Aşık olduğunuz kişiye açılmanın en doğru yolu: “Seviyorsan, git konuş”

Kaçınız deli gibi aşık olduğu, aklından bir saniye bile çıkaramadığı, hislerinin karşılığını alamama potansiyeli olduğu insana “Ben sana aşığım!” demiştir? Peki ya kaçınız bir zamanlar aşık olduğu insana “Ben sana çok aşıktım!” demiştir? Hangisi daha çok cesaret ister? Şimdiki zaman mı? Geçmiş zaman mı?

Geçmişi söylemek her zaman daha kolaydır çünkü geçmişte kalan insanı seviyorsunuzdur ancak ondan artık bir şey beklemiyorsunuzdur. Ama şimdiki zaman öyle midir? Söylemek istersiniz, söyleyemezsiniz. Midenizde yumru olur o “Sana aşığım” cümlesi. Ne sindirilir, ne emilir, öylece kalır midede. Alacağınız tepkiyi bilemezsiniz, eğer olumsuz cevap alacağınızı tahmin ediyorsanız o yumru iyice yerleşir midenize. Neden korkarsınız? Kalbini verdiği başka biri vardır, onu duymaktan korkarsınız. Size karşı aşk dışında her türlü hissi besliyordur, ondan korkarsınız. Egonuz zedelenecek, bir daha kimse sizi sevmeyecek diye korkarsınız, değersiz hissetmekten korkarsınız. Korkularınız kat kat olur ve o koca yumruyu taşımaya devam edersiniz.

Peki ya hislerinizi içinizden geldiği gibi söyleseniz ne olur? O sizi istemediğini söyler, başkasını sevdiğini söyler, ilişkiye hazır olmadığını söyler, bağlanmaktan korktuğunu söyler. Söyler de söyler… Önemli olan sizin kendinize “Başardım!” demenizdir. “Karşı taraf” her zaman bir şey söyler. Lakin bizler açıkça “Aşığım” diyemediğimiz için bunu söylemenin farklı yollarını ararız. Gelin farklı, ancak hatalı şekillerde aşk itirafı yapmanın yolları nelermiş? Birlikte bakalım.

Aşık olduğunuz kişinin sizden uzaklaşmaması için nelerden kaçınmalısınız?

  • Sayıp sövmek: Aşkınızı söyleyemeyip içinizde kalan her bir birikinti sizi daha asabi biri yapabilir. Bu da sosyal hayatınızda öfke kontrolü problemi olan biri gibi gözükmenize neden olur. Aşık olduğunuz kişiye söylediğiniz/söyleyeceğiniz her iğneli laf emin olun size bir başka kadın/erkek rakip olarak geri dönecektir. Arının iğnesinden nasibini alan biri o arıyla bir daha muhatap olmak istemeyebilir. Siz olsanız çiçeği mi tercih ederdiniz, arıyı mı?
  • Duygu istismarı: Çeşitli sömürülerle aşkınızın kendisini suçlu hissetmesine neden olacak her türlü davranış bu maddenin içine girer. “Senin yüzünden başım ağrıyor, bana biraz ilgi göstersen her şeye konsantre olurum, sen ne vurdumduymaz insansın!” vs. cümleler o deli divane olduğunuz insanı adeta kanatlandırır ve maalesef başka ve daha sakin bir omuza konmasını sağlar.
  • Konuşmamak: Başkalarına rahatlıkla açılan o dil, önünde aşık olunan kişi olduğunda saklanır çıkmaz. Bu davranışı özetleyen tek bir cümle vardır: “Yok bir şey.” Aşık olunan kişinin “Neyin var? Neden konuşmuyorsun? Anlatmak ister misin?” vs. sorularının hepsine verilen ortak cevaptır “Yok bir şey.” Peki karşı taraf sizin keyfinizin yerine gelmesini, cesaretlenmenizi mi bekleyecektir? Maalesef hayır. Arkasına bakmadan gidecektir. Konuşmak, anlatmak, paylaşmak insanlar içindir. İçinizden geldiği gibi paylaşın aşkınızla her şeyi.
  • En iyi arkadaşı olmak: Hepsini denediniz ama aşkınız size karşı en ufak adım atmadı mı? Bir de bunu deneyin. “Eeee kanka nasıl gidiyor sevgili işleri? Ben de geçen gün tanıştım biriyle. Anlatmamı ister misin?” Beklediğiniz tepki “Seni kimseye yar etmem!” Alacağınız tepki ise koca bir suskunluk olacaktır muhtemelen. Zira kendisine olan hislerinizi az çok tahmin eden kişi, bu davranışınıza anlam veremeyip sizi kendi halinize bırakmayı tercih edecektir. Dengede kalmalı ve hislerinizin arkasında durmalısınız.
  • İnatla oldurmaya çalışmak: “Olmuyorsa zorlama” lafını elbet hepiniz duymuşsunuzdur. Genelde istediğimiz ama olmayan şeyleri oldurana kadar ısrarcı davranırız. Aslında ısrarı biraz bıraksak, tutunmasak, hayatın daha güzel yanlarını fark edebiliriz. Eğer sevdiğiniz kişiyi inatla istiyorsanız, siz ona aşıksanız, o da size aşık olmak zorundaymış gibi davranın. Düşünmesi için, kafasının karışması için zaman tanımayın. Tüm gücünüzle sizi sevmesi için asılın.

Bunları yaptınız ve hala lehinize gelişen bir durum olmadı mı? O zaman bir de “Karşıma otur ve beni dinle, ben sana çok aşığım, seni sevdiğimi ve sana değer verdiğimi bilmeni istiyorum sadece” demeyi deneyin. Gerekli olan malzeme bir tutam cesaret! Bu netliğinizin geri dönüşü olumlu ya da olumsuz olabilir ama sonuçta siz kendinizi kazanmış olacaksınız. Özgüveniniz, öz değeriniz yenilenecek. Siz siz olacaksanız. Fransızların da dediği gibi “Courage mon chérie!”

İlginizi çekebilir: Hayatınızda figüran olmamak için: Özünüzü başkalarına göstermekten korkmayın

Uzman Psikolog Merve Saraçoğlu Psikolog
İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Lisans ve Uygulamalı Psikoloji Yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra Bristol Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji Programı’nı tamamlamıştır. 2010 yılında başladığı Bilişsel ve ... Devam