X

30 yıllık bir kek, 30 yıllık bir yolculuk

Lise yıllarında yapmayı öğrendiğim bir kek var. Çocukluk arkadaşım Pınar vermişti tarifi. “Çok kolay bak yaparsın.” demişti. O gün bugündür tarifini ezbere bildiğim ve yapabildiğim tek kek. 30 yıldır pişiriyorum.

Ankara Yenimahalle’deki evimizin küçük mutfağında alüminyum kek tenceresinde o keki ilk kez pişiren Özlem, liseye gidiyordu ve bugün bulunduğu yerle ilgili o zaman en ufak bir fikri yoktu. O keki yıllar içinde Özlem’in çok farklı versiyonları defalarca kez pişirdi. Genç eş Özlem, anne Özlem, hayatı sorgulayan Özlem, evliliğinden mutsuz Özlem, kendisini yeterince tanımayan, kendi özüyle bağ kuramadığı için güçlü yanlarının farkında olmayan Özlem, kariyer sahibi Özlem, çalışmayı seven Özlem, çocukların okuldan eve geldiğinde fırından yeni çıkmış bir kek, kurabiye kokusuyla büyümeleri gerektiğini düşünen ama bunu yapamadığı için kendine kızgın olan Özlem vs. vs…

Kendime, çevremdekilere, hayata kızgın ve kırgın olduğum zamanlarım oldu. Kendimi çok da sevmediğimi düşündüğüm zamanlarım oldu. “Kendini sev” bana çok klişe bir cümle gibi gelir. Her yerde bu cümleyi duyuyoruz. Kendini sev, kendini sev. Ne demek kendini sevmek?

Bugünkü versiyona ulaşmış Özlem’e göre kendini sevmek kendinle bağlantıda olmak sanırım. Bir olay yaşandığında “Ben gerçekten de ne düşünüyorum, ne hissediyorum?” diyebilmek. Bir durup kendini dinlemeye izin vermek. Sağ, sol ne diyor diye düşünmemek. Kararları etki ya da baskı altında vermek zorunda hissetmemek. Yıllar içerisinde başkalarının mutluluğunu çokça kez ön plana koyduğum zamanlar oldu. Hala da bazen yapıyorum ama artık bilinçli yapıyorum. Kendimi yakalıyorum yaparken. Çok fazla “aman tadımız kaçmasın” diye istemediğim ortamlarda, istemediğim insanlarla zaman geçirdiğimi biliyorum. Artık bunu yapmıyorum. Yapmadığım için de kendimi daha iyi hissediyorum. Kendini sevmek bence bu. Burada sır nedir biliyor musunuz? Bir durmak. Hemen cevap verme, hemen cevap yazma, hemen bir fikir beyan etme zorunda hissetmemeli insan kendini. Gerekirse “ben bunu bir düşüneyim” diyerek zaman almalı kendine.

Rahatsız olduğum bir konuyu açıkça konuşmak yerine hep karşıdan bir aksiyon, bir başlangıç beklediğim yıllarım da oldu. Artık bunu da yapmıyorum. Rahatsız olduğum bir konu varsa çok zaman kaybetmeden açık açık ama nezaketle konuşmayı tercih ediyorum. İçimde tutmuyorum. Konuştuktan sonra sonuç ne olursa olsun kendimi daha iyi hissediyorum. Kendini sevmenin, duygularını önceliklendirmenin tanımında bana göre bu da var. Harekete geçebilme cesareti göstermek.

Bir şey daha var kendimde gözlemlediğim. Devamlı yarınlar yokmuşçasına plan yapıyordum. Hep bir adım ötesini düşünüyordum. Planlar bozulursa sinirleniyordum. Şimdi daha anda kalmaya çalışıyorum. Başkalarının da plan yapmasına müsaade ediyorum. Yine elbette plan yapmaya devam ediyorum (özellikle seyahat) ama ortaya niyet koyarak yapıyorum bunu. “Bunu yapmak istiyorum bu sene” diyorum mesela eşime, kızıma, arkadaşlarıma. Eşime dedim geçen gün. “bu yaz çocuklarla bir teknede zaman geçirmek istiyorum” dedim. Sadece dördümüz. Başka kimse olmasın. İkisi de kendi yollarına gidecekler. Kim bilir daha kaç yaz böyle dördümüz bir arada olabileceğiz? Ne geçiyorsa içimden. Niyeti koyuyorum, olması gereken bir şekilde oluyor gibime geliyor. Olmazsa da çok dert etmiyorum sanki eskisi kadar. Vardır bir hayır diyorum. O olmuyorsa başka bir şey oluyor. O da güzel oluyor.

Eskiden bir de çok başkalarına bakardım. İnsanların tarzından, yaptıklarından, dergilerden, filmlerden çok etkilenirdim. İlham alırdım, kopyalardım. Şimdi galiba biraz daha iç sesimi dinliyorum. Dönüp içime bakıyorum. Oradan çok ilginç bir tür çıkıyor, hissediyorum. Onu dinliyorum. Hoş oluyor. Beğeniyorum. Galiba artık ben de biraz ilham veriyorum başkalarına. Ne mutlu. 

Her sene bitmeye yakın yeni yıl için planlar yaparız değil mi? Önümüzdeki sene şunu daha iyi yapacağım, şunu bırakacağım, şuna başlayacağım gibi. Benim de var elbette. Hala daha iyi yapmak istediğim şeyler var. Mesela kick boksta daha güçlü döner tekme atmak istiyorum. Sıfırdan denemek istediğim şeyler var. Mesela bateri çalmayı öğrenmek istiyorum bu sene. Daha çok yazı yazmak istiyorum. Sevdiklerimle geçirdiğim zamanda daha fazla anda kalmak istiyorum. Zihnime o anları, o anıları kaydetmek istiyorum. Aynı anda bir kaç iş yapmak , bir kaç şey düşünmek istemiyorum. Multi tasking’in bize dayatılmış, uydurulmuş bir kavram olduğunu çok iyi biliyorum. Beynimiz öyle çalışmıyor bile. Velhâsılıkelâm kek aynı kek ama pişiren Özlem uzun bir yoldan geldi. Zaman zaman gurur duyduğu, zaman zaman kızdığı, “şimdiki aklım olsaydı şöyle yapardım” diyen tüm versiyonlarını da yanına katarak geldiği bu noktada kendinden razı bir Özlem yapıyor keki bugün. Seneye de yapmak nasip olsun diyelim. Herkese şimdiden tüm versiyonlarımızı kucaklayarak birlikte gireceğimiz harika bir yeni sene diliyorum.

İlginizi çekebilir: Durabilmenin hediyeleri: Kendinize durmak için izin verin

Özlem Sökmen: Koşucu, anne, sokak hayvanı aşığı, eğitmene dönüşmüş ex İnsan Kaynakları insanı. TED Ankara Koleji ve Hacettepe Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu. Unilever, Turkcell, Lafarge, BC ve Arçelik gibi birçok çok uluslu şirketin İnsan Kaynakları departmanında 20 yıl boyunca yerel, bölgesel ve global düzeyde yönetsel kadrolarda görev aldı. Kurumsal hayata en büyük hayali olan “iş hayatına yeni atılanlara profesyonel hayatı ‘hack’lemeyi öğretme aşkıyla” veda etti. Personal Best isimli şirketin kurucusu ve aynı isimli eğitimin yaratıcısı. 2016’da 3 adet uluslararası maraton koşmuş olan Özlem, 15 yaşında bir kız ve sokaktan sahiplenilmiş iki kedi ve iki köpek annesi. İşi, kızı ve sevdikleriyle geçirdiği zamandan arta kalan her anını ormanda, koşu pistlerinde geçiriyor ve genel olarak güzel yemekler, güzel şaraplar ve güzel tatiller için yaşıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale