X

Apple, güçlü M3 çipe sahip yeni 13 inç ve 15 inç MacBook Air’i tanıttı

Günümüzde, laptoplar sadece portatif bilgisayarlar olmaktan çıkıp, iş, eğitim ve eğlence dünyamızın da vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Bu bağlamda, Apple’ın en yeni harikası olan MacBook Air, performans, taşınabilirlik ve pil ömrü gibi kritik özellikleri, çağın ötesinde bir teknolojiyle birleştirerek, kullanıcıların beklentilerini bir kez daha aşmayı başarıyor. Dünyanın en popüler laptopu çok daha güçlü bir performans, daha hızlı Wi-Fi bağlantısı ve iki adede kadar harici ekran desteğiyle şimdi her zamankinden daha iyi. Üstelik tüm bunlar, 18 saate kadar pil ömrüyle inanılmaz ince ve hafif bir tasarımda bir araya geliyor.

Apple, güç verimliliği sağlayan performansı ve taşınabilirliği inanılmaz şekilde birleştiren MacBook Air’i yepyeni bir seviyeye çıkaran güçlü M3 çipe sahip yeni modelleri duyurdu. M3 çipe sahip MacBook Air, M1 çipe sahip modelden yüzde 60’a kadar, Intel tabanlı en hızlı MacBook Air’den ise 13 kata kadar daha hızlı.1 Ve M3 çipteki daha hızlı ve daha verimli Neural Engine sayesinde MacBook Air, günlük işler için yapay zeka destekli en iyi laptop olmaya devam ediyor. 13 inç ve 15 inç MacBook Air inanılmaz ince ve hafif bir tasarım, 18 saate kadar pil ömrü1 ve göz alıcı Liquid Retina ekranın yanı sıra iki adede kadar harici ekran desteği ve önceki nesle göre 2 kata kadar daha hızlı Wi-Fi bağlantısı gibi yeni becerilere de sahip. Dayanıklı alüminyumdan yekpare kasasıyla yeni MacBook Air dört muhteşem renk seçeneğiyle geliyor: yıldız ışığı, uzay grisi, gümüş ve parmak izini azaltmak için çığır açıcı bir anodize kaplamaya sahip gece yarısı. Birinci sınıf kamera, mikrofonlar ve hoparlörler, MagSafe ile şarj imkanı, sessiz çalışan fansız tasarım ve macOS ile rakipsiz bir deneyim sunan MacBook Air’in 13 inç modeli dünyanın en çok satan laptopu ve 15 inç modeli ise dünyanın en çok satan 15 inç laptopu. Yeni model bugünden itibaren sipariş edilebiliyor ve 8 Mart Cuma günü satışa sunuluyor.

“En popüler ve en sevilen Mac’imiz olan MacBook Air, zamanla daha fazla müşterinin başka bir laptop yerine tercih ettiği model haline geliyor. Ve şimdi M3 çip ve yeni becerileriyle her zamankinden daha da iyi.” diyen Apple’ın Global Pazarlamadan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Greg Joswiak sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yeni MacBook Air, üniversite eğitimine devam eden öğrencilerden iş hayatında güçlü verimlilik özelliklerine ihtiyaç duyanlara kadar tüm kullanıcılar veya performans, taşınabilirlik ve üstün pil ömrünü fansız bir tasarımda benzersiz biçimde birleştiren bir laptop arayan herkes için ince ve hafif laptoplar arasında dünyanın en iyisi olmayı sürdürüyor.”

M3 çip ile inanılmaz hızlı bir performans

Sektör lideri 3 nanometre teknolojisiyle üretilen M3 çip, MacBook Air’e daha da hızlı bir performans ve yeni beceriler kazandırıyor. 8 çekirdekli güçlü bir CPU’ya, 10 adede kadar çekirdekle yapılandırılabilen GPU’ya ve 24 GB’a kadar birleşik bellek desteğine sahip yeni MacBook Air, M1 çipe sahip modelden yüzde 60’a kadar, Intel tabanlı en hızlı MacBook Air’den ise 13 kata kadar daha hızlı.1 Ayrıca 18 saate kadar pil ömrü sunuyor ve bu da Intel tabanlı bir MacBook Air’le kıyaslandığında altı saate kadar daha uzun kullanım süresi anlamına geliyor.1 Kullanıcılar, günlük işleri verimli bir şekilde yapmaktan fotoğraf ve video düzenleme gibi yüksek performans gerektiren görevlere ve yazılım geliştirmeye kadar her alanda M3 çipin inanılmaz hızını hissedecek. Ve M3 çipin yeni nesil GPU’su sayesinde yeni MacBook Air, donanım hızlandırmalı örgü gölgelendirme ve ışın izleme teknolojisini destekleyerek son derece gerçekçi oyun deneyimleri için daha doğal ışıklandırmalar, yansımalar ve gölgeler sunuyor. Ayrıca AV1 kod çözme desteği sunan en yeni media engine’a sahip olan MacBook Air, online yayın servislerinde daha verimli ve daha yüksek kaliteli video deneyimleri sağlıyor.

M3 çip, MacBook Air’in performansını daha da iyi hale getiriyor:

  • No Man’s Sky gibi oyunlar, M1 çipe sahip 13 inç MacBook Air’den yüzde 60’a kadar daha hızlı çalışıyor.1
  • Photomator’ın Super Resolution özelliğini kullanarak yapay zekayla bir görselin görüntü kalitesini artırma işlemini, M1 çipe sahip 13 inç modele kıyasla yüzde 40’a kadar ve Apple çipe sahip bir Mac’e geçiş yapmamış kullanıcılara kıyasla 15 kata kadar daha hızlı gerçekleştirebiliyorsunuz.1
  • Excel tablolarındaki çalışmaları, M1 çipe sahip 13 inç modele kıyasla yüzde 35’e kadar ve Apple çipe sahip bir Mac’e geçiş yapmamış kullanıcılara kıyasla 3 kata kadar daha hızlı yürütebiliyorsunuz.1
  • Final Cut Pro’da video düzenleme işlerini, M1 çipe sahip 13 inç modele kıyasla yüzde 60’a kadar ve Apple çipe sahip bir Mac’e geçiş yapmamış kullanıcılara kıyasla 13 kata kadar daha hızlı yapabiliyorsunuz.1
  • MacBook Air, Intel Core i7 işlemciye sahip bir PC laptopa kıyasla 2 kata kadar daha hızlı performans, internette yüzde 50’ye kadar daha hızlı gezinme imkanı ve yüzde 40’a kadar daha uzun pil ömrü sunuyor.1

Günlük işler için yapay zeka destekli en iyi laptop

Apple çipe geçişle birlikte her Mac, yapay zeka için mükemmel bir platform sunuyor. M3 çip, daha hızlı ve daha verimli 16 çekirdekli Neural Engine’ın yanı sıra aygıt içi yapay öğrenme teknolojilerine güç katan hızlandırıcılar içeren CPU ve GPU’ya sahip. Bu sayede MacBook Air, günlük işler için yapay zeka destekli en iyi laptop haline geliyor. Bu inanılmaz yapay zeka performansından yararlanan macOS, üretkenliği ve yaratıcılığı artıran akıllı özellikler sunuyor. Böylece kullanıcılara güçlü kamera özellikleri, konuşmaların gerçek zamanlı olarak yazıya dönüştürülmesi, çeviri, metin tahminleri, görsel algılama, erişilebilirlik özellikleri gibi pek çok olanak sunuyor.

Ayrıca gelişmiş yapay zeka özellikleri sunan geniş bir uygulama ekosistemi sayesinde kullanıcılar, Goodnotes 6’da ödevleri Yapay Zeka Matematik Yardımı ile kontrol etmekten Pixelmator Pro’da fotoğrafların görüntü kalitesini otomatik olarak artırmaya ve CapCut kullanarak bir videodaki arka plan gürültüsünü kaldırmaya kadar her şeyi yapabiliyor. Apple çipin birleşik bellek mimarisi sayesinde MacBook Air, aygıt içinde mükemmel bir performansla görsel üretmek için difüzyon modelleri ve büyük dil modelleri (LLM) dahil olmak üzere optimize edilmiş yapay zeka modellerini de çalıştırabiliyor. MacBook Air, aygıt içi performansa ek olarak bulut tabanlı çözümleri de destekleyerek kullanıcıların yapay zekanın gücünden faydalanarak Microsoft Copilot for Microsoft 365, Canva ve Adobe Firefly gibi güçlü üretkenlik ve yaratıcılık uygulamalarını kullanmalarına olanak tanıyor.

Dünyanın en popüler laptopu

Başka bir laptop yerine MacBook Air’i tercih edenlerin sayısı gittikçe artıyor ve M3 çip performans, taşınabilirlik ve kullanıcıların çok sevdiği becerilerin olağanüstü birlikteliğiyle çıtayı bir kez daha yükseltiyor:

  • Süper portatif tasarım iki mükemmel boyutta: Dayanıklı alüminyum kasasıyla yeni 13 inç ve 15 inç MacBook Air kullanıcıların diledikleri yerde çalışabilmeleri, oyun oynayabilmeleri ve yaratıcılıklarını gösterebilmeleri için hem harika bir pil ömrüne sahip hem de inanılmaz hafif ve ince. 13 inç model taşınabilirlik konusunda harika bir seçenek sunuyor. 15 inç model ise aynı anda birden fazla işin üstesinden gelebilmek için çok daha fazla ekran alanı sağlıyor. Hareket halindeki öğrencilerden, daha geniş bir ekran tercih eden profesyonel kullanıcılara kadar herkes için mükemmel bir boyut var.
  • Muhteşem Liquid Retina ekran: MacBook Air’in göz alıcı 13.6 inç veya 15.3 inç Liquid Retina ekranı 500 nite kadar parlaklığa, 1 milyar renk desteğine ve benzer kategorideki PC laptoplardan 2 kata kadar daha fazla çözünürlüğe sahip. İçerikler keskin detaylarla öne çıkarken metinler de capcanlı görünüyor.
  • İki adede kadar harici ekran desteği: M3 çipe sahip MacBook Air, laptop kapağı kapalıyken iki adede kadar harici ekran bağlamanıza olanak tanıyor. Böylece iş hayatındaki kullanıcılara veya aynı anda birden fazla uygulama kullanmak ya da belge görüntülemek için iki ekrana ihtiyaç duyan herkes için ideal bir seçenek.
  • Çok yönlü bağlantı özellikleri: M3 çipe sahip MacBook Air, indirme hızlarını önceki nesile kıyasla iki katına çıkaran Wi-Fi 6E kablosuz bağlantı desteği sunuyor. Ayrıca MagSafe şarj bağlantı noktası ve aksesuar bağlamak için iki adet Thunderbolt bağlantı noktasının yanı sıra 3,5 mm kulaklık jakına da sahip.
  • Kamera, mikrofonlar ve hoparlörler: 1080p FaceTime HD kamera ile kullanıcılar, ister arkadaşları ve aileleriyle görüşürken ister dünyanın dört bir yanındaki iş arkadaşlarıyla çalışırken muhteşem görünecek. Ayrıca üçlü mikrofon dizilimi ve gelişmiş ses netliği sayesinde sesli ve görüntülü aramalarda kullanıcıların sesleri harika duyulacak. Dolby Atmos ve Uzamsal Ses desteğiyle büyüleyici bir ses sistemi sunan MacBook Air sayesinde kullanıcılar müzik dinlerken ve film izlerken üç boyutlu ses deneyiminin keyfini yaşayabiliyor.
  • Touch ID özellikli Magic Keyboard: Rahat ve sessiz bir kullanım sunan, arkadan aydınlatmalı Magic Keyboard tam boy işlev tuşları sırasının yanı sıra parmağın tek dokunuşuyla Mac’in kilidini açmanın, uygulamalara ve web sitelerine giriş yapmanın ve Apple Pay ile ödeme yapmanın hızlı, kolay ve güvenli bir yolu olan Touch ID teknolojisine sahip.

macOS’in büyüsü

MacBook Air ile macOS’in birlikteliği rakipsiz bir deneyim sunuyor:

  • macOS Sonoma: Kullanıcılar şimdi doğrudan masaüstlerine araç takımları yerleştirebiliyor, tek tıklamayla bunları düzenleyebiliyor ve hatta kapsamlı iPhone araç takımı ekosistemine MacBook Air’den erişebiliyor. Sunan Kişi Katmanı ve Tepkiler gibi harika özelliklerle video konferanslar şimdi çok daha ilgi çekici hale geliyor. Safari’deki profiller, birden fazla konuya veya projeye ilişkin web sitelerinde gezinirken sekmelerin birbirinden ayrı tutulabilmesini, web uygulamaları ise favori web sitelerine daha hızlı erişebilmeyi sağlıyor. Ve Oyun Modu sayesinde şimdi oyun deneyimi çok daha harika.
  • Gelişmiş üretkenlik: Profesyoneller dahil tüm kullanıcılar Split View özelliğiyle MacBook Air’in geniş ekranınından yararlanabiliyor veya iki adede kadar harici ekran desteğiyle daha fazla çalışma alanına sahip olabiliyor. Sahne Yöneticisi gibi özellikler de öğrenciler gibi kullanıcıların önlerindeki göreve odaklanmalarına yardımcı oluyor.
  • iPhone ile daha iyi: MacBook Air, Süreklilik özelliğiyle iPhone ve diğer Apple aygıtları arasında kusursuz bir uyum içinde çalışıyor. AirDrop gibi özellikler, kullanıcıların yakındaki Apple aygıtlarıyla fotoğraf, belge ve daha pek çok şey paylaşmasına imkan tanıyor. Evrensel Pano, kullanıcıların bir Apple aygıtındaki uygulamadan kopyaladıkları görsel, video veya metni yakındaki bir Mac’te bulunan başka bir uygulamaya kolayca yapıştırmalarına olanak tanıyor. Süreklilik Kamerası sayesinde kullanıcılar, iPhone’ları ile yakındaki bir şeyi tarayabiliyor veya onun fotoğrafını çekebiliyor, sonra da bunları anında Mac’lerinde görebiliyorlar. Ve Handoff özelliğini kullanarak, bir Apple aygıtında yazmaya başladıkları mail’i kolayca başka bir aygıtta tamamlayabiliyorlar.
  • Çok çeşitli uygulamalar: MacBook Air güçlü yerleşik uygulamalar sunuyor. FaceTime, Freeform, iMovie, GarageBand ve Fotoğraflar’ın yanı sıra Pages, Numbers ve Keynote gibi üretkenlik uygulamalarıyla kullanıcılar çok daha kolay bir şekilde harika işler oluşturabiliyor. Ayrıca Apple çip için optimize edilmiş binlerce uygulama bulunuyor. Microsoft 365 ve sevilen pek çok iOS uygulaması gibi sık kullanılan tüm uygulamalar macOS’te ışık hızında çalışıyor.

Çevre için daha iyi

Yeni MacBook Air, yüzde elli geri dönüştürülmüş malzemelerle üretilmiş ilk Apple ürünü. Bu, kasasında yüzde 100 geri dönüştürülmüş alüminyum, tüm mıknatıslarında yüzde 100 geri dönüştürülmüş nadir bulunan toprak elementleri ve Apple’da diğer bir ilk olarak anakartında yüzde 100 geri dönüştürülmüş bakır kullanılmasıyla mümkün oldu. Apple’ın enerji verimliliği konusundaki yüksek standartlarıyla uyumlu MacBook Air cıva, bromlu alev geciktiriciler ve PVC de içermiyor. Yüzde 99 lif bazlı ambalajı sayesinde de Apple, 2025’e kadar tüm ambalajlarda plastik kullanımını sıfıra indirme hedefine bir adım daha yaklaşıyor.

Apple, küresel kurumsal operasyonlarında artık karbon nötr. 2030 itibarıyla da üretim tedarik zincirinin tamamında ve her ürünün yaşam döngüsünde karbon nötr olmayı planlıyor.

  1. Testler Apple tarafından Ocak 2024’te gerçekleştirilmiştir. Daha fazla bilgi için lütfen com/tr/macbook-air sayfasını inceleyin.

İlginizi çekebilir: Apple Watch ve iPhone’daki yapay zeka destekli SwingVision uygulamasıyla tenis oyununuzu dönüştürünApple Watch ve iPhone’

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale