X

Sade ve şık tasarımların yeni adresi: Ventura Design

Onlar çok yakın iki arkadaş; Tutku Talınlı ve Özge Keskin. Bir süre önce Ventura Design markasını kurdular. Tasarımları özellikle de çantaları kısa sürede fazlasıyla dikkat çekince bizde bu markanın hikâyesini bir de onlardan dinleyelim dedik.

Ventura Design’ı kurarken nelerden ilham aldınız?

Öncelikle belirtmek istediğimiz ve ikimizin de hem fikir olduğu bir konu var; biz modacı ya da tasarımcı değiliz. Tabii ki ortaya çıkan ürünlerde bizim fikirlerimiz ve seçimlerimiz var ama tasarımcıyız demek sanırım yıllarca bunun okulunu okumuş veya okumamış ama bu konuda birçok çalışma yapmış, emek sarf etmiş insanlara haksızlık olur. Biz bir marka kurduk ve daha yolun çok başındayız. Amacımız sade, şık, kaliteli ve farklı ürünler yaratmaktı. Aslında sorunuzun cevabı da bu sanırım, ilham almak demeyelim ama çıkış noktamız; hem bizim hem etrafımızda ki birçok kadının problemi olan sade, şık, kaliteli ve farklı ürünler bulamamaktı ya da hepsini bir arada bulamamaktı diyelim. Biz de madem kimse yapmıyor, biz yapalım dedik ve 5 ay önce Ventura Design’i kurduk.

Ventura Design tasarımlarını yapmaya ne zaman başladınız?

Böyle bir marka kurma fikri birkaç yıldır hep aklımızdaydı. Ama şartlar o zaman müsait değildi ve sanırım biraz da cesaret eksikti. Ama son bir yıldır hep başlayalım, hadi başlıyoruz durumundaydık. Bu fikir hep aklınızın bir köşesinde olunca ve sürekli konuşunca zaten aklınızda nasıl bir çizginiz olacağına dair fikirler netleşiyor. Sadece bunların somutlaştırılması lazımdı. Tamam biz bu işi yapıyoruz dedik ve 5 ay önce elle tutulur hale gelmeye başladı tasarladığımız ürünler.

Öncesinde neler yapıyordunuz?

Aslına bakarsanız ikimizde gazeteciyiz. Uzun yıllar bu işi yaptık. Aynı ulusal gazetede çalışıyorduk. (Özge bir süre önce gazeteden ayrılmış ve dijital bir dergide yayın yönetmenliği yapmaya başlamış. Hala da devam ediyor. Tutku da editör olarak gazetede ki işini devam ettiriyor.) Yani yine üretimle ilgili bir işti aslına bakarsanız bundan öncesi de bizim için. Fikirlerimizi yazıya döküyorduk. Şimdi de fikirlerimizi çantalara ve kıyafetlere yansıtıyoruz. İkisi de bize keyif veriyor açıkçası. Daha ne kadar ikisini bir arada yürütebiliriz orası muamma tabii. Çünkü ikisi de keyifli olduğu kadar zor ve yoğun bir çalışma temposu gerektiren alanlar.

 

Türkiye’de veya Dünya’da sizi etkileyen tasarımcılar var mı?

İkimiz de isimlere ve markalara takıntılı tiplerden olmadık hiçbir zaman. İsim veya marka değil önemli olan bize göre, sizin neyi, nasıl taşıdığınız ya da taşıyamadığınız! Ama tabii ki çizgisini beğendiğimiz isimler de yok değil. Mesela Diane von Fürstenberg tasarımlarıyla olduğu kadar kişiliği ve karakteriyle de bizi etkiliyor diyebiliriz. Türkiye’de ise Arzu Kaprol, Hande Çokrak ve Zeynep Tosun. Hepsi kendine has çizgileri olan tasarımcılar.

Kullanılan malzemeler ve yapım detaylarınızdan biraz bahseder misiniz?

Bizim ürünlerimiz iki ana gruptan oluşuyor. Çanta ve dış giyim. İlerde buna ayakkabıyı da eklemek istiyoruz ama bunun dışına çıkmayı pek düşünmüyoruz.

İlk koleksiyonda el çantalarına ağırlık verdik. Bunun yanında da bavullarımız var. Hepsi el yapımı. El çantalarında özel dokuma kumaşlar ve deri kullandık. Renkleri ve desenleri fazlasıyla kullandık kumaş çantalarda. Bir de İstanbul ve Osmanlı esintileri taşıyan motiflere yer verdik. Deri çantalarda ise daha minimalist çizgiler kullandık diyebiliriz. Bavullarımız ise bu sezonun gözde renklerini taşıyor; bordo, lacivert, gri ve tabii ki her sezonun gözdesi siyah. Çantalarımızın bir özelliği de limited edition olması. Yani lokomotif olacak birkaç modelimiz dışında her koleksiyonda belli sayıda çıkacaklar ve bir daha üretilmeyecekler. Dış giyim ürünlerimiz ise kimono ve yelek. Daha çok uçuş uçuş kumaşlar tercihimiz oldu.

Ventura Design’ı taşımak istediğiniz nokta nedir?

Moda yoruma fazlasıyla açık bir kavram. Demişler ya zevkler ve renkler tartışılmaz diye… Sürekli değişiyor, kendini yeniliyor. Hep buradayım diyor ve sizin onu göz ardı etmemeniz gerekiyor. Hele ki günümüzde. Ama bize göre tarz sahibi olmak modayı takip etmekten çok daha önemli. Kendinizi, vücudunuzu, neyi iyi taşıyabildiğinizi, neyin size yakışmadığını bilmeniz gerekiyor. Çünkü hiç birimiz kusursuz değiliz ve onları kabul edip devam etmeliyiz. Sade bir kıyafeti bazen bir çantayla ya da tek renk bir elbiseyi veya kot ve t-shirtünüzü üzerinize aldığınız bir kimono ya da yelek ile bambaşka bir havaya sokmanız mümkün. İşte bu da modayla değil daha çok sizin yarattığınız tarzınızla alakalı. Moda herkes içindir ama tarz sadece size özeldir. Sanırız biz daha çok kendine has tarzı olan, sade bir şıklık yakalamayı hedefleyen kadınlara hitap eden bir markayız. Şatafatı pek tercih etmiyoruz. Ürünlerimizi hazırlarken de bu doğrultuda ilerledik: sade, şık, kaliteli ve farklı olmasına özen gösterdik. Umarız ilerde yola çıkmamıza sebep olan hedeflerle özdeşleşmiş bir marka haline gelebiliriz ve akıllarda bu şekilde yer ederiz.

Yaratıcılık motivasyonunuz ve güne iyi başlama önerileriniz nelerdir?

Eğer severek yaptığınız bir işiniz varsa emin olun güne iyi başlamanıza için oldukça geçerli bir sebebiniz oluyor. Çünkü her gün size yeni bir şeyler üretme imkânı sunuyor. Tabii bir de kahve 🙂

İkimizde güne kahvesiz başlayamayan gruptanız. Yaratıcılık motivasyonuna gelirsek, biz çok fazla gözlem yapan tipleriz. İkimizde çok detaycıyız. Belki gazeteciliğin katkısı da vardır bu konuda bize. Durum böyle olunca hayat o kadar fazla detay sunuyor ki size eğer bunları görebiliyor ve hayalinizde canlandırabiliyorsanız, yaratıcılık konusunda hiç sıkıntı çekmiyorsunuz.

 

Uktem Topçu: Harbiye Açık Hava Sahnesi stajında ''Mary Stuart'' oyununun kostümlerini işledikten sonra birkaç hafta parmaklarını kullanamayınca, “nakıştan ellerim yorulacağına biraz da flash’tan gözlerim yorulsun” diyerek, öğrencisi olduğu Akdeniz Üniversitesi Kostüm Tasarımı bölümünü bırakıp, Moda Fotoğrafçısı olmaya karar verir ve bu yolda 8 yılını geçirir. Meraklıdır, eğlencenin, yeni keşiflerin olduğu tüm taşların altına elini sokar. Bol bol gezerken, dünyanın güzelliklerini fotoğraflayıp, onları insanlara enjekte etmeyi sever ve son olarak da Uplifers'a ışınlanır. Kendisine bol keşifler, size keyifli okumalar.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 



İlgili Makale