X

Oya Komar’la renklerin hayatımızdaki yeri üzerine

Renklerin Hayatımızda Yeri ve Önemi

Oya Komar kimdir, neler yapar?

Oya Komar, renk uzmanlığı ve deneyimini paylaşarak, kişilere ve renk seçimi gerektiren sektörlere çözüm ortaklığı sunan ve renk danışmanları yetiştiren  “Colourfit” markasının kurucusu.

Kişisel renk danışmanlığı yapmaya, yani kişinin pigmentasyonu ile uyumlu renk tonlarını belirleyerek, kişiye özel bir renk paletinde toplamaya 7 sene önce başladım. İşin özü renk uyumu olunca, hizmet yelpazemi genişlettim ve dekorasyondan hazır giyime uzanan farklı sektörlerde renk uyumunu, dolayısıyla estetik görünümü garantiliyorum. Renk uyumunu yakalarken tonların yanı sıra, malzemeler, her renk grubuna özel kombinasyonlar ve elbette o tonlarla uyumlu ölçekler de söz konusu.

Renklerle olan ilişkiniz nasıl başladı? Sizi renklerle bu kadar ilgilenmeye iten şey neydi?

Renklere düşkünlüğümün ne zaman başladığını çok kestiremiyorum. Renk uyumunu dekorasyonda, masa düzeninde sezgisel olarak çok iyi kullanmış olan bir annenin kızıyım. Yetişkinlikte ise, oldukça kilolu olduğum bir dönemde, siyah zayıf gösterir tezini bizzat çürütmüş biriyim. Belki ilk o dönemlerde farklı tonların nasıl illüzyonlar yapabildiğini fark ettim.

Ancak yine de meslek olarak renklere odaklanmak çok daha sonraki senelerin getirisi oldu. Yurtdışında renk analizinden geçmiş birkaç kişinin nasıl yepyeni bir görüntüye büründüğünü, nasıl kusur gizleyebildiğini ve nasıl kendine güvenlerinin arttığını fark edince bu işin eğitimini almaya karar verdim. Türkiye’de eğitmen bulamayınca, Londra’da eğitimimi aldım ve rekor sayıda birebir uygulama yapma fırsatı yakalayan bir renk danışmanı olarak bugünkü uzmanlığımı elde ettim.

Renklerin Hayatımızda Yeri ve Önemi

Renklerin insan üzerindeki etkileri nelerdir?

Renklerin insan üzerindeki etkileri çok başlık altında sıralanabilir ancak her başlık, baktığınızda bir biriyle iç içe.

Öncelikle sevdiğimiz ve içinde rahat ettiğimiz renkler ve tonlar var. Bunlar, giysiden dekorasyona, el uzattığımız sezgisel seçimlerimiz aslında. Pigmentasyonumuzla bağlantılı. Yani doğanın bize cilt, saç rengi, göz rengi olarak verdiği doğal uyumun bir yansıması.

İkincisi, her bir renk titreşiminin bizlerde yarattığı fiziksel etkiler var. Bildiğiniz fiziksel etkiler. Kırmızıya maruz kaldığımızda kan basıncımızın artması, soğuk renklerde metabolizmanın yavaşlaması gibi. Renklerin bu boyutu aynı zamanda tedavilerde kullanılıyor. Hem ruhsal, hem fiziksel tedavilerde…

Bir de kısmen kendi deneyimimizle, kısmen kültürle, kısmen kolektif bilinçle bazı renklere atadığımız çağrışımlar var. Çağrışımlar ise işin psikolojik yönünü temsil ediyor. Renklerin ve renk paletlerinin çağrışımları var. Palet çağrışımları daha ziyade, mekân, web sitesi, branding ve katalog çekimlerinde kullanılıyor.

Bütünle uyumlu renkler olumlu çağrışımları yaparken, bütüne aykırı tonlamalar olumsuz çağrışımları yapma yetisine sahip. Tabii bir de kendini ifade etmenin yöntemi. “Bana bugün bulaşmayın”, “bugün kendimi güçlü hissediyorum”, “bugün sohbete açığım” gibi mesajları renk seçimlerimizle bilinçli ya da bilinçsiz veriyoruz.  Renkleri bilinçli kullanarak insan ilişkilerimizi yönlendirmek de tabii ki elimizde.

Renk seçiminin profesyonel hayattaki önemi nedir?

Renk seçimi ve kontrast oranını doğru ayarlayabilmek, iş hayatında, kendimizi nereye konumlandıracağımıza dair büyük bir güç.

Bunun yanı sıra seçimini yaptığımız renklerde bizimle uyumlu tonu kullanmak bu işin asıl sırrı. Bir de elbette her birimizin profesyonel hayat için ayırdığı giyim bütçesi apayrı ama eminim herkes birbiriyle eşleşebilen parçalardan oluşan bir gardırobun hayalini kuruyordur.

Profesyonel hayatla belki sınırlandırmamak lazım ama iletişim başarısı, iletişimde yalnızca %8 paya sahip olan kelimelerin gücünü eksiltememek adına karşınızdaki kişiyi gözünüze, dudağınıza ve mimiklerinize odaklamayı gerektiriyor. Bilinçaltı; sizle konuşan kişiyi kravatıyla, saç rengiyle, küpesiyle  tanımlıyorsa bir şey yanlıştır. Kullandığımız renkler bizim uzantımız olmalı ki, bu “yüze, bakışa kilitleme” amacımızı hakkıyla yerine getirebilelim.

Renk Danışmanlığı nedir? Renk danışmanı olan kişi neler yapar?

Renk danışmanı herhangi bir sektörde (mimari, reklamcılık, dekorasyon, hazır giyim koleksiyonu) renk seçimleri yapılırken renk uyumunu gözetir.

Kişisel renk danışmanlığı ise pigmentasyonu doğrultusunda, kişiyi öncelikle dört ana renk grubundan birine dâhil eder. Bunu uygulamayı, farklı tonlarda kumaşların ciltten nasıl yansıdığını gözlemlemek suretiyle yapar ve cilt rengini değiştirmeyen tonlara ulaşmayı hedefler.

Zira cilt rengi değişikliğe uğradığında sararabilir, metalik veya kirli bir görüntüye bürünebilir. Bu da yorgun, güvenilirlikten uzak bir görüntüdür ki, kendimizi sabote etmekle eşdeğerdir. Doğru tonlarla olabilecek en sağlıklı ve çekici görüntümüzü sunabilmek varken, elbette yakışanı bilmek ve bunu saç rengimizden giysimize, makyaj tonlarımızdan aksesuarlarımıza yansıtmak, kendimize dair bir renk formülü elde etmek akılcı olacaktır. Bir kereye mahsus ve ayna karşısında yaklaşık 1,5 saat geçirdiğimiz seansın sonunda, kişiye kendi renklerinden oluşan bir renk kartelası teslim edilir.

Bize biraz Colourfit’den bahsedebilir misiniz? Colourfit kapsamında hangi hizmetleri veriyorsunuz?

Colourfit sadece renge odaklı bir firma. Renk, gözün ilk ayırt ettiği unsur ve seçimleri öncelikle renkten yola çıkarak yapıyorum. Kişileri olduğu kadar,  farklı sektörlerin sunduğu profesyonel hizmetleri de renk bilgimle destekliyorum. (kuaförler, moda tasarımları, kumaş tasarımları, dekorasyon projeleri vb) Denemek yanılmak yerine, bilgi ile seçim yapmayı vurguluyorum.

Colourfit hizmetlerini üç ana başlık altında toplama mümkün:

Kişiye özel renkler- ki bireysel seansların yanı sıra, workshoplar ve  kurum çalışanlarına özel formatlar söz konusu. Elbette dizi oyuncularının renklerini bulup, bu bilgiyi kostüm sorumlusu ve makyözle paylaşmak da bu başlık altına giriyor.

Çözüm ortaklığı hizmetim,  renk gruplarının sezgisel seçimlerinden yola çıkarak moda ve mobilya tasarımına yönelik. İçmimar ve dekoratörlere de renk paletleri sunuyorum.

Colourfit bünyesindeki diğer bir hizmet kalemi de eğitimler. Meslektaş yetiştirmenin yanı sıra, tüketiciyi kendisini bütünleyen renklere yönlendirmesi üzere renkli kozmetik ve hazır giyim çalışanlarına yönelik grup eğitimlerim var.

%100 YAKIŞTIR’ı ne zaman yazdınız? Kitabı aldığımızda bizi neler bekliyor?

%100 YAKIŞTIR, 2013 Haziran ayında piyasaya çıkan bir kitap. “Beni bütünleyen giysi, makyaj, saç ve aksesuar renkleri hangileridir?” sorularına çözüm oluyor. Öncelikle renkleri tanımlamayı öğreniyor, daha sonra aşama aşama, çok rahatlıkla bulunacak birkaç kumaş yardımıyla ve alışkanlıklarımızı incelemek suretiyle kendimizi gözlemliyor ve kendi renk grubumuzu kendimiz buluyoruz.

Kitabın sonunda ise, dört ana renk grubuna ait makyaj, giysi ve saç renklerini içeren birer mini renk kartelası var. Kıyaslamaktan ziyade, yanlışları eleyebilmek ve genel paleti hatırlamak adına kesip cüzdanımızda taşıyabiliyoruz. Gelen yorumlara istinaden “okunması ve uygulanması kolay” sıfatlarını rahatlıkla kullanabiliyorum şu anda.

Kişinin kendine yakışanı bulması nasıl bir süreç? Basamaklarını tanımlayabilir misiniz?

Kişinin kendine yakışanı bulabilmesi için cildini gözlemlemesi gerekiyor.  Bir renk analizi seansından önce ve aynı zamanda kitabın başında, renkleri tanımlamak öğretilir. Sonuca, üç basamaktan geçerek ulaşıyoruz.

Açık renkler, orta koyulukta renkler veya koyu renklerden hangisi bizi iyi bütünleyen seviyedir öncelikle bunu buluyoruz.

Anlaşılır vaziyette aktarılan sıcak ve soğuk alt tonlu renkleri kıyasladıktan sonra buradan da kendimize dair bir anahtar kelime ediniyoruz.

Sonuncu aşamada ise, canlı renklerin mi, kırık renklerin mi bizi daha iyi bütünlediğine bakıyoruz.

Her aşamadan elde ettiğimiz, üç anahtar kelimemizi bünyesinde barındıran renk grubu, bizim renk grubumuzdur. Renk gruplarını mevsim isimleriyle tanımlıyoruz.

Bireylerin renklerle kurduğu ilişki nasıl şekillenir? Kişi seçtiği renklerle kendini belli bir yere ulaştırabilir mi, yoksa renk seçimleri zaten kişilik özellikleriyle mi belirlenir? Mesela toprak tonları tercih eden bir kişi hakkında neler söyleyebiliriz?

Toprak tonları (gerçi renk uzmanı olunca böyle genellemek çok hoşumuza gitmiyor ama) eğer sıcak alt tonlu, yoğun ve orta koyulukta renkler ise, renk gruplarımızdan “sonbahar” grubuna dâhil renkler tercih edilmiş demektir. Genelde sezgisel seçimi bu yönde olan kişi ya renkleri doğru kullanmaktadır ya da, cildine renk geldiğini düşünüp cildini sarartmaya meyillidir.

Aslında her renk grubundaki kişilerin elbette “istisnalar kaideyi bozmaz” diye belirtmek gerekir ama ortak kişilik özellikleri de vardır.  Sonbahar grubu insanları nispeten dışa dönük, dinlemektense konuşmayı seven, kalabalık grupları tercih eden, sinemaya örneğin yalnız gitmekten haz almayan, rekabetçi, ayakları yere basan, güven uyandıran, iş bitirici, doğal malzemeleri çekici bulan, eril özellikleri baskın olduğundan fiyonk gibi, inci gibi kendi tanımlarınca çıtkırıldım kız çocuğu ayrıntılarını sevmeyen kişilerdir. Tabii bunları birer genelleme addetmekten ziyade, matrak tespitler olarak değerlendirmek lazım.

Uplifers okuyucularına renklerle barışmalarını sağlayacak önerileriniz nelerdir?

Maruz kaldığımız titreşimler hayatımızı renklendiriyor. Müzik gibi, renkler gibi. Elimizin gittiği bazı renkleri başkaları ne der düşüncesiyle reddetmek, hata yapmamak adına bir iki renge sığınmak ve diğerlerini kullanmamak hep potansiyelimizden geri kalmak demek. Sizi bütünleyen tonları bildiğinizde ise, bütünlük içerisinde görünmek bir yana, kendinize güveninizdeki artışa inanamayacaksınız. Bu bir renk analizi seansına gitmekle kolayca çözülebileceği gibi, %100 YAKIŞTIR kitabı da bir fikir verebilecektir veya biraz daha meşakkatli bir yöntem de olsa, her gün giydiklerinizi ve aldığınız tepkileri not etmek de, bir süre sonra bir sınıflandırma yapabilmenize imkân tanıyacaktır.

Uplifers hakkında neler düşünüyorsunuz?

Uplifers,  çok çeşitli makaleyi,  kullanıcı dostu başlıklar altında toparlamayı iyi bilen bir portal. Hedef kitlesine, dili güzel kullanarak ulaşıyor ve yüksek kalitede pratik içerik sunuyor. Okuyucunun, bugüne dek fark etmediği konulara rahatlıkla ilgisini çekerek, keşfetme arzusu yaratıyor ve zenginleştiriyor. Beğeniyorum ve bu güzel platformunuzda röportajıma yer verdiğiniz için onurlanıyorum. Teşekkür ederim.

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale