X

Sultanahmet ve Kapalıçarşı’da hazine avı

Geçen hafta sonu (13-14-15 Mart 2015) üçüncü kez düzenlenen İstanbul Spring Oryantiring Cup’aİstanbul Spring Oryantiring Cup’ ilk kez katıldım. Bu yarış üçüncü kez düzenlendi. Üç gün boyunca İstanbul’un üç farklı yerinde oryantiring yarışları yapıldı. Oryantiringin ne olduğu öğrenmek isteyen okuyucularımız buradan bilgi alabilir.

İstanbul Spring Oryantiring Cup’ta 11 farklı ülkeden 250 katılımcı vardı. Katılımcıların çoğu Norveç, İsveç gibi kuzey ülkelerindendi ve yaşları benden daha büyüktü, 60, 70, 75, 80 yaşında katılımcılar vardı. Hepsi enerjik, hepsi güler yüzlü ve hala hırslıydı. İsviçre’de yaşlı insanların spor yapmasına alışıktık, ama sanıyorum ki Türkiye’de kimse alışık değil. Merak etmeyin, 25-40 yaş arasında birkaç katılımcı da vardı.

Cuma akşam saat 19.00’da gece sprint yarışı başladı. Oryantiring yarışlarında her katılımcı, birbirlerinden birer dakika sonra start alıyor Benim start zamanım 19.59’daydi. O saatte tabii ki etraf karanlıktı. 3 dakika starttan önce depar çizgisine gidip kafa feneri açtım. 19.59’da çizgime geçtim, 2 metre koştum ve kategoriye göre (cinsiyete ve yaşa göre ayrılan haritayı bulmak gerekiyor, çünkü hedefler değişiyor) olan haritamı aldım. Starttan önce harita alınmaz, ancak starttan sonra ve yarış başlayınca haritaya bakabilirsiniz.

İlk akşam sürat (sprint) koşusu yapıldı. Haritanın ölçeği 1:4000, yani haritadaki 1 cm gerçekte 40 metreyi gösteriyor. Bayağı büyük ve detaylı bir haritaydı. Haritayı ellerime aldığımda bir anda beynim durdu sanki. Hem geceydi hem de sprint haritasına fazla alışık değildim. Oryantiring yaptığım zaman ormanda koşuyordum ve harita ölçeği farklı oluyordu. Üç dört dakika boyunca aynı yerde kaldım ve panik yapmadan haritaya dalıp gitmeye çalıştım. Bir anda her şey belli olmaya başladı ve koşmaya başladım. Füze gibi ilk noktaya gidip buldum, hemen ikincisini de buldum ve durmadan 23 hedefi bulup finiş çizgini geçtim.

Kontrol noktaları Sultanahmet’te Sultanahmet Cami’nin arkasından Gülhane Parkı’na kadar dağılıyordu. Dar sokaklarda koşup, arkaya bahçelere girdim (orada turistler Mevlana dansı izliyorlardı), parkın ağaçları etrafında döndüm ve sonunda Ayasofya’nın önünde finişe geldim. Hakikaten gece Sultanahmet’te koşmak yeniden keşfetmek gibiydi, harikaydı. 33 dakikada 23 hedeflik parkuru bitirip 2. oldum. Büyük bir sürpriz oldu, çünkü ilk kez sprint kategorisinde yarıştım.

Ertesi gün, cumartesi sabahı, İstanbul Spring Oryantiring Cup’ın ikinci yarışı ormanda gerçekleşiyordu. Belgrad ormanı Neşet Suyu’nda 19 hedefli bir parkur bizi bekliyordu. Önceki yaptığım antrenmana benzer bir parkur olduğu için haritayı ellerime alınca fazla şaşırmadım ve koşunca hedefleri bulmaya başladım. İlk 15 hedefi kolaylıkla buldum. Hayatımda hiç o kadar hızlı ve hata yapmadan hedefleri bulamamıştım. Çok mutlu hissediyordum. Benim için oryantiring yapmak bir hazine avı gibidir ve bir hedef bulunca küçük bir başarı hissi hissediyorum. Ama hep aklımda “konsantre ol, iyi düşün, hep nerede olduğunu bil” düşünceleri vardı; çünkü kaybolmak, nerede olduğunuzu bilmemek hakikaten hoş bir his değil.

Her şey çok iyi gidiyordu ama 16. hedef kabus gibi oldu. Elli dakika boyunca (öteki katılımcılar 5 dakikada bulmuşlar) bu 16. hedefi aradım, bulamadım, tekrar aradım. Bir şekilde nerede olduğumu bilemedim. Ya çok zor bir hedefti ya da yorgun ve aç hissetmeye başlayınca beynim durdu. Yanımda bir bar vardı, yedim ama pek etkili olmadı.

Hiç bırakmak istemedim. Önceki 15 hedefi çok iyi buldum ve bıraksaydım bütün emeğimi çöpe atacaktım. Kendimle konuşmaya başladım, kendimi motive ettim. Oryantiring hakikaten bir hayat okulu gibidir. Tek suçlu kendiniz olacaksınız. Yanlışlarınızdan ders alıp, doğruya odaklanmayı öğreneceksiniz. Azimle 16. Hedef, buldum sonunda! Tabii ki çok vakit kaybettiğim için üzüldüm, ama aynı zamanda mutlu hissettim; çünkü bırakmadım.

Finiş çizgisini geçtiğim zaman ödül töreni oluyordu ve gelir gelmez 3.lük madalyası aldım.

Üçüncü gün Kapalıçarşı’da süper sprint yer aldı. Dünyanın en eski alışveriş merkezinde 23 hedef dağıtılıyordu. Sadece giriş katıyla kalmadı, gizli teraslarda ve arka bahçede hedefler gizliydi. Tabii ki daha önce birkaç kez Kapalıçarşı’ya gittim ama bu sefer çok farklıydı. Pazar günü olduğu için dükkânlar kapalıydı. Atmosfer çok sakindi ama aynı zamanda biraz mistikti. Zaman durdu sanki. Hangi senedeydi belli değildi. Karanlık çarşının sokaklarından sadece katılımcıların adım sesi geliyordu ve sapakta bir kafa fenerinden çıkan bir ışık hızla geçiyordu.

Bu üçüncü yarışa hakikaten herkes katılabilir. Koşmak gerekmiyor. Yürüyerek herkes yapabilir. Pusula kullanmak da gerekmiyor. Doğal navigasyon (üçüncü sokaktan sonra sola dön, merdiven çıktıktan sonra sağa git, vs.) yetiyor. Fazla hızlı gittiğim için 2 hedef atladım. Aslında farkında değildim. Ancak finişe gidince elektronik çipim okunduktan sonra belli oldu. Aslında bütün hafta sonunun en hızlı ve navigasyon konusunda en iyi yarışı bu oldu ama acelecilik yüzünden diskalifiye oldum. Tabii ki biraz mutsuzdum, çünkü farkında olmadan hata yapmak hoş bir şey değil.

Fakat bardağın dolu tarafına bakmak istiyorum. Ve bunun için çok sebebim var. İlk kez o kadar yüksek seviyede bir yarışa katıldım. İlk kez sprint mesafe yarışına katıldım. İlk kez orman dışında oryantiring yaptım. İnanılmaz keyif aldım. Sultanahmet ve Kapalıçarşı’da oryantiring yapmak bambaşkaydı ve iki madalya aldım.

Benzer nitelikteki gelecek yarış, İstanbul 5 days 28 Ekim ve 1 Kasım 2015 tarihleri arasında yer alacak. Kayıtlar açık. Bu yarışı kaçırmayın. Fazla deneyimsiz olsanız da katılabilirsiniz. Open kategoriler herkes için uygun. Oryantiring öğrenmek için her pazar günü İOG (İstanbul Oryantiring Grubu) antrenman düzenliyor. Bütün detayları İOG websitesinde bulabilirsiniz.

Coraline Chapatte: İsviçreliyim ama neredeyse 10 senedir Türkiye'de oturup çalışıyorum. Neuchatel'de 4 sene ekonomi okudum. İsviçre'de doğan her çocuk bütün sporları küçük yaşta öğrenir. Bu yüzden spor hayatım çok yönlüydü ve çok erken yaşta sporcu beslenmesi, dinlemesi ve yaşam felsefesi gibi konular, her çocuk gibi bana da öğretildi. Mezun olduktan sonra dalmaya başladım ve çok hoşuma gitti. İsviçre'de üst düzey bir yöneticiyken her şeyi bırakıp dalmaya gittiğim Kaş'tan çok etkilenip Kaş'a yerleştim ve deniz rehberliği ve sualtı fotoğrafçılığı yaptım. 2011'de İstanbul'a taşındım. 2013 ve 2015 arasında birçok uzun mesafe (50 km ve 80 km) koşu yarışlarına katıldım. Her koşudan yeni şeyler öğrendim. Uzun koşularda kaçış noktası ve erteleme şansı yoktur. Başlarsınız ve bitirirsiniz. Bu, benim için yaşam felsefesi oldu. Ekim 2015 de “Likya Yolu Ultra Maratonu”na katılıp 6 günde 250 km koştum. Bu yolda tek başınadır herkes. Bu yolculuk sadece fiziksel değildir. Vücut ile başlar ama zihinle biter. Mayıs 2016 ilk triatlon yarışına katıldım ve 3. oldum. Dört ay sonra Eylül ayında Kuşadaşı'nda Türkiye Triatlon Şampiyonası'nda 30+ yaş kategorisinde üçüncülüğü kazandım ve Ekim ayında Antalya'da Gloria Ironman 70.3 yarışında 5. oldum. O kadar kısa bir sürede böyle sonuçlara ulaşmak disiplin, azim, sağlıklı ve dengeli bir beslenme ve iyi bir planlama ister. O dönemde istediğim sağlıklı tatlıyı bulamadığım için kendi keklerimi yaratmaya ve pişirmeye başladım; glütensiz ve rafine şekersiz "Cora'nın Kekleri” macerası bu şekilde başladı. Beş dil (Fransızca, Türkçe, İngilizce, Almanca, İtalyanca) konuşuyorum. Çeşitli konularda motivasyon seminerleri veriyor, şirketler için ve bireysel spor koçluğu yapıyor, koscora.com blogunda (Avrupa'nın en iyi 3 koşu blogu arasına seçildi) ve Türkiye'de ve İsviçre'de spor ve sağlıklı yaşam konularında yazılar yazıyor, sosyal medya danışmanlığı yapıyor ve ayrıca çeşitli dillerde tercümanlık yapıyorum. Eylül 2016'den itibaren Marmara Üniversitesi'nde Spor Psikolojisi ve Spor Yöneticiliği yüksek lisans yapıyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale