Babalar ve çocukları: Aileler neden bir babaya ihtiyaç duyar?

Baba, sevgi gösteren, güven veren, objektif ve takdiri beklenendir. Babası tarafından takdir görmemiş çocuklar hayata karşı güvensiz, kaygılı ve utangaç bir tutum sergilerler. Baba imgesi çocuk zihninde bir süper kahraman imgesidir. Bir baba çocuğu için en güçlü, en hızlı, en çok veren, en çok koruyan bir imgedir. Çocuk bu nitelikteki imge sayesinde dış dünyaya güvenle açılır, çünkü başına bir şey gelmesine babasının asla müsaade etmeyeceğini derinden hisseder. O yüzden bütün babalar güvenli bir ilişki kurulduğu sürece çocuklarının gözünde kahramandır. Eğer baba ile çocuk arasında güvenli ilişki kurulmaz ise, çocuk babasının kendisini koruyan bir kalkan gibi güçlü olduğunu hissetmezse öz güven eksikliği yaşayabilir ve dış dünyaya atılmada çekingenlik gösterebilir. Ya da dışarıdan gelecek tehlikelere karşı kaygılı veya saldırgan olabilir.

Baba tutumları

  • Aşırı koruyucu babalar: “Dur, sen yapamazsın ben yapayım.” cümlesi buna örnektir. Bu tip tutumla yetişen çocuklar, aileye aşırı bağımlı, özgüveni olmayan, duygusal açıdan zayıf, sıkıştırıldığında başkalarına suç atabilecek yapıda olabilmektedirler. Bu bağımlılık hali genelde ömür boyu sürmekte ve ailesinden gördüğü şeyleri eşinden de beklemektedirler.
  • Mükemmeliyetçi babalar: “Sil onu, olmamış.”, “Neden 95 aldın?” cümleleri buna örnektir. Bu tip babalar genellikle kendilerinin yapamadıklarını, yaşayamadıklarını çocuklarından bekleyen, biraz egosu yüksek babalardır. Çocuklarına bir proje gibi bakarlar. Bu tutumu sergileyen baba, farklılıkları kabul etmez ve kıyaslama yaparlar.
  • Otoriter babalar: Burada baba katı, kuralcı ve disiplinlidir. Çocuk nazik, dürüst, disiplinli, yardımsever ve dikkatli olmasına rağmen, ürkek, çekingen, kendine güveni olmayan veya çok zayıf, başkalarının etkisi altında kalabilen, duyarlı, korkak, kendi başına iş yapma yeteneği gelişmemiş bir yapıya sahip olabilir. Ev ortamında bir korku hakimdir ve özel durumlar genellikle paylaşılmaz.
  • Tutarsız ve kararsız babalar: Genellikle anne-babanın görüş ayrılığından kaynaklanır. Bu tip ailelerde yetişen çocuklar genellikle kararsız, her türlü etkilenmeye açık, tutarsız, çabuk karar değiştirebilen çocuklardır. 
  • Çocuk merkezci babalar: “Söyle bakalım kızım, bugün ne yiyelim?” cümlesi buna örnektir. Böyle bir ortamda çocuk, ailede öncelik sahibi tek kişidir ve onun isteklerine diğer aile bireyleri kayıtsız şartsız uyarlar. Böyle yetişen bireyler her isteğinin yerine getirtileceğini zanneder ve okul kurumundaki kurallar karşısında hayal kırıklığına uğrarlar ve uyum sağlayamazlar.
  • Taşeron babalar: Burada çocuğun isteklerine hiçbir denetim ve sınırlama getirilmez. İleriki süreçlerde çocuk, duygu, istek ve dürtülerini denetleyemez. Genellikle bu tutumda yetişen çocuklar sosyal ilişkilerinde doyumsuz bir tavır sergileyebilmektedir.
  • Demokratik babalar: Çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarına hassastır. Önemli konularda alınan kararların nedenlerini çocukla tartışır, onun görüşlerine değer verir, sözel alışverişlere olanak sağlar. Çoğu konuda çocuğa iyi bir rehber olmaya çalışır. Bu babalar, engelleyici davranmamakta, çocuklarına makul sınırlar içinde özgürlük tanımaktadırlar.

Çocuk-anne-baba üçgeninin sağlam olması gereklidir. Çünkü bu ilişkinin sağlam temelli olması çocuğunuzun kuralları, sınırları, olumlu-olumsuz davranışlar gibi tüm yaşamını etkileyebilecek olan temel kavramları doğru almasını etkileyecektir. Çocuklarınıza değer verdiğinizi her fırsatta gösterin. Dikkat ettiyseniz küçük çocuklar dayanılmaz bir fark edilme arzusu duyar. “Baba, gel de bana bak!” bütün babaların duyduğu tanıdık cümlelerdir. Ancak çocuklar fark edilmeyi genellikle daha dolambaçlı yollarla ararlar.

Yemek yemeyi reddetme, kafasını duvara vurma, bir şeyleri kırıp-dökme, kardeşine vurma gibi. Bu sebeplerden dolayı sözel veya fiziksel ifadelerle onlara verdiğiniz değeri gösterin. Anne-çocuk ilişkisinin dışında kalmayın, çocuğunuzun yaşantısına uzaktan bakmayın, hayatına direk olarak dahil olun. Herhangi bir soru sorduklarında çocuklarınızı susturmayın. Dinlemek, o sırada sorunu olduğunu anlatan kişiyi rahatlatmak ve anlayabilmek demektir.

İletişim: Instagram @klinikpsikologbetulcavlak

İlginizi çekebilir: Öz düzenleme becerisi nasıl oluşur?

Betül Cavlak Akdaş Klinik Psikolog
TED Üniversitesi'nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra uzmanlığını Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünden onur öğrencisi olarak almıştır. Yüksek lisans tez konusu "Yetişkin Bireylerin Ebeveynleşme Olgusunda ... Devam