Yaşlılığın kadınlaşması: Yaşlılıkta kadınların yaşam kalitesi nasıl artar?

Yaşlanma hepimizin her dönemde yaşadığı, yaşlılık ise uzun bir zaman dilimini geçirme şeklimiz sonucunda geldiğimiz bir dönemdir. Öyle ki günümüz yaşlılığı artık yaşlılığın gençleşmesi, kadınlaşması, yaşlılığın tekilleşmesi, yaşlılığın ilerlemesi ve yaşlılığın meslekten arındırılması gibi yaklaşımlarla değerlendirilmektedir. Bu kavramlardan özellikle yaşlılığın kadınlaşması dikkat çekmektedir. Kadınların erkeklerden daha uzun yaşadığı gerçeğine dayanarak aslında olumlu bir yön gibi ortaya koyulan ve demografik dönüşümler beraberinde bugün ifade edebileceğimiz olgu “yaşlılığın kadınlaşmasıdır.”

Yaşlılığın kadınlaşması, aslında problemli bir süreci ortaya koymaktadır. Yaşam boyu gelişim açısından baktığımızda iyi bir yaşamın temellerinin doğumdan önce atıldığını hepimiz biliyoruz. İşte tam da bu gelişim süreci kadın cinsiyet için çok daha önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınların üstlendiği roller, yaşam şekilleri ve farklı birçok faktörün etkisi ile kadının iyi bir yaşlılık geçirmesi için mücadele etmek durumundayız. Yaşam boyu iyi, temel sağlık hizmetlerine erişim ileri yaştaki kadınların iyilik halinin sağlanmasında kritik öneme sahiptir. Fakat çoğu kadın ya ihtiyacı algılamamakta ya da bir diğerinin ihtiyacını kendi ihtiyacının önünde görerek kendini ihmal etmektedir.

Yaşlanma politikaları değerlendirildiğinde ise maalesef eşitsizlikle karşılaşılmakta ve kadınların sorunları görünmez hale gelmektedir. Özellikle kadınların bakım verme rolü genellikle toplumsal katılımı sınırlandırmakta ve ileri yaş için bir engel oluşturmaktadır. Öte yandan yaşlı kadınlar için sosyal statünün önemi, ekonomik, fiziksel ve ruhsal sağlığın iyilik halinin de önemi artmaktadır. Bu noktada kadınların eğitim düzeylerine yapılacak olumlu müdahaleler çok değerlidir. Yaşlı kadınlar için temel problemleri değerlendirdiğimizde ise yalnızlık, sosyal izolasyon ve sosyal destek eksikliği karşımıza çıkmaktadır. Ki bu durum depresyon ve kaygı bozukluklarının yaşanmasına ve beraberinde iyi yaşlanmaya zarar verici bir sürece dönüşmektedir.

Bununla birlikte kadının eşini ya da akranını kaybetmesi günlük yaşam aktivitelerinde bozulmalara sebep olmanın yanı sıra bazı sağlık sorunlarının da ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Örneğin yaşlı kadınların sevdikleri birini kaybettikleri dönemlerde hastaneye başvurma, ilaç kullanma gibi konularda artış yaşandığı bilinmektedir. Özellikle yaşanan eş kayıpları, eğer yaşlı kadını bir diğer kişiye bağımlı hale getiriyorsa burada çoğu zaman örtük ihmal ve istismardan bahsedilebilmektedir.

İhtiyaçların iyi analiz edilmesi ve doğru müdahale programları özellikle bu süreçlerde devreye girmektedir. İleri yaşla birlikte sıkça karşılaşılan bakım olgusu, bağımsızlık ve saygınlık kadınlar açısından son derece hassas bir konudur. Ve bir şekilde toplumsal rol olarak bakıcı rolünü edinmiş bir kadının, bakım hususu bir şekilde kendisi için ihtiyaç haline geldiği noktada, bakıma eşit olarak ulaşabilme ve doğru bakımı alma hakkı mutlak olmalıdır. Ve elbette fiziksel ve psikolojik iyilik halinin sağlanabilmesi için sosyal destek, çevresinin iyileştirilmesi önem arz etmektedir. Bu aynı zamanda yaşlı kadının katılımını desteklemek açısından da faydalı olmaktadır.

Ve umutlu bir öngörü: Yaşam amaçlarını ortaya koyabilmek, zihinsel olarak uyarıcılara maruz kalmak, günlük yaşam aktivitelerini sürdürme gayretinde, iyi ilişki ve çevreye olumlu katkı niyetinde ve ruhsal açıdan bir denge halinde olmak bireysel olarak başarabileceğimiz ya da konu üzerine hizmet veren bireyler olarak olumlu müdahaleler gerçekleştirebileceğimiz programlar, yaşlılığın kadınlaşmış haline olumlu yansıyacaktır.

İlginizi çekebilir: Mevsim değişikliğinin olumsuz etkileriyle nasıl baş edebilirsiniz?

İdil Arasan Doğan Uzman Psikolog
İstanbul doğumlu olan Öğr. Gör. İdil Arasan Doğan, Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans programı ile başladığı akademik yaşamını Psikoloji Doktora Programı ile sürdürmektedir. Yüksek ... Devam