Sihirli değnek sizin elinizde: Hemen şu an dilemeniz yeterli

Bugün karşımıza bir sihirli güç çıksaydı ve bizlere şöyle deseydi; “Hemen şu anda sana bu sihirli değneği veriyorum ve bugün, şu anda her ne istiyorsan onu elde etmeye hazırsın. Bu değnek ile neyi değiştirmek, güzelleştirmek veya yaratmak istersen yaratabilirsin…”
 
Fakat tek şartı var “değneğin” gerçek yaratım gücünün senin inancından geldiğini unutma! Yani eğer değneğin bunu yaratabilmesini (yapabilmesini) istiyorsan, önce senin kendine dair inancın olacak. Eğer bir saray yaratmasını istersen, önce kendin o sarayda yaşayabileceğine, buna layık olduğuna, bunun senin hakkın olduğuna, bunun kötü bir şey olmadığına ve buna tam anlamıyla “yeterli” olduğuna inanman gerekiyor… Eğer bu değnek ile bir hazineye sahip olmayı istiyorsan, öncelikle içindeki hazinelerin farkına vararak, bu hazinenin yöneticisi olmaya layık olduğuna ve bu varlığın senin hakkın olduğuna inanman gerekiyor!

O sihirli değnek aslında bugün elimizde! Evet, yanlış okumadınız! “Nasıl?” diye soracak olursanız bu, sözlerimizde, kelimelerimizde, yani bunları oluşturan düşüncelerimizde gizli… Dünyaya geldiğimizde bu derece karmaşık bir yapı ile yaratılmış olduğumuzun farkında değiliz. Yaşımız ilerledikçe görmekteyiz ki hayat yolumuz bizim için hazırlanmış sınavlar dizisi gibidir. Fakat sizce bu yolda bu kadar çok muhteşemlikle donanmış olan bizler, söz ile, akıl ile, düşünce ile donatılmışken, bu sihirli değnekler bize boşuna mı verilmiştir? Eğer gerçekten akışı değiştirmeye ve hatta akışın yaratılmasına katkıda bulunmaya yaramıyorsa bu kadar düşüncenin bu kadar çok kelimenin ne anlamı vardır?

Hemen daha açık bir örnekle anlatmak isterim. Yaşadığım boşanma tecrübesinden sonra uzun süre evlilik ile ilgili düşünceleri, sözleri bir kenara bırakmıştım. Yıllarca çok yakın arkadaşlarımınkiler de dahil olmak üzere herhangi bir düğüne katılamadım! Sanki bu konu, hayatımda görmekten kaçındığım bir “kara delik” gibiydi, benim için düşüncemde, sözümde adeta kapkara bir boşluktu.

Bir gün bir telefon aldım ve bana evlilikle ilgili bir arkadaşımın birkaç sorusu oldu, hatta sorular evlilik ile bile ilgili değil “Hayatımda nasıl bir insanı istediğim” kadar basit sorulardı! Ve o an öyle kalakaldım ki bu konu hakkında ne verecek bir cevabım, ne fikrim, ne de yorum yapabilecek gücüm vardı! Yani tüm diğer insanlar gibi isteyebilirdim, düşünebilirdim ama o derece kara delikler büyütmüştüm ki hayatımı bu olasılıklara, sözlerimle, düşüncelerimle, her şeyimle kapatmıştım…

O günden sonra konuyu düşünmeye başladım. Ne isterdim gerçekten, nasıl olmalıydı? Ve sonunda şu düşünceye vardım “ben evliliğimde çok mutluyum”… Etrafımda her ne görürsem göreyim kendime vakit bulduğum her anda bu cümleyi tekrarladım, bunu düşündüm, ne bir sınır, ne bir tarif, ne de zaman koydum, sadece bu cümleyi söylediğim her anda çok iyi hissediyordum…

Bugün söylediğim gibi “ben evliliğimde çok mutluyum” (hatta çok ama çok mutluyum!)… Nasıl oldu diye anlamadan gerçekten beni dünyada tanımadan en iyi tanıdığına inandığım bir insanla, eşimle evliyim şu anda ve çok mutluyum. Sonrası ne olur nasıl olur bilemiyorum ama ben buna gönülden inanıyorum, ben evliliğimde her zaman çok mutluyum!

Sözlerimizle, düşüncelerimizle gerçekliği yaratıyoruz

İşte bu sadece bir örnek, fakat her tekrarladığımızda, her düşündüğümüzde yarattıklarımız vardır. Bunları bir lazer ışığından çıkan ışınlar gibi düşünebilirsiniz. Bugün “ben mutsuzum” dediğinizde bu ışın gidip mutsuzlukları bulmak üzere harekete geçer çünkü bizim ayrımında olduğumuz mutlu mutsuz bilinci gönderdiğimiz düşüncelerde bulunamamaktadır; o bilinç bize verilmiş olan bir güçtür. “Ben çok varlıklıyım, ben bollukla kuşandım” dediğinizde bugün elinizde olmasa bile o bolluk için tüm ışınlarınız harekete geçer, size güzel hediyelerle geri döner. Yeter ki gönülden inanın, söylediklerinize, düşündüklerinize ve bırakın sizin için gelsinler, zamanı geldiğinde karşınıza çıkabilsinler…

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, bugün, şu anda aklınızdan geçen düşüncelere, sözlerinize belki çokça ettiğiniz şikayetlere, belki çokça tekrarladığınız şükürlere, belki çokça “gönülden istiyorum” dediklerinize yeniden bakmanızı dilerim. Yarın size gelecek olan mutsuzlukta, mutlulukta, şansta, şanssızlıkta, daha fazla varlık veya yoksullukta, yani herşeyde o sihirli değneğiniz işlemeye devam ediyor…

En güzel olanların sizi bulabilmesi dileklerimle…

İlginizi çekebilir: Alıcı frekansta olmak: Tüm olasılıklara tam anlamıyla açık mısınız?

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam