Yeni yıl kararlarınıza güzel bir öpücükle başlamak ister misiniz?

Sizde durum nasıl bilmiyorum; ama bende biraz geçen yılı değerlendirme, biraz da yeni yıla dilekler, hedefler serpme dönemi oluyor bu zamanlar.

Sadece bu sefer biraz daha farkında hissediyorum kendimi. Geçen yıllarda sürekli sürekli tekrarlamaktan hoşlanmadıklarımın neler olduklarına dair daha çok fikrim var. Bir kere bugüne kadar yaptığım bütün listeleri önüme döküyorum. Önce “Hala gerçekleştirilmeyi bekleyen ne kadar çok madde var” deyip hayıflanıyorum. Sonra biraz daha inceleyince, hedeflerin hepsini biraz abartı seviyesinde mükemmel şekilde yazdığımı fark ediyorum. Onu yapacağım, ama sadece bununla kalmayıp üstüne kuş da konduracağım tadında hedefler hepsi. Belli ki bir süre sonra gözüm korkmuş, koşa koşa uzaklaşmışım hepsinden. Bir de uzaklaşmakla kalmayıp, hiç acımadan kendimi şuursuzca eleştirmişim. Başkasına asla yapmayacağım kadar, kendime yüklenmişim de yüklenmişim.

Her sene yaptıklarımı bu sefer yapma niyetinde değilim ama. Ters giden, bana uygun olmayan yöntemleri bırakmayı diliyorum. “Değişiklik gerek!” diyorum, hem de sürecin ta en başından itibaren. Madem kendime acımasız davranıyorum, kendi kendime mercek tutmaya çalışıyorum ve bu işe yaramıyor, o zaman önce bunu mu değiştirsem? Ailem, arkadaşlarım sürekli benimle birlikte olan kişiler. Acaba onlara mı uzatsam mikrofonu?

Kötü bir fikir gibi gelmiyor kulağıma. Belki de dışarıdan bir göz olarak, benim bakmadığım şekilde bakabilirler. Ne bileyim, insan hep aynı şeye odaklanmaktan bazen kör noktalar yaratıyor kendisine ve hiç farkında bile olmadan yapıyor bunu. Kör noktalarımıza ışık tutabilecek kişiler yanı başımızdakiler olabilir. Tabii bir de kaçmak istediğimiz taraflarımızı, davranışlarımızı samanaltı yapmaya da çok yatkınız. Halının altına altına süpürüyoruz, gün gelip o tozlar bizi hasta edene kadar görmezden gelmek kolayımıza geliyor genelde. Dip köşe temizlik ve yepyeni taze bir başlangıç için çevremizden destek almaya ne dersiniz? Hiç de kötü bir fikir gibi gelmiyor kulağa.

Destek demişken, yakın çevremiz her zaman yanımızda olmaya dünden razı ve bunu gönülden istiyor. Ama biz genelde en yakınlarımızı bile, kendi duvarlarımızdan o kadar içeriye sokmuyoruz. Hep bir mesafe koyma yatkınlığındayız; özellikle konu değiştirmek istediğimiz, pek de memnun kalmadığımız taraflarımız olunca. Aslında daha çok yanımızda olmalarına izin versek, yelkenlerimizi hep dik tutmaya çalışmasak. Yaralarımızı onlara biraz daha açabilsek, belki hep birlikte olunca çok daha kolay iyileşebilir hepsi. Düştüğümüz noktalarda, ayağa kalkmamız için güç veren yine çevremiz olabilir aslında.

“Peki nasıl yapsam da, bu sene onlara da kapılarımı açsam?” diyorum. Yeni bir yıla başlarken, ilk değiştirmek istediğimin bu olduğuna karar veriyorum. Hedefler koyacağım madem kendime, bu sefer farklı olacak diyorum. Aklıma yıllar önce bana çok faydası dokunmuş bir öpücük geliyor: KISS. Üniversiteden mezun olmak üzereyken, kafam bir hayli karışıkken, kariyer günlerinin birinden diğerine koşarken öğrendiğim bir yöntem. Hazırsanız, başlıyorum bu öpücüğü sizlerle de paylaşmaya!

KISS ile tanışmaya hazır mısınız?

KISS size dair 3 önemli alana odaklanan bir öpücük. K harfi, Keep It! Yani bunları yapmaya devam et kısmı. İlk S harfi, Start It! Yani bunları yapmaya başla. İkinci S harfi, Stop It! Bunları da yapmayı bırak, en azından azalt kısmı. Sanırım hepimizin şu anki halinden memnun olduğu özellikleri, davranışları, alışkanlıkları vardır. Tabii bir de yeni başlamak istedikleri ve kendine iyi gelmediğini bilip bırakmayı diledikleri. KISS, yani bu öpücük, bu alanların hepsine dokunması ile yeterince güçlü; ama onu daha da yukarılara taşıyan başka bir yönü daha var.

KISS’i hazırlaması için en yakın çevrenizin kapısını çalıyorsunuz. Belki de sizi sizden iyi bilenlere soruyorsunuz, bu üç ana soruyu. Kardeşiniz, kuzeniniz, dostlarınız, sevgiliniz, eşiniz, iş arkadaşlarınız; ne bileyim kimler sizin en yakınınızsa tam da onlara işte! Bu öpücüğü yollamak istediğiniz, 10 kişi belirliyorsunuz. Seçiminizi de yaptıysanız eğer, sıra geldi öpücükleri paylaşmaya.

Ben kendi adıma küçük bir açıklama metni ve benim için öneminden bahsederek ilettim kendi KISS maillerimi. İsterseniz WhatsApp’tan paylaşın, isterseniz Excel olarak; size hangi yol daha uygun geliyorsa. Ben “Üç ana başlık için, en az üç madde yazabilir misiniz?” diye rica ettim. Sino neleri tutsun? Nelere başlasın? Neleri bıraksın? (Keep It. Start It. Stop It.) “Benim için bunları hazırlayabilir misiniz?” diye sordum. Herkesin günlük hayatında oldukça yoğun olduğunu bildiğimden ve öpücüklerimin unutulmasını da istemediğimden, paylaşımlar için son bir tarih de belirledim. Ve en sevdiklerimin bana yeni yıl öpücüklerini göndermesini beklemeye başladım.

Mailime düşen her bir öpücük o kadar değerliydi ki. Bir kere emek emek; en doğru, en güzel, en yerinde tespitlerimizi, dileklerimizi nasıl paylaşırız diye ince ince düşünmüşlerdi; bu gerçekten hissediliyordu. Farklı farklı kişilerden gelse de; hem birbirine çok benzer noktaları vardı, hem de birbirinden çok ayrışan bölümleri. Bunu görmek çok etkileyici, aynı zamanda her yorumun paylaşanın bakış açısını da içerdiğini hatırlatıcı oldu benim için. Şimdi gelelim bütün öpücükleri topladıktan sonra, kendim için daha da anlamlandırmaya.

Bütün yazılanlara baktığımda, önce güçlü yanlarım diyebileceğim; Sino bunlar seninle kalsın dedikleri özelliklerime. KISS’in K’sına! Pozitifliğim, heyecanım ve sevdiğimi gösterme şeklim; listenin en başında olanlardı. İnsanın en yakın çevresi tarafından, kendi hayatında hep ön planda tuttuğu davranışlarına değer verildiğini görmesi; kıymetinin bilindiğini hissetmesi çok güzel bir duygu. Ve diyorlardı ki bana; bunları iyice sar sarmala, kendinde hep tut yıllarca; tabiİ bize de bulaştırmaya devam et. Seni kocaman seviyoruz. Ben de dedim ki kendime, iyi ki paylaşabileceğim müthiş insanlar var çevremde. Elimden geldiğince, iyi bakacağım bütün bu taraflarıma ve daha da büyüyeceğiz biz hep birlikte.

Şimdi ise sırada KISS’ın ilk S’si. Sinocum bunlara başlamaya ne dersin kısmı. Ana başlığın da dediği gibi, birçok arkadaşım “Başla!” diyordu. O çok çekindiğin ilk adımı at, gerisi çok güzel olacak zaten, sen yeter ki başla. Öpücüğün bu kısmı birçok yaratıcı öneri, cesaret verici dilekleri de içeriyordu. Ama beni en çok şaşırtan birebir aynı cümleleri yazan farklı eller olmasıydı yine. Başla kısmının öne çıkanları ise spora başlayıp bu sefer kalıcı hale getirmem; yoga, meditasyonu denemem; insanlarla paylaşımı çok sevdiğim için yardım edebileceğim projelerde yer almam ve yazılarımı bir alanda yoğunlaştırıp kitap hazırlamamdı.

Bu öpücük beni git gide neşelendiriyordu ve şaşırtmaya da devam ediyordu. Sanki içimi okumuşlar gibi yazmışlardı bütün dostlarım. Bir örnek verecek olursam; tam bir ay önce bir çocuk kitabı yazmak için niyet etmiş, kimseye söylememiş ama hazırlıklarına yavaş yavaş başlamıştım aslında. Kendime koymuş olduğum hedeflerimin dostlarımın ağızlarından da dökülmesinin, benim için nasıl teşvik edici olduğunu anlatamam.

Gelelim bilerek en sonda duran, KISS’in ikinci S’sine. Bunları sonlandır, bitir; ya da en azından azalt kısmına. Bu bölümde açık ara öne çıkanlar ise; ertelemeyi bırak ve kararsızlıklarını azaltmaya çalış Sino. Daha nokta atışı yorumlar olamazdı, kendim için bir liste yapsaydım en tepeye yazacağım iki şey bu olurdu.

Peki bu sefer farklı olmasını istiyorsam, aksiyona geçebilmek istiyorsam bir değişikliğe ihtiyacım olduğu kesindi. Nasıl kısmı bir yılbaşı hediyesi ile karşımda belirdi. Çok sevdiğimiz arkadaşlarımızdan, alışkanlık oluşturabilmemize çok yardımcı olacak bir hediye geldi. Barış Özcan, Zinciri Kırma Takvimi. Şimdi ertelemelerimize engel olmak adına, her gün küçük de olsa belirlediğimiz alanlara zaman ve emek ayırıyoruz. Umarım bunu 2019’un sonuna kadar devam ettireceğiz.

KISS’te her ne kadar çok ortak nokta ve paylaşım var desem de; farklı bakış açıları içeren kısımlar da yok değildi. Bazı yorumlarda çok kendi içimde yaşadığımı, sorunlarımı çok paylaşmadığımı ve bunu bırakmamı yazanlar olmuştu. Çok paylaşacağım derken, kendime kalan zamanlardan çaldığımdan ve bunları da azaltmamı dileyen arkadaşlarım da. İlk başta anlamakta zorluk çektiğimi, hatta biraz da şaşırdığımı kabul etmeliyim. Ama sonrasında bu öpücükler çok önemli bir şeyi fark etmeme yardımcı oldu, bir nevi beni uykumdan uyandırmaya. Güçlü yanlarımızı da çok kullanırsak, bu özelliklerimizin bizim aleyhimize dönmeye başlayabileceği gerçeğini.

Paylaşarak çoğaldığımı, beni mutlu edenin bu olduğunu sanarken; bazen başkalarına ayırdığım zaman, kendi özüme sunduğumdan fazlalaşmaya başlayabiliyor ve işin dengesi bozulabiliyor. Pozitif kalmak, olmak ya da görünmek adına; bazen en yakınlarımla dertlerimi, sorunlarımı paylaşmaktan çekinip; kendi içimde, bir başıma çözmeye çalışırken zorlandığım zamanlar oluyor. Bugüne kadar bu durumu fark etmemiş olmam ise, öpücüklerin beni şaşırtan taraflarıydı.

Peki Sino’nun öpücüklerini niye sizinle paylaştım? Niye kendimi size bu kadar açtım? Çünkü bu yeni yıl öpücüğü, bu seneye kadar kendi başıma koyduğum hedeflerin yerine; çevremden de ilham alarak yenilerini oluşturmama yardımcı oluyor. Tek başına olmadığımı; neye başlamak, neyi bitirmek istiyorsam her zaman yanımda olduklarını hatırlamamı sağlıyor. Bu sene daha önceden farklı olsun istiyorsam, bazı şeyleri farklı yapmam gerektiğine inandığımı sizlere söylemiştim. O yüzden de KISS’i, bu öpücüklerin hepsini kendime alıyorum. Onların en çok paylaşılan kısımlarına da kendi aksiyon hedeflerimi koyuyorum.

Siz de birin gücüyle değil, çoğun gücüyle yeni bir yıla, yeni bir yola çıkmak istiyorsanız; nasıl yapacağım diye düşünüyorsanız, sizlere de yardımcı olabilecek bir yöntem var: KISS. Belki benim paylaştıklarım size, sizin paylaştıklarınız bir başkasına ilham olacak. Kim bilir? Haydi siz de bu yeni yıl öpücüğünü en sevdiklerinizle paylaşın, bakalım sonrası nasıl şahane ilerleyecek? Bu sene “İyi ki” dediklerimizin kaçı bu öpücüklerden çıkacak, 2019’da hep birlikte görelim! Nice mutlu, gönlümüzce senelere!

Not: 2018’i sonlandırmaya çok yakın olduğumuz; sayısız dilek, sonsuz soğuk, bol yemek, ışıl ışıl mekanlar, çok keyifli Lviv seyahatinden fotoğraflar. (Kasım 2018)

İlginizi çekebilir: Korkusuzca yaşamak için: Kendi denizinizi keşfetmeye var mısınız?

Sinem Kocacan
Bir eylül sabahı Denizli'de gözlerimi açmışım dünyaya. Benim hayat yolculuğum küçük bir şehirden üniversite ile İstanbul'a taşınmış. Boğaziçi Uluslararası Ticaret'i tercih etmişim, yurtdışına açılan ... Devam