X

Algın ile olan arasında fark var: Gözlemlemek gözleneni değiştirir

“Biz doğanın kendisini değil, bizim sorgulama yöntemimize maruz kalan doğayı gözlemliyoruz.” -Werner Heisenberg

Beyin ve zihin, bilimin halen tartışmasız en büyük iki gizemi. Bilinç, benlik algısı, hafıza, düşünce, irade, duygular ve daha bir çok zihinsel/ruhsal süreç, yüzyıllardır üzerinde düşünülmüş olmasına ve yakın geçmişte geçirdiğimiz büyük teknolojik gelişmelere rağmen hala cevapsız sorular listesinin en başında yer alıyor. Bunun sebebi bahsettiğim bu konuların kesin ve belirlenimci bir şekilde açıklanmaya çalışılmasından kaynaklanıyor. Ancak ölçmeye çalıştığımız bu şeyleri ölçmeye çalışanın da bir “gözlemci” olmasından dolayı işler biraz karmaşıklaşıyor.

İşte bilimde bu durumu, yani gözlemcinin gözleneni etkilediğini dile getiren ilk kişi Werner Heisenberg olmuş. Atom altı parçacıkların garip “ikili davranış”larını gözleyen Heisenberg, herhangi bir anda, bir parçacığın hem hızının (momentum) hem de konumunun aynı anda belirlenemeyeceğini ortaya koymuş ve bunu formülleştirmiş ve buna “belirsizlik ilkesi” denmiş. Buna göre, bir parçacığın hızını belirlemeye çalıştığınızda konumu; aksi durumunda da hızı, belli bir miktar (en az Planck sabiti kadar) belirsizleşiyordu. Başlarda Einstein dahi bu fikirden hoşlanmamış ve bunun ölçüm araçlarının yetersizliğinden kaynaklandığını söylemiş. Belirlenemez bir evren fikrinin, evreni “belirlemeye” çalışan bilimcilere ters gelmesi pek de beklenmeyen bir sonuç olmamış. Fakat ilerleyen çalışmalar belirsizlik ilkesinin, ölçüm araçlarının yetersizliğinden değil, bizzat evrenin yapı taşlarının özelliklerinden kaynaklandığını ortaya çıkarmıştı. Artık “gözlemci” gözlenenden ayrı olarak kabul edilemeyecekti. Çünkü, gözlemcinin yaptığı seçim (yani neyi gözlemlemek veya ölçmek istediği) artık doğrudan gözlemin sonuçlarını belirliyordu. Yani artık, gözlenen ve gözlemci, aynı bütünün parçaları oldukları ve parçalara bölünerek (indirgenerek) daha fazla baş edilemeyecek olan bir bütüncül (holistik) anlayışa doğru fırlatılıyorlardı. Zira artık biliyoruz ki, bir şeyi asgari düzeyde etkilemeden gözlemenin bir yolu yok. En azından “görebilmek” için ona bir “foton” göndermelisiniz ki bu küçücük gözüken etki, küçücük atomaltı parçacıklar için oldukça büyük bir etkidir (Sinan Canan).

Hele de söz konusu gözlemlenen insansa, sürekli değişen ve dönüşen bir varlık olduğundan, insan davranışını da ancak bağlamında anlayabiliriz. Kişinin davranışını olayın bulunduğu bağlamdan ayırmak problemin doğasını kaçırmaya sebep olur. Ayrıca bir durumun zihinde nasıl kavramsallaştırıldığı yani kullanılan dil de durumu etkiler. Mevcut bir durum ya da olayın bir öğesine atfedilmiş bir işlev diğer öğelerin işlevlerini de etkileme eğilimi gösterir. Örneğin Işıl bir ay öncesinde köpeğini gezdirirken köpeği birden yola fırlamış ve hızla gelen bir araba korna çalarak son anda frenlemiş ve durmuştur. Köpeğine az kalsın araba çarpacak olan Işıl ve köpeği bu durumdan son derece etkilenmiş ve çok korkmuştur. Normalde Işıl için o arabaya fiziksel olarak benzeyen şeyler ya da benzer seslerin aynı korkuyu tetiklemesi beklenir. Ancak Işıl tamamen güvenli evinde otururken veya okulda ders dinlerken bile aynı korkuyu yeniden deneyimleyebilir. Işıl’ın duyduğu ya da gördüğü herhangi bir şey, o andan başka birine bahsetmesi veya o anı düşünmesi bile aynı duygu ve fiziksel duyumları yaşamasına yol açabilir. Bu örnekten hareketle şu sonuca varılabilir: “Dil aracılığıyla her şey acı kaynağı haline gelebilir” ve dahası yaşanılan acının şiddeti yine dil aracılığıyla artırılabilir (Kul & Türk, 2020).

Yani kullanılan dil de (zihinsel kavramsallaştırma) yapılan gözlemi etkiler. Dil aracılığıyla deneyimler “hoşa giden veya gitmeyen” diye kategorize edilebilir, bu yaşantılarla ilgili birtakım kurallar geliştirilebilir. Örneğin “Kaygı kötüdür.”, “Kaygı kurtulunması gereken bir duygudur.” gibi. Bu tür bir kavramsallaştırma kişinin en ufak bir rahatsızlığa karşı bile hassasiyetini artırarak hayatının git gide sınırlanmasına sebep olur. Bu bağlamda bakıldığında bireyler hoşlarına giden duyguların peşinden koşarken, gitmeyenlerden kurtulmaya çalışırlar. Her ne kadar dış dünyadaki istenmeyen şeylerden kaçıp kurtulmak mümkün olsa da bu strateji iç dünya için işe yaramayabilir. Çünkü dil aracılığıyla kurulan ilişkiler öğrenilir ve öğrenilen bir şeyin öğrenilmemiş hale gelmesi mümkün değildir. Aksine bu içsel sembolik tehditlerden kaçınma çabası paradoksal etkilere yol açar, acıdan kaçmak için kullanılan yöntem bir süre sonra acının kaynağı haline gelir (Kul & Türk, 2020).

İnsanlar olarak bizler yaşam içerisinde kaçınılmaz bir şekilde pek çok acı, kayıp, başarısızlık ve hayal kırıklığı ile karşılaşma potansiyeline sahibiz. Doğamız gereği öfke, pişmanlık, nefret, suçluluk gibi pek çok acı veren duyguyu tekrar tekrar deneyimleyebiliriz. Bunun yanı sıra zihnimiz tüm bu acı verici olay ve durumları herhangi bir zamanda hatırlayarak etkilenebilir. Ancak bunda bir sorun yok, bunlar insan olmanın getirdiği deneyimlerdir. Olumsuz duygu ve düşüncelerin zihni meşgul etmesini ve hatta bedeni etkilemesini anormal olarak görmemek, bu duygu ve düşüncelerle savaşmak yerine bu deneyimleri olduğu gibi kabul etmek, tabiri caizse onları “bir misafir” gibi algılamak ve “burada ve şimdide” kalmak esenliğin anahtarıdır. Bu yaklaşım sizi “değiştirmeye çalışmayan bir gözlemciye” getirir. Böylelikle zihninizin sıkı sıkıya tutunma halini bırakıp, acıyı ıstıraba çevirmenin önüne geçmiş olursunuz.

Yeni Bir Bilinç Atölyesi ile kalbine ve yaşama yer aç

Şimdi size güzel bir haberim var. “Değiştirmeye çalışmayan bir gözlemciye” gelmenize yardımcı olacak ve yepyeni bir bilince geçmenizi kolaylaştıracak bir çalışma hazırladım. “Yeni Bir Bilinç Atölyesi” olarak isimlendirdiğim (talebe göre bireysel de gerçekleştirilebilecek) bu online atölyede şu sorulara yanıt bulacaksınız:

  • Hayatın getirdiği kayıplar, hayal kırıklıkları, stres ve krizlerden kaynaklı iniş çıkışlar ile nasıl baş edebilirim?
  • Olumsuz duyguların ilişkilerim, iş yaşantım ve iyi oluşum üzerine olan etkilerinden nasıl kurtulabilirim?
  • Mevcut bakış açımın işe yaramadığının farkındayım. Yepyeni bir bakış açısı ile hayatta isteklerimi nasıl gerçekleştirebilirim?

Bu çalışmada neler yapacağız?

  • Sizi bugüne kadar sınırlandırmış inanışları/kavramsallaştırmaları fark edecek,
  • Algı ile olgu arasındaki farkı anlayacak,
  • Ego ile Self arasındaki farkı ve “Benlik” konusunu kavrayacak,
  • Olaylara ve kendinize “gözlemciden” bakmaya başlayacak,
  • Ve yeni bir bilince alan açacaksınız.
  • Böylelikle hayatınızda sürdürmek istemediğiniz şeyleri bırakmayı öğrenecek veya olmasını istediğiniz değişime izin vereceksiniz.

Yeni Bir Bilinç Atölyesi veya online psikolojik danışmanlık hakkında detaylı bilgi almak için bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresi üzerinden ulaşabilirsiniz. Kalbinizle daha çok bağlantıda olduğunuz günler dilerim.

Kaynakça:

Kul, A., Türk, F. (2020). Kabul ve Adanmışlık Terapisi (ACT) Üzerine Bir Derleme Çalışması. OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi-International Journal of Society Researches. Cilt:16, Özel Sayı.

Sinan Canan’ın konuyla ilgili makalesi: https://www.sinancanan.net/kuantum-fizigi-ve-sinir-bilimleri/

İlginizi çekebilir: ‘Mental toughness’: Zihinsel dayanıklılık için yeni bir bilinç

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale