X

Aşk değişimi sever: O zaman yeni bir “ben” lazım

Düne ait ne varsa dünde kaldı cancağızım! Şimdi yeni bir şeyler söylemek lazım.” Mevlana Celaleddin Rumi

Bir ay boyunca aşktan ve sevgiden bahsetmeye devam edeceğim diye bu ayın başında sizlerle paylaşmıştım. Bir ay boyunca eğrisiyle doğrusuyla aşkı, sevgiyi, ilişkileri, belki hayatımızda görüp de dilimizin ucuna kadar gelen ama kimseye anlatamadıklarımızı buradan kelimelere dökmeye çalışmaya devam edeceğim…

“Düne ait ne varsa dünde kaldı cancağızım! Şimdi yeni bir şeyler söylemek lazım.” Mevlana Celaleddin Rumi

İşte bu yazı bu haftanın ana teması olsun istiyorum bizler için; yeniye açılmak… Bu konuyu düşündüğümde hepimiz gibi ben de oldukça statükocu (değişikliğe dur demek üzere tasarlanmış olan, değişmekten korkan, değişmeye gönüllü olmayan diye tanımlıyorum kendimce, şimdiyi korumaya yönelik, bugün olduğu gibi kalsın isteyen, değişmek dediğimizde korkuyla sıçrayan) bir insan olduğumu paylaşmak istiyorum öncelikle… Hayat seçimlerimize bakalım; her ne kadar keşfetmek ve kendi başıma dünyanın en uzak noktalarına gitmek gibi bir tutkum ve korkusuz bir yanım olsa da diğer yandan oldukça “aynıcı” bir insan olduğumu da itiraf etmem gerekir.

Aynı olmak kötü müdür?” diye sorabiliriz değil mi? Öncelikle ben yıllarca aynı kuaföre giderim… Bir değişiklik yapmak benim için çok ama çok zorlu bir kavramdır bu konuda. Sonra belirli yerlerim vardır, yıllarca aynı yere, aynı masada oturmaya giderim. Aynı yerde oturup da çalışmazsam olmaz örneğin. İllaki o masa olmalıdır. Aynı kahveyi içmeyi tercih ederim ve aynı şekilde içerim; bir Türk kahvesinin hemen ertesinde bir çay içmem gerekir; çay yoksa benim için kriz demektir… O derece önemlidir bu “aynılığı” taşıyabilmek…

Sonra aynı otelde tatile gitmeliyimdir… Her yaz aynı yere en azından on beş günde bir gittiğim olmuştur; bu bazen o yıl için özellikle çok sevdiğim belirli bir koydur, bazen Bodrum’un muhteşem havası gözle gördüğümüzde yüreğimize kadar uzanan o güzelim mavisi olur… Bazen değişir ama illaki bir “aynı” yere gitmek tutkusu vardır…

Aynı kahveyi içmeyi tercih ederim ve aynı şekilde içerim…

Aynı şeyi yemek vardır sonra… Hani belirli yerlerde favori tatlarımız vardır, “burası iki yıldır çok iyi kek yapardı bu yıl bozuldu tadı” deriz örneğin. Ben o kişilerden biriyim, bıkmadan usanmadan o aynı şeyi aynı yerde yiyebilirim çünkü o önemlidir, o benim sevdiğim olandır, orada bulunduğum “binlerce” olasılıkla farklı bir “tat” denemek şansıma ve olasılığıma rağmen ben “aynı” şeyi tercih ederim… Bu “aynıcılıktır”…

Peki, aşk ile bu durumun ne ilişkisi var diyeceksiniz. İşte ben bu sabah yine belki bundan önce defalarca koştuğum yürüdüğüm bulunduğum “aynı” yoldan yeniden yürüdüm ve bunu düşündüm bunun aşk ile ne ilgisi var? Gördüm ki “çok” ilgisi var. Aşk tercihlerimizde de böyle yaklaşırız; “aynı” değişime karşı değişik bir ilişkiye değişik bir kişiye değişik bir güce değişik bir olasılığa değişik bir sevgiye belki o ana o güne kadar karşımıza çıkmak şansı bile olmamış olana “karşı” dururuz değil mi?

Bambaşka biri çıkar bir gün karşımıza o “olmam” dediğimiz şey oluveririz, “beni oralara kimse sürükleyemez” dediğimiz yerde buluveririz kendimizi. Çoktan sürüklenmişizdir ve hatta sürüklenmeyi de bırakın zaten oralara çoktan kendi isteğimiz ile gelivermişizdir… Sonra “ben kaybolmam” deriz “ben bilirim yolumu, ben değişmem artık başka bir insan olamam” ama işte öyle bir şey çıkar ki karşımıza öyle bir değişiriz ki… O “ben” dediğimizde geride bırakıveririz. Bir bakmışız çoktan tarih olmuş ve biz artık yepyeni bir “olmak” haline geçmişizdir bile…

Sonra “ben kaybolmam” deriz “ben bilirim yolumu, ben değişmem artık başka bir insan olamam” ama işte öyle bir şey çıkar ki karşımıza öyle bir değişiriz ki…

Hatta “ben buralardan gidemem, ben bu şehirde onsuz o olmadan yaşayamam” da deriz (ki bu benim en çok düşündüğüm cümledir bir zamanlar) fakat zaman bize mutlak bir şekilde gösterir; var gücüyle “değiş” der. “Kabul et burada olduğun gibi, olduğun sen halinle yaşayabilirsin“, evet aşk olmak halimiz devam eder ama işte o aşk olan yine yeni bir “ben” yaratmamızın sebebi olmuştur… Tek farkı yanımızda olmayacak olmasıdır, ama işte aşk dediğimizde uzaklıklar ve yakınlıklar fark etmez illaki değişim kaçınılmazdır…

İlişkilerinize, sevgilerinize, aşklarınıza bir de bu “yeni” gözlerinizle bakmanızı dilerim… Sözleriniz ne kadar yeni, siz ne kadar yenisiniz, aynılıktan ne kadar uzaksınız, bu sabah ilişkiniz hakkında neyi farklı yapmayı isteyerek uyandınız? Aynı kalmaya bu kadar bağlı olduğunuz bu dünyada son gününüz olduğunu bilseydiniz hep “aynı” tadı denemeyi mi tercih ederdiniz, “nasıl olsa daha çok fırsatım var, bir gün elbet yaparım” diyerek ertelemekte olduklarınızı daha ne kadar ertelerdiniz?

Sizi çağıran yeni bir aşka dur demek için mevcut “aynıcılığınızın” arkasına mı saklanmaktasınız? Dur dediğiniz yine kendiniz değil misiniz? Değişim sizi çağırdığında, aşk tüm gücüyle var olduğunca kapınıza dayandığında, ördüğünüz duvarların arkasında “saklanıp” kalmak yeniye “hayır” demek yani “kolay” yolu seçmek size yakışan mıdır? Eğer yaşayabileceğiniz bin aşk daha olsaydı bu tercihi yapardım diye düşünüyorsanız, bu kadar zamanınız olmayacağınızı bildiğiniz bu ömürde bu duvarların arkasında kalmak niye? Aynıyı geride bırakıp aşka “yeni” sözler söylemek için beklediğiniz nedir?

Bambaşka biri çıkar bir gün karşımıza o “olmam” dediğimiz şey oluveririz, “beni oralara kimse sürükleyemez” dediğimiz yerde buluveririz kendimizi.

Bugün bu yazımı okuyorsanız, aşk için, aşkla eski “ben” halinizi minnetle, şükürle ve teşekkürle bir yana bırakmanızı dilerim. Kapınıza kadar gelmiş, belki tam olarak anlamaya korktuğunuz, yaşamaya korktuğunuz, söylemeye bile korktuğunuz tüm güzel “yeni” aşklar için “yeni” bir ben olmaya gönüllü müsünüz?

Aşk bu, “yeni” sözler söylemek üzere “yeni” bir ben lazım…

 

İlginizi çekebilir: Gözümüze imkansız görünse de aşk, hayal kurmayı gerektirir

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale