Romantik ilişkilerimizde yakınlaştık mı, yalıtıldık mı?

İnsanları yaşamlarında en fazla mutlu kılan şey, duygusal ilişkileridir. Duygusal ilişkilerin insan yaşamında çok önemli bir yere sahip olmasının altındaysa temel bir kuram yatmaktadır. O da Erikson’un “yakınlığa karşı yalıtılmışlık” kuramıdır. Burada gördüğümüz çatışma durumu, bireyin ergen dönemindeyken çözümlemesi gereken bir durumdur; ilişkiler bu bağlama göre şekillenecektir. Bireyler kimlik gelişimleri beraberinde karşı cinsle yakın ilişkiler kurmak isterler. Eğer karşı cins ile yakın ilişki kurulabilmişse, birey bu dönemin çatışmasını çözmüş, gelişiminde emin adımlarla ilerlemektedir. Fakat birey çatışmayı çözemediyse yalnız, geride duran, ilişki kurmaya/başlatmaya çekinen, kursa da sürdüremeyen bir birey olarak hayatına devam edecektir.

Romantik ilişkiler ergenlik döneminin kritik gelişim evresidir.

Ergenlik dönemindeki bir birey aileden ayrışmaya başlamaktadır ve bu dönemde yaşayacağı ilişki, ona sağladığı duygusal destek ile olumlu yönde gelişim sağlayacaktır. Ve ilişkiler zaman içerisinde olgunlaşarak “romantik ilişki” meydana gelecektir. Şunu gözden kaçırmamak gerekir ki; romantik ilişkiler ergenlik döneminin kritik gelişim evresidir. Birey bu dönemde bedenini tanımanın ötesine geçerek beğenme/beğenilme hislerini yaşar. İlişkilerde yaşanılan problemlerin çözümü için uğraşılması da, ruh sağlığı açısından son derece önem taşımaktadır. Bireyin psiko-sosyal yaşamı ve evlilik deneyimi için bu tip ilişkiler bir temel olacaktır. Benlik saygısı ve kimlik gelişimi bu temelde gelişmektedir. İlişki ve beraberinde oluşacak romantik ilişkinin önemine bu kadar değindikten sonra bir ilişkinin romantik ilişki olarak nitelendirilmesi için en temel kritere bakalım…

Bir ilişki ne zaman “gerçekten” romantik bir ilişki olur?

Temel kriter ilgili kişilerin birbirlerinin çıkarlarını koruması ve onu mutlu etme isteğidir. Birbirini düşünüyor, koruyor ve gönüllü hareket ediyor olmak romantik ilişkilerin esasını oluşturmaktadır. İlaveten bireylerin birbirine güven temelinde samimiyet beslemesi ve ilişkilerini belli bir mahremiyette yaşamaları çiftlerin kendi özel paylaşım alanlarını oluşturmaları ile ilgilidir. Romantik ilişkinin başlayabilmesi dört öğeye dayanmaktadır. Bu öğeler fiziksel yakınlık, fiziksel görünüş, kişisel benzerlik ya da tamamlayıcılık ve karşılıklı olumlu yaklaşımdır. En önemli özellik nedir derseniz de bu özellik fiziksel yakınlık olarak tespit edilmiştir. Sebebi de şudur; bir ilişkinin başlayabilmesi için bireylerin birbirini görmesi ve birbirinin farkında olması, gereken fırsatların yaratılması hep bu yakınlaşmaya bağlıdır. Romantik ilişkilerde ayrıca öneme sahip olan ise kişisel benzerliktir. Yani bireylerin yaşam biçimleri, düşünce tarzı gibi benzerlikler… Çünkü yapılan araştırmalarda kişisel benzerlikleri olan insanların herhangi bir çatışmada birbirini daha rahat anlayabileceği ve yardım almaktan çekinmeyeceği bulunmuştur. Bu tip ilişkilerde çiftlerin birbirine olumlu yaklaşımı aslında bir temel olup ilişkinin sürdürülebilirliği, doyumu açısından önem arz etmektedir.

Bir ilişkinin başlayabilmesi için bireylerin birbirini görmesi ve birbirinin farkında olması, gereken fırsatların yaratılması hep bu yakınlaşmaya bağlıdır.

Her şeyden önce kendimizi değerli görmemiz ve yaşamımızı olumlamamız kendilik değeri açısından bir gerekliliktir. Ve beraberinde karşılıklı olumlu davranışlar, birbirini değerli görme kendiliğinden oluşacaktır. Bu yaklaşımda olan bir ilişkide güven duygusu son derece yüksektir. Romantik ilişkiler desteğini sevgiden, güvenden ve bağlılıktan almaktadır. Bağlılık desteği, çiftlerin birlikte zaman geçirebilmeleri, beraber faaliyette bulunabilmesi ve beraber hareket edebilmesi ile sağlanmaktadır. Tüm bu faktörler bağlamında çiftler arasında yakınlık etkileşimi sağlanmakta olup etkileşim; deneyim ve davranışlardan oluşmaktadır. Davranışlar ise aktif dinleme, kendini açma, kişisel gerçekleri açıkça ifade etme, gülümseme, ağlama, sevecen dokunma, inançları konuşma gibi tepki ve aynı zamanda cinselliği de içeren paylaşımları içermektedir.

Gelişim evrelerinden biri olan ergenlik döneminde ilişki kurabilen, kurduğu ilişkiyi sağlıklı yürütebilen (her türlü çatışmada başa çıkabilme dayanıklılığı gösterebilen), yaşantısında yaşayacağı ilişki deneyimlerine pozitif dayanak sağlayabilen ve her şeyden önemlisi duygusal olgunluk beraberinde kendilik değeri olan bireyler yetiştirmek umuduyla… Kendi ilişkilerinizi de lütfen bir gözden geçirin; çünkü yaşadığınız durumların temeli ergenlik döneminde yaşadıklarınız ve yaşadıklarınıza verdiğiniz tepkiler ile ilgili!

İlginizi çekebilir: İlişkilerde çelişkiler: Kadınlar ve erkekler neden birbirlerini anlamıyor?

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

İdil Arasan Doğan Uzman Psikolog
İstanbul doğumlu olan Öğr. Gör. İdil Arasan Doğan, Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans programı ile başladığı akademik yaşamını Psikoloji Doktora Programı ile sürdürmektedir. Yüksek ... Devam