz. Ancak, yaşam böyle bir şey değil. Herkesin kendine ait fikirleri var. Hepimizin değer yargıları, inançları, doğruları farklı, dolayısıyla bir başkasından sizin her doğrunuza katılmasını beklemek pek gerçekçi değil. Farklı bakış açılarını kabul edin ve bunları yaşamın zenginliği olarak görmeyi deneyin. Böylece, herkesin sizinle aynı fikirde olmasını beklemek yerine, bu farklılığı takdir etmeyi öğrenir, kendinize bolca zaman kazandırırsınız.

2. Size sizin kendinize duyduğunuzdan daha fazla saygı duymalarını

Kendinize gerçekten saygı duyuyor musunuz? Yoksa bunu başkalarından bekleme eğiliminde misiniz? Önce şunu aklınızın bir köşesine not edin; sizin kendinize duymadığınız saygıyı başkaları size karşı duyamaz. Başkasının size veya başkasına ne kadar, nasıl göstereceğini belirleyemezsiniz ancak, öz saygınızı koruyabilir ve önce kendi kendinize saygı duymayı öğrenebilirsiniz. Kendi değerinizi ancak siz belirleyebilir, insanların size nasıl davranabileceklerini şekillendirecek kişisel sınırları ancak siz inşa edebilirsiniz. Saygı da bu doğrultuda gelişir. O yüzden başkalarının size saygı duyması için boş beklentilere girmek yerine, siz kendinize saygı gösterin ve yolunuza devam edin.

3. Sizi sevmelerini ve onaylamalarını

Şüphesiz ki bu dünyada verdiğimiz en büyük savaşlardan biri ‘kendimiz olma’ savaşı. Ancak, sık sık da kaybettiğimiz savaşlardan biri. Çünkü, başkalarının bizi sevmesine, onaylamasına o kadar kendimizi kaptırıyoruz ki, kendimizi sevmeyi, kabul etmeyi unutuyoruz ve kimliğimizi kaybedebiliyoruz. Bu, sizin de içine sık sık düştüğünüz bir tuzaksa başkalarının sizi sevmesini, onaylamasını bekleyerek hayatta daha fazla zaman kaybetmeyin. Kimsenin sevgisini kazanmak zorunda değilsiniz, kendinizi sevin, yeter. Kimsenin onayına ihtiyacınız yok, siz yaptıklarınızın arkasında duruyorsanız, bu yeterli. Başkalarının sürekli sevgi ve onayını kazanmaya çalışmak, kendi öz saygınızı, öz sevginizi ve değerinizi dış faktörlere bağlamaktan öteye gitmez. Kendi değerinizi yine kendi içinizde bulabilirsiniz. Bunun için başkalarından sevgi ve onay beklemeyi artık bir kenara bırakmaya ne dersiniz?

İlginizi çekebilir: Neden onaylanmaya böylesine ihtiyaç duyuyoruz?

4. Kafanızda onları yerleştirdiğiniz kalıplara uymalarını

Hepimiz, hayatımızdaki insanları zihnimizde birtakım kalıpların içerisine yerleştirmeye meyilliyiz… O şöyle, bu böyle, o bunu yapmaz, şöyle der, demez… Ama bunlar sadece kafamızda kurduğumuz kalıplar. Gerçekte öyle olmak zorunda değiller. Dolayısıyla, kimse onlar için belirlediğiniz çerçevenin içerisine oturmak zorunda değil. İnsanlar olarak çoğumuz, gerçek anlamda birbirimizi tanımıyoruz bile, ne kadar yakın olsak bile, acı ama gerçek. Etrafınızdaki insanların kim olduklarına dair inşa ettiğiniz kalıplara uymalarını beklemeyi bırakın. Çünkü çoğu zaman uymayacaklar ve siz hayal kırıklığına uğramış olacaksınız. Bu beklentinizi terk etmeyi başarabilirseniz, herkesin özgünlüğünü, farklılığını kabul edebilir, daha az hayal kırıklığı ile karşılaşırsınız ve bu da yaşam kalitenizi ciddi anlamda artırır.

5. Aklınızdan geçenleri okumalarını

Kimse, akıl okuyucu değil. Siz söylemezseniz, kimse sizin ne hissettiğinizi, ne düşündüğünüzü bilemez. İster eşiniz ister en yakın dostunuz ister iş arkadaşınız olsun, birine aklınızdakileri söylemediğiniz sürece tam olarak bilmesi imkansız. Üzgünseniz, kızgınsanız, kırıldıysanız, bunu dile getirmelisiniz. Üzgünüz ama insanların aklınızdan geçenleri okumalarını beklerseniz daha çok beklemek zorunda kalabilirsiniz… Doğru iletişim kurmayı deneyin, iletişim becerilerinizi geliştirin, kendinizi mümkün olan en doğru şekilde anlatın ve kimsenin sizi siz anlatmadan anlamasını beklemeyin. Anlaşılmak istiyorsanız, insanlara ne düşündüğünüzü söyleyin ve akıl okuyucu olmalarını beklemekle zaman kaybetmeyin.

İlginizi çekebilir: İçimizde birikenleri boşaltma vakti: Dertlerinizi anlatın, yoksa büyürler

6. Birden değişmelerini

Ne güzel söylemişler; insan 7’sinde ne ise 70’inde de o… Birinin değişmesi, pek kolay bir şey değil, daha doğrusu onu değiştirmeniz pek gerçekçi değil -o istemediği sürece-. O yüzden biriyle aranızdaki ilişkinin gidişatını onun değişimine bağlıyorsanız, çok yanlış bir yerden baktığınızı söyleyebiliriz. Çünkü, değişim ancak ve ancak kişinin kendi çabası ve isteği ile olur, buna siz karar veremez ve durumu yönlendiremezsiniz. Sevdiğiniz birinin ‘sevmediğiniz’ bir davranışının zamanla ortadan kalkmasını içten içe istiyor, umut ediyor olabilirsiniz ama kimseden değişmesini beklememelisiniz. Onun iyiliğini ya da ilişkiniz için daha iyisini istiyorsanız, bunu açıkça konuşabilirsiniz.  Ancak çoğunlukla insanları değiştiremeyeceğinizi de bir yandan kabul etmelisiniz, aksi halde yaşadığınız hayal kırıklıkları çok yıpratıcı olabilir.

7. Mizah anlayışına sahip olmalarını

Mizah, güzel bir duygu ve beceri. Ancak, herkes mizah anlayışa sahip olmayabilir. Sizin yaptığınız bir ‘şaka’, bir başkasına ‘şaka’ gelmeyebilir. Mizah, sizin için hayatı daha yaşanabilir kılan, eğlenceli bir detay iken başkası için gereksiz ya da kırıcı olabilir. Ayrıca, ‘komiklik’ kişiseldir ve insanlar farklı şeylere gülebilir. Dolayısıyla, bir şaka yaptığınızda ya da gülünecek bir şeyler olduğunuzu düşündüğünüzde karşınızdaki kişilerden de sizinle aynı tepkiyi vermelerini beklemeyin. Mizah, insanları birleştiren, eğlendiren ve hayatı daha neşeli hale getiren güzel bir ayrıntı olabilir, ancak herkes mizah anlayışına sahip olmayabilir ve bu beklentiye girmek sizi yıpratabileceği gibi ilişkilerinize de zarar verebilir.

8. Sizden özür dilemelerini

Yine en yıpratıcı beklentilerden biri; başkasının özür dilemesi. Bir dostunuz, yakınınız, arkadaşınız ya da eşiniz sizi kırmış, üzmüş olabilir. Ancak, bunun farkında olsa da olmasa da özür dilemek istemiyor olabilir. Ya da nasıl dileyeceğini bilmiyordur. Bir ihtimal daha; pişman olmamış olma ihtimali de var. İnsanlardan size nasıl hissettirdiklerini, sizin neler düşündüğünüzü anlamalarını beklememeniz gerektiğini gibi, onların sizden sırf siz istiyor diye özür dilemelerini de beklememelisiniz. Çünkü insanlar, farklı kişiliklere, deneyimlere ve değerlere sahiptirler. Kimi insanlar özür dilemeyi kolayca yapar, kimi ise bu konuda daha çekingen olabilir. Bu beklentiye girmek, yalnızca yıpranmanıza ve ilişkinizin zarar görmesine neden olabilir.

9. Her şeyi sizinle paylaşmalarını

Ne kadar yakınınız olsa da herkes, her şeyi sizinle paylaşmak zorunda değil. Ortak bir arkadaşınızdan yakın bir arkadaşınızla ilgili bir şey duymuş ve ‘neden bana anlatmadı’ diye günlerce düşünmüş olabilirsiniz… Belki de daha önce bu sebepten o yakın arkadaşınıza küsmüşlüğünüz bile var. Sizi bu dertten kurtaralım ve başkalarının sizinle her şeyi paylaşmalarını beklememeniz gerektiğini hatırlatalım. Konuşmak istediği kişi siz olmayabilirsiniz, her şeyini anlatsa da o konuyu sizinle paylaşmak istememiş olabilir, utanmış, çekinmiş, korkmuş olabilir… Ya da illaki geçerli bir sebep de olmak zorunda değil; yalnızca söylemek istememiştir. O yüzden bu beklentiyi bırakın ve sizinle paylaşılanlar üzerine yoğunlaşın, gerisi karşınızdaki kişinin meselesi, sizin değil.

10. Her zaman yanınızda olmalarını

Çok sevdiğiniz, her zor anında yardımına koştuğunuz, hatta bir günü bile ayrı geçirmediğiniz yakınlarınız, sizi çok sevseler ve destekleseler de her an yanınızda olamayabilirler -ki olmak zorunda da değiller-. Eğer onlardan her ihtiyaç duyduğunuzda veya duymasanız bile yanınızda olmalarını bekliyorsanız, bu onlara yapacağınız büyük bir haksızlık olabileceği gibi gerçekçi bir yaklaşım da olmaz ve yalnızca ilişkilerinizin zarar görmesine zemin hazırlar.

Sonuç olarak tüm bunları ve belki de çok daha fazlasını beklemek, sizi hayal kırıklıklarına, üzüntülere sürükleyebilir. İnsanlardan beklentilerinizi karşılamalarını ‘beklemeyin’, emin olun çok daha tatmin dolu bir yaşam yaşayabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Mutluluğun formülü çok açık: Sıfır beklenti, maksimum mutluluk

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!