Sevgi duygusunu bastırarak ilişkiyi sonlandıracak kadar tehlikeli 5 ilişki davranışı

Sevgi bir ilişkinin uzun süre devam edebilmesi için tek başına yeterli mi? Bu soru yıllardır tartışılan ve cevabı sevginin ve ilişkinin kişi tarafından nasıl tanımlandığına bağlı olarak değişiklik gösterebilen bir soru. Ancak toplumda var olan genel kanı, ilişkinin devamlılığı için sevgi duygusunun tek başına yeterli olmadığını ve saygı, özveri, şefkat gibi kavramların da ilişkinin devamlılığı üzerinde en az sevgi kadar etkili olduğunu gösteriyor.

İlişkide özellikle kişiler arası iletişimin tıkalı olması, dinleyememek ve söylenmek istenenin uygun bir üslupla anlatılamaması, sevgi duygusu ne kadar baskın olursa olsun bir süre sonra kişilerin yıpranmasına ve ilişkinin sonlanmasına neden olabiliyor.

İlişkiyi derinden yıpratan davranışların telafisi bazen mümkün olmuyor.
Tatminsizlik hissi

İnsan, doğası gereği acıdan kaçınmaya çalışan ve tüm davranışlarının sonucunda tatmin arayan bir varlık. Bu nedenle eğer ilişkide kişiye duygusal ya da fiziksel olarak acı veren deneyimler fazlaysa, taraflardan herhangi biri partnerinin hoşuna gitmeyen davranışları karşısında devamlı olarak yargılayıcı ve eleştirel davranıyorsa, ilişkide küçük çatlaklar yavaş yavaş oluşmaya başlıyor.

Tatminsizlik hissi yaşayan kişi, her ne kadar bu çatlakları tamir etmek için çabalasa da, bir süre sonra daha fazla enerjisinin kalmadığını hissederek ilişkiyi sonlandırma kararı alabiliyor. Bu nedenle çiftlerin iletişim kurarken kırıcı olmamaya, kişisel sınırlara önem vermeye ve ilişkiyle ilgili problemleri yapıcı çözüm yollarıyla birlikte çalışarak çözümlemeye dikkat etmeleri gerekiyor.

Geçmiş duygusal deneyimler ve gelecek öngörüsü

İlişkide hem kadınlar hem de erkekler, yaşadıkları küçük problemler karşısında birbirlerinin verdiği tepkileri gözlemlerler ve gelecekte yaşanabilecek olası büyük problemler karşısında partnerlerinin nasıl davranacağını ön görmeye çalışırlar. Örneğin, ilişkide taraflardan biri sürekli olarak olumsuzluklara odaklanıyor ya da olaylar karşısında fazla yoğun duygusal tepkiler veriyorsa; yapılan açıklamalardan tatmin olmuyor ve karşısındaki kişinin söylediklerini dinlemiyorsa bu durum gelecekte yaşanabilecek problemler karşısında kişinin nasıl bir yaklaşım sergileyeceğiyle ilgili fikir verebiliyor. Özellikle uzun bir geçmişi olmayan, yeni başlamış ilişkilerde deneyimlenen davranış biçimleri ilişkinin gelecekte neye dönüşeceği hakkında yapılan yorumlar üzerinde oldukça etkili.

Bazı negatif olaylar ilişkide küçük çatlaklar oluşmasına sebep oluyor.
Çekiciliğin kaybolması

Dış görünüşün uzun süreli ilişkilerde, özellikle ilişkiyi sonlandırma gibi büyük bir karar üzerinde ne kadar etkili olduğu tartışma konusu. Ancak burada bahsettiğimiz çekicilik kavramı kişinin yalnızca dış görünüşüyle değil hissedilen duyguların yoğunluğu ve paylaşılan fikirlerin çokluğuyla da alakalı. Özellikle uzun ilişkilerde çekiciliğin kaybolması ve karşı tarafın size olan ilgisini yavaş yavaş kaybetmesi çok olası ve doğal bir sonuç. İlişkide değişikliğin olmaması ve paylaşımların monotonlaşması bir süre sonra fiziksel görünümün, duygusal deneyimlerin ya da paylaşılan fikirlerin de normalleşmesine sebep olabilir. Bu nedenle çekiciliğinizi yalnızca farklı bir şeyler yaparak, fiziksel görünümünüzü değiştirerek ya da üzerine tartışacak farklı fikirler ve deneyimler geliştirerek artırabilirsiniz.

Bağlılığın bağımlılığa dönüşmesi

Sevgi duygusu ne kadar yoğun olursa olsun ilişkiyi kaçınılmaz sona yaklaştıran en tehlikeli şeylerden biri de karşı tarafın bağlılığının bağımlılığa dönüştüğünün hissedilmesi. Hayatında sahip olduğu tek şey ilişkisiymiş gibi davranan, sevdiği kişinin hayatının merkezine koyarak başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen, arkadaşlarıyla görüşmeyi bırakan, işlerini aksatan, hobileri olmayan, yani kişiyi kendisi yapan tüm özelliklerini bir kenara bırakıp yalnızca ilişkisiyle var olabilen kişiler genelde ne kadar sevilseler ve sevseler de terk edilirler. Kimse özgürlüğünün sabote edilmeye çalışıldığı, kişisel sınırlarının ihlal edildiği bir ilişkide sevgi duygusu ne kadar yoğun olursa olsun devam edemez.

Kişiyi olduğu gibi kabul etmeyip düzeltmeye çalışmak

İnsan devamlı olarak değişen ve gelişen bir varlık. Ancak bunun sebebi hiçbir zaman başka birinin gördüğü bir eksikliği düzeltmek, başka birinin istediği kurallar doğrultusunda yaşamak, yani başka birinin doğrularını yaşamak olmamalı. Sevdiğiniz kişiyle birlikte olmak, onu sahip olduğu tüm olumlu ve olumsuz yanlarıyla kabul etmeyi gerektirir. Tabii ki ilişkide kişiler birbirlerinden beslenir ve birlikte gelişir. Partnerinizin sizi geliştirdiğini ve olumlu yönde dönüştürdüğünü görmek sizi tatmin edecek ve ilişkinizi güçlendirecektir. Ancak bu değişim ve dönüşüm yalnızca sizin isteğiniz ve sınırlarınız çerçevesinde olmamalı. Kimse, özgürlük alanının ihlal edldiği ve nasıl davranması gerektiğinin dikte edildiği, kendisi olamadığı bir ilişkide uzun süreli kalmak istemeyecek ve ilişki bir süre sonra kendiliğinden sonlanacaktır. 

Kaynaklar:
Elite Daily 
Bustle
lovesagame

 

İlginizi çekebilir: Duygusal mazoşizm: Mutluluğu sabote etme sanatı

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!