Makedonya’nın huzur dolu şehri: Ohrid

ohrid
Makedonya’nın huzur dolu şehri: Ohrid

Ohrid’e gittiğimizde hava açısından bir tedirginlik hakimdi hepimize. Topu topu 48 saati tamamlayacak kadar bile vaktimiz yoktu, o yüzden iyi değerlendirmemiz gerekiyordu. Vardığımız günün bulutlu oluşunu kabullenerek ve yağmuru göze alarak göl turuna ilk günden çıkmayı düşündüysek de gündüz Yunanistan, ardından Makedonya’nın Bitola şehri ile.enerjimiz bitmişti .

O yüzden Ohrid’in merkezden göle inen yayalaştırılmış, kaldırım taşı döşenmiş ticari aksına kendimizi bırakmayı tercih ettik. Hafif puslu ve kararmak üzere olan havanın birleşmesi, aslında yorgunluğumuzu mayıştırıcı nitelikte olmuştu..O yüzden, bizim için yine keyif keyifti.

1463394_10151837022969773_1667007677_n

1396046_10151837022799773_288780917_n

Gölün olduğu meydana vardıktan sonra, sağ tarafından devam eden yolu takip ettik. Karşımıza çıkan barlar sokağını boş gördüğümde içim hafif burkularak hemen ‘yapılacaklar listemi’ güncelledim:

‘Yazın eğlence için tekrar gelinecek!’

1459237_10151837022989773_429613470_n

1425709_10151837023299773_930843280_n

Dar sokakları devam ederken yanından ve hatta altından geçtiğiniz beyaz badanalı ve ahşap çerçeveli evleri görüyorsunuz.. ‘Sanırım Safranbolu da böyle bir yer’ düşüncesi genel yargımız oluyor akabinde.

562345_10151837018869773_1691531598_n 1463874_10151837019069773_1810409815_n

1424389_10151837019334773_327341200_n

60079_10151837019024773_1831515212_n

Sedefin popüler olduğu Makedonya’da, birkaç takı tezgahı buluyoruz yol üzerinde. Bir sergiye Kızılderili görünümündeki  satıcılarına aldırmadan arkadaşımın ısrarı sonucu yanaştıktan sonra çekimserliğim tamamen dostane düşüncelere kayıyor ve ilk Makedon arkadaşlarıma sahip oluyorum. Sırf bu yüzden takı arşivimi de genişletmiş olduğum doğrudur.

Akşam için gölün hemen kıyısında dizilmiş sıcak restoranlardan birine kuruluyoruz. Güveçte eti, Makedonya’nın yerel şarapları eşliğinde tadıyoruz. Makedon müziği çalacağına inandığımız küçük fasıl ekibinin daha ilk şarkısının ‘Eski Dostlar’ çıkmasını ise yadırgamaktan vazgeçerek eşlik ediyoruz, zira malumunuz: ‘her yerdeyiz!’

1460288_10151837023139773_1179951528_n

1425600_10151837016129773_682970983_n

Boğma rakısının da renginin sarı, tadının viski benzeri olmasından ötürü ‘bunun neresinde rakı?’ anlamlı sorusunu da ekledikten sonra Struga’daki otelimize geçiyoruz.

Yine bir ‘yazın gelmeliydim!’ iç çekişi belirmesiyle nehir kıyısındaki otelimizde güne uyanıyoruz. Çeşme’nin sokaklarını andıran, yazlık bir havası, sokak üzerine atılmış masa sandalyelerin olduğu kafelere sahip bir aksın hemen başındayız zira. Sabah kahvaltı için nehre nazır terasa çıktığımızda, bizi karşılayan güneş ile burayı bir anda daha çok sevmeye başlıyoruz.

Ohrid’in merkezine indikten sonra masmavi rengi, güneşi yansıtan iyot parçacıkları varmışçasına ışıldayan yüzeyi ile gölü denize benzerliği daha da belirginleşmiş halde buluyoruz.

Uzman turist rehberimiz Ayşecan eşliğinde, tüm göle nazır konumlanmış kilise ve diğer yapıların hikayelerini dinliyoruz seyir halinde. “Deniz için gittiğimiz Yunanistan’dan daha çok buradan mı verim almış oldum yaza dair?” diye de düşünmeden edemiyorum. Zira, Marmaris’te bir yat turunda olduğum galeyanları yaşamadım değil yer yer.

581182_10151837019524773_1721449053_n

1463073_10151837019784773_1695454068_n

1452528_10151837019444773_989420195_n

999132_10151837023609773_1415412336_n

74930_10151837023694773_1061970340_n
Karaya indikten sonra hepimizin modu çoktan değişmiş, enerjisi yükselmiş ve grupla kaynaşmış halde buluyoruz kendimizi.

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.  

Gökçen Gökyer Sehir Plancı-Blogger
Gökçen Gökyer - Gündüzleri bir Yüksek Şehir Plancısı, geceleri ise bir blogger, bir köşe yazarı. İYTE'de lisans, ODTÜ'de master, HafenCity Universitat'da Erasmus yaptı. Birçok ... Devam