Mutluluk ve enerjiyi beraberinde getiren “Be-Bop”

Flow Radyo olarak bu hafta müzik tarihinin ilginç ve bir o kadar da tartışmalı biçimi, Caz’ın bir alt dalı olarak görebileceğimiz Be-Bop’a değineceğiz.

Be-Bop aslında bir müzik türü olmaktan çok Caz müziği çatısı altında 1940’larda Modern Caz’ın oluşmasında etkili olmuş bir tarz ve sesler bütünü.

Ella Fitzgerald ve Louis Armstrong

Be-bop, karmaşık armoniden beslenen Swing grupları tarafından geliştirildi ve Blues’dan ve dönemin diğer popüler müziklerinden ayrı bir çizgiye ulaştı. Be-bop sayesinde Caz, insanların sadece dans ettikleri müzik türü olmaktan çıktı ve ritmin, hızlı temponun, karışık ezgi ve armonilerin yoğunluklu olduğu bir tarza evrildi. Bu nedenle ilk denendiği yıllarda pek anlaşılmadı ve Caz ile özdeşleştirilemedi. Bir bakıma deneysel ve Avant-Garde bir tarz oldu ve Caz’a yeni bir bakış açısı getirdi. Bu bakımdan Caz’ı daha önceki stillerin basit armonilerinden ve temel ritimlerinden kurtaran erken Modern Caz olarak da görülebilir.

Be-Bop’ta eserler hızlı tempoda ve 8’lik notalarla oluşmaktaydı. Yani; ilk başta melodi hep birlikte çalınıp daha sonra her bir enstrüman tekrar tekrar parçanın akor ilerlemelerine dayanarak solo atmaya başlar ve en sonda tekrar melodi birlikte çalınıp parça noktalanır.

Be-Bop’un Swing’den farkı ne?

Swing daha sakin bir melodi ve tempo izlerken Be-Bop sanatçıları hızlı tempo ile karışık bir armoni düzeninde olmasıdır. Be-Bop, Coleman Hawkins, Lester Young, Art Tatum, and Roy Eldridge gibi Swing sanatçılarınından ilham aldı ama bu isimlerin sistemini geliştirerek enstrüman paletini genişletti.

Sololar ve notaların yoğunluğu Be-Bop’ta açık bir şekilde hissediliyordu. Be-Bop’ta sadece sololar önemli bir yer tutmuyordu elbette, Be-Bop, müziklerin ritim bölümlerinde de genişletmeye gitti. Müzisyenler solistlerle etkileşim halinde oluyor ve kendi melodik “süslemelerini” de aralara katıyorlardı.

Ünlü Be-Bop’çılardan biraz bahsetmek gerekirse akla gelen ilk isim Charlie Parker olur. Bir saksafoncu olan Parker, gençliğinde Swing gruplarında da yer aldı. Başarılı ritimleriyle tekniği 40’larda pek çok kişi tarafından taklit edildi. Yarattığı pek çok eseri önemli Caz standartları olarak müzik tarihinde yer aldı. “Confirmation”, “Moose the Mooche” ve “Billie’s Bounce” parçalarını Parker’ın önemli eserleri olarak sayabiliriz.

Dizzy Gillespie da Be-Bop deyince akla gelen isimlerden. Müzik yaşamına trompet çalmayı öğrenerek başlayan Gillespie’ın, enstrüman çalmanın limitlerini zorlayan bir tavrı vardır ve müziğindeki bu agresif tavrı onu Caz dünyasında farklı bir yere yerleştirir. Hızlı, çevik ve alışılagelmişin dışında bir tarzı olan sanatçı, bu becerisi ile Be-Bop’u ve Be-Bop tekniklerini ifade eden bir isim olarak öne çıktı.

Max Roach ise 1940’larda pek çok Caz müzisyeni ile çalışmış ve Caz’da davul anlamında yenilik getirmiş bir isimdir. Charlie Parker, Dizzy Gillespie ve Miles Davis ile çalıştı ve tekniğinde bas davuldan uzaklaşarak büyük zile (cymbal) ağırlık verdi ve bu şekilde daha özgür ve daha esnek sesleri yarattı ve seste oluşan bu esneklik davulcu ve solist arasında iyi bir etkileşimi oluşturdu.

Be-Bop’la ilgili yazımızın üzerine sizin için Be-Bop’un en güzel örneklerinden bir liste derledik.

Keyifli dinlemeler!

İlginizi çekebilir: Türkiye’nin caz divaları: Ayten Alpman, Nükhet Ruacan, Sevinç Tevs 

Flow Radyo
Türkiye ve Amerika’da Hip Hop kültürlerinin etkileşimi, iletişimi ve iş birliği için zemin oluşturan, sosyal sorumluluk bilinci ile hareket eden genç, devamlı öğrenme ve ... Devam