Aldatılma travmasıyla nasıl başa çıkarsınız?

Aldatılmak… İşitildiğinde bile insanda ürperti uyandıran bir söz. Kelime anlamı olarak, güvenilen kişinin güveni sarsıcı davranışta bulunması ve bu davranış sonucunda hissedilenler. Bir eyleme dönüştüğünde ise aldatılan kişinin hayatını altüst edebilen bir olgu.

“Geçecek mi?” “Nasıl atlatacağım” İhanet travmasıyla başvuran danışanlarımın mutlaka sorduğu iki sorudur ve benden de “Geçecek” cevabını vermemi beklerler. İhanet, hayatta kalabilmek için emekle oluşturduğumuz güven sütunlarından birinin yıkılıp diğer sütunların üstüne düşmesidir aslında. Sütunlardan biri yıkılınca diğerleri de zarar görebilir ve en önemlisi tekrar inşa etmesi zaman alır.

İhanete uğrayan kişi, ihaneti öğrendiği an -eğer daha önce herhangi bir şüphe duymadıysa- inanmak istemeyerek inkar eder. “Bir arkadaşıdır, yanlış görmüşlerdir, mesaj başkasına aittir” gibi türlü gerekçelerle kendini böyle bir şey olmadığına inandırmaya çalışır. Aldatıldığına ikna olduğu andan itibaren ise psikolojik belirtilere fiziksel şikayetlerin de eşlik ettiği bir süreç başlar.

Öfke nöbetleri, uykusuzluk, iştah kaybı, baş ve mide ağrıları, çarpıntı, nefes darlığı, sürekli derin nefes alma ihtiyacı, içe kapanma, öz bakım ihmali, özgüvenin azalması gibi belirtiler bu süreçte görülebilir. Aldatılan kişi hem güveni sarsıldığı, hem de bir başkası kendisine tercih edildiği için aslında birden çok sebeple çöküş yaşayabilir.

Peki aldatılma travmasıyla nasıl başa çıkarsınız?

Öncelikle bu olayla ilgili hissettiğiniz duyguları bastırmamalı ve bu sürecin geçici olduğunu kendinize hatırlatarak hislerinize odaklanmalısınız. Öfke, nefret, pişmanlık… Hissettiğiniz her neyse yaşamalısınız.

Arkadaşlarınızın ya da ailenizin bu olayı duyduklarında size acıyacağını varsayıp onlarla paylaşmak istemeyebilirsiniz. Aldatılmak asla acınası bir durum değildir, ama anlatmaya çekiniyorsanız hiç tanımadığınız birine, yani bir terapiste anlatıp profesyonel destek alabilirsiniz.

Aldatılan kişiler genelde bu olaydan kendilerini sorumlu tutarlar. “Yeterince iyi bir eş/sevgili olamadım. Daha zayıf olsaydım, daha konuşkan olsaydım, daha eğlenceli olsaydım beni aldatmazdı” gibi doğru olmayan düşüncelerle kendilerini suçlarlar. Başınıza gelen olay yüzünden kendinizi suçlamak yerine, kendinizi dinleyip yıkılan güven duygunuzu yeniden nasıl inşa edebileceğinizi kendinize sormak ve kendinizi bu yönde motive etmek önemlidir.

İhanet sonrası ayrılma ya da ikinci bir şans verme kararını almakta acele etmemelisiniz. Her iki durumda da hayatınızın ve hislerinizin nasıl olabileceği konusunda düşünebilirsiniz.

Sosyal çevrenizden kopmamalı, günlük rutininizi olabildiğince sürdürmeye çalışmalısınız. Yalnız kaldığınızda kendinize “Neden bu benim başıma geldi?” diye sormak yerine “Bu olay bir başkasının başına gelmiş olsa ona nasıl destek olurdum?” diye sorabilir ve vereceğiniz cevap doğrultusunda kendinizle ilgilenebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Hayatınızda figüran olmamak için: Özünüzü başkalarına göstermekten korkmayın

Uzman Psikolog Merve Saraçoğlu Psikolog
İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Lisans ve Uygulamalı Psikoloji Yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra Bristol Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji Programı’nı tamamlamıştır. 2010 yılında başladığı Bilişsel ve ... Devam