Pandemi dönemini keyifle atlatmak için birkaç öneri

Yaklaşık 1 yıldır hiç alışık olmadığımız bir düzende, toplumdan ve sevdiklerimizden uzakta, çoğunlukla evde kısıtlı bir sosyal yaşam ile günlerimizi geçiriyoruz. Sosyal hayatımızı sığdırdığımız Whatsapp, Zoom, Skype gibi platformlar vasıtasıyla ailemiz, arkadaşlarımızda görüşebiliyoruz, belki bir arada olmanın sıcaklık ve keyfini yaşamanın eksikliğini de biraz hissederek.

Motivasyonumuzu yukarıda tutmak için çok daha fazla kaynak arayışımız var. Her ne kadar birçoğumuz için filmler, kitaplar, çeşitli hobilerimiz zamanımızı geçirmeye katkı sunsa da duygusal ve sosyal boşluğumuzu nasıl tatmin edebileceğimizi sorguluyoruz.

Böyle bir dönemden daha iyi bir gelecek inşa ederek çıkmak için neler mi yapabiliriz? Öncelikle bu dönemi deneyimleyenin sadece biz değil, dünyanın dört bir yanında herkes olduğunu fark etmek biraz hafifletici geliyor bana. Factfulness kitabında Hans Rosling’in değindiği gibi zihnimizdeki birçok yanlış düşünce içimizdeki olumsuz içgüdülerden kaynaklanıyor ve dünyayı nasıl gördüğümüzü de büyük ölçüde etkiliyor.

Bakış açımızı değiştirmek için öncelikle olumsuz hislerimizi, negatif düşüncelerimizi anlamak, bu duygu ve düşüncelere, yaşadığımız tüm deneyime hoş geldin demek, kabullenmek ve buradan bir yol haritası çıkarmak bu dönemin en büyük başarısı olur belki de. Kitapta dile getirilen ve günlük hayatta da sıklıkla karşımıza çıkan nefes almak, durup kendimize dikkat vermek, gelecek için çok optimist yaklaşmak yerine, bugün, şu an ne yapabilirim diye düşünmek, belki de üzerimizdeki yükü ve bulutları biraz hafifletecek.

İlişkilerimizin biraz kısıtlandığını hissedebiliriz bu dönemde, ilişkilerin iyileştirici gücünü deneyimlemiş biri olarak mevcut ilişkilerimizi tekrar gözden geçirmek ve bize keyif veren ilişkilerde kalıp keyif vermeyenleri süzgeçten geçirmek de bu dönem atılacak önemli bir adım olabilir. Güvene dayalı kurduğumuz ilişkilere sıkı sıkıya bağlanmak, ilişkilerimizde birbirimize olan sevgi ve bağlılığımızı göstermekte zorlandığımız bu dönemde birbirimize sevgimizi dile getirmek (burada kastettiğim Instagram fotoğrafı altına yorum yapmak gibi bir şey değil elbette) hem bize, hem karşımızdakine çok iyi hissettirebilir. Özellikle evlerde çokça vakit geçirdiğimiz bu dönemde eşimiz ve beraber yaşadığımız aile bireylerimizden başlayarak bir adım atabiliriz.

Dr. John Gottman’ın dediği gibi birlikte yaşadığımız aile bireyleriyle birlikte bir “ortak anlam” ve “amaç” geliştirmek, birbirimizin yaşam hayallerine inanmak ve onlarla gurur duymak da bu dönemden daha güçlenerek çıkmamıza fırsat sunabilir. Bunları dile getirmek, birbirimize iyi hissettirmek ve güzel hisleri çoğaltmanın tam da zamanı. Keyifli bir gelecek için ertelememeye bugünden başlamanız dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Nomadland: Kendimize ve yaşadığımız topluma dair bir yolculuk

Didem Sümer Tiryaki
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimi ardından Galatasaray Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansını tamamladı. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde İnsan Kaynakları alanında çalışıyor. Kadın Girişimciler Derneği'nin ... Devam