“Klip kültürü”ne dengeli bir bakış: Klip kültürü nedir, olumsuz etkilerinden nasıl kurtuluruz?

Bilinç mozaikleşebilir ve hatta günümüzde mozaikleşmiş bir duruma da geldi. Sosyal medya bağımlılığının sunduğu çok sayıda ve alakasız olan bilgi bloğunu algılamaya ve analiz etmeye odaklanan zihinlerimiz bizi bütünlüğü anlamaktan bazen uzaklaştırıyor. Mini bilgi flaşları nedeniyle önceki zihinsel hücrelerimize uymayan, birbiriyle ilgisi olmayan haberleri ve girdileri öğrenemez hale gelebiliyoruz. Bu olgunun toplumda aldığı hale “klip kültürü” deniyor.

“Klip kültürü” ve onunla ilişkili olan klip düşünme olgusu ilk kez Alvin Toffler tarafından 1980’lerde araştırılıyor. Toffler’ın ardından ise hem Avrupalı hem de Rus araştırmacılar tarafından çeşitli alanlarda aynı olgu incelenmeye başlanıyor. Örneğin, Rus filozof Girenok (2014), bu tür düşünmeyi, bir kişinin “sadece bir darbeye” yanıt verme konusundaki belirli bir yeteneği olarak nitelendiriyor. Kanadalı filozof McLuhan (2005), elektronik iletişim araçlarının aktif kullanımının insanlığı “yazı öncesi çağa” geri götürdüğüne ve bunun temel olarak doğrusal karakter dizisinin bozulmasına yol açtığına dikkat çekiyor. Görüldüğü gibi araştırmacılar bu konuyu oldukça kötümser yaklaşıyor. Acaba klip düşünme olgusu bu kadar kötü bir şey mi?

Dijital bir cihazdaki bilgi kaynakları boldur. Anlık mesajlaşma programlarındaki ve sosyal ağlardaki tüm mesajları, forumlardaki ve bloglardaki gönderileri, e-postaları ve SMS mesajlarını okumamız, yanıtlamak için zaman ayırmamız ve bu işlemeleri yaparken yeni gelen gönderileri de takip etmemiz gerekebilir. Böyle bir bilgi ağı peşinde koşmanın yarattığı telaş, muhatabına gelen bilgileri derinlemesine analiz etmek için kesinlikle zaman bırakmaz, yalnızca hızlı bir bakış için eleştirel düşünmeyi azaltmaya yardımcı olur.

Unutulmamalıdır ki bizlerin küresel internet ağı üzerinden günlük olarak tükettiğimiz bilgiler çoğu zaman derinlikli değildir, tam tersine birçoğu çok yüzeysel, kolay algılanan verilerdir. Russkikh’e (2015) göre, çağdaşlarımız ve büyük çoğunlukla da gençler artık ciddi bilgileri okuma yeteneğine sahip değil. Akıllı telefon ekranından bilimsel bir metin okurken bile, çeşitli uygulamalardan gelen mesajlar ve bildirimler tarafından sürekli olarak dikkat dağılacak, zihin bildirimler arasında geçiş yapacak ve bu da bilgi algısını büyük ölçüde yavaşlatacaktır.

Farklı bilgi bloklarının gözlerin önünde hızlı ve sürekli bir şekilde değiştirilebilirliği, alınan bilgilerin genel özelliklerinin kısa süreli ezberlenmesine yol açar; yayınlanan çok uzun bir metin bloğundan sonra “çok uzun, okumadım” ifadesini sıklıkla görürüz. Bu hem yaratılan hap bilgi tüketimi açlığının hem de küçücük bir ekrandan asla metnin tamamını görememenin yarattığı bir algılama problemidir.

Bu problemi günümüzde hepimiz yaşıyoruz ama belki de en büyük zararı eğitim alan küçük ve genç bireyler yaşıyor. Olaylar arasında nedensel bir ilişki kurulamaması, öğrencilerin uygulamalı derslerdeki makaleleri anlamlı bir şekilde tekrar anlatamaması, sayfadan okumak zorunda kalması vb. durumlar bu olgunun doğrudan sonuçlarıdır.

Kısa süreli bellek, klip düşünmenin ayrılmaz bir özelliğidir. Beynin her taraftan gelen aşırı bilgi nedeniyle aşırı yüklenmesini engelleyen şey budur. Ancak eğitim açısından bu etki tersine çalışır; bir soruyu cevapladıktan kısa süre sonra, öğrenci sunulan bilgiyi tekrar edemez, çünkü beyni zaten onu kesmiş ve gereksiz olarak etiketleyip hafızadan silmiştir. Not alma, akış şemaları oluşturma, yüksek sesle konuşma ve tekrar anlatma yoluyla pekiştirilen belirli bir materyalin bilinçli olarak ezberlenmediği durumlarda, internette bulunan bilgiler, basılı olarak bile olsa, öğrencinin bilişsel yeteneklerini geliştirmeyecektir. Bu bilgi, onun bilincinden ayrı olarak var olacak, oraya sadece metni okurken söylendiği süre için dozlanmış bir biçimde ulaşacaktır. Sorunun cevabının tamamlanmasının ardından, çeşitli internet uygulamalarının bin kısa mesajına yer açmak için bilgiler silinecektir.

Yoğun bilgi akışını filtreleyerek ve onu küçük parçalara ayırarak beyni aşırı yüklenmeden korumak, çoklu görevleri yerine getirebilmemizi kolaylaştırmak, hızlı cevap bekleyen sorunlarda atak olmamızı sağlamak gibi olumlu yönleri de olan “klip düşünme fenomeninin” en olumsuz yönü, bireyin kendisini aldatmasına ve reklam, pazarlama ve manipülatif politika gurularının etkilerine açık hale gelmesine yol açmasıdır çünkü alınan bilgiye eleştirel yaklaşım yeteneği çoktan kaybolmaya başlamıştır.

Dikkat eksikliği, yeni bilgilere açık olma arzusunun kaybı, yaratıcı olmak için gereken yeteneklerin azalması diğer sonuçlarıdır. Bu fenomeni avantajımıza çeviremezsek, bir süre sonra hayata dair anlamlandırma arayışlarından vazgeçmeye başlayacak, zihinlerimizdeki çelişkilerin kaosuna maruz kalarak hayatın zorluklarını ele almak için karar vermede tutarsızlık yaşayacak ve hatta bunların sonuçları için tamamen zayıflayan bir sorumluluk duygusu ile baş başa kalmaya başlayacağız. Ayrıca cehaletin yüceltilip bilgeliğin aşağılanması nedeniyle haklı olduklarından şüphe duymayanların dünyasında geleceğimiz kolayca tahrip de edilebilecektir. Klip bilincini dengeye oturtamayan bir toplum, rasyonel temelleri ve mantığı neredeyse tamamen yok sayabilecektir.

Yukarıdakilerle bağlantılı olarak, ideolojik değişim prizması da dahil olmak üzere, yeni bilgi teknolojilerinin bireyin ve toplumun oluşumu üzerindeki etkisini analiz etmek için acil bir ihtiyaç vardır.

Klip düşünme tarzından nasıl kurtuluruz?

1. Paradoks yöntemi. Profesör Mikhail Kazinik tarafından kullanılır. Bu yöntem, eleştirel bilgi algısını teşvik eden bir çelişki yaratmaya dayanmaktadır. Her fenomen veya tarihsel olay için birbirini dışlayan iki tez bulabilir ve her birini analiz etmeye çalışabiliriz.

2. Kitap okumak. Klişe bir cümle gibi gelse de kitap okumak çok iyi bir panzehirdir.

3. Sunum veya deneme. Okuduğumuz bir film, kitap veya makale hakkındaki izlenimlerimizin kısa bir analizini yapmaya çalışabiliriz. Fikrimizi desteklerken olumsuz ve olumlu noktaları dürüstçe yansıtabiliriz.

4. Tartışmalara katılım sağlamak. Sosyal medya ağları, artıları ve eksileri olan mekanizmalardır. İnterneti artısıyla kullanabilmek, eleştirel ve sistemsel düşünmenin geliştirilmesi için ideal platforma erişmemizi sağlar. Güvenilir kaynaklardaki yayınları argüman olarak aramak ve en önemlisi de kendi düşüncelerimize karşı olan savları dikkatlice dinlemek veya izlemek iyi bir adım olabilir.

5. Dijital detoks. Zaman zaman uygulamalardan, anlık mesajlaşma programlarından ve sosyal medyadan uzaklaşabiliriz. Yaratıcılığımızı tetikleyen yollar arayabiliriz -ki bu tetikleyiciler çoğun zaman gerçek hayatta karşımıza çıkar. Bir dostla konuşurken, bir çocukla oynarken ya da bisiklet kullanırken insanın yaratıcılığı daha fazla ilham bulabilir.

6. Meditasyon. Bu ruhsal bir uygulama değil, odaklanmanıza, arka plan kaygısından ve bilgi gürültüsünden kurtulmanıza yardımcı olan zihinsel bir egzersizdir. Beyni eğitir ve psikolojik düzeyde yardımcı olur.

7. Bilişsel-davranışçı terapi. Beyni “yeniden yapılandırmak” ve kötü düşünme alışkanlıklarından kurtulmakla görevli psikoterapi ağır durumlar için denenebilir.

Aslında klip düşünme olgusu bir bozulma olarak değil de, bir adaptasyon olarak ele alınabilir. Beynimiz çok esnektir, değişen koşullara hızla tepki verir ve yeni özellikler geliştirir. Sadece onları nasıl kullanacağımızı öğrenmeniz gerekiyor. Örneğin günümüzde çok büyük miktarda bilgiyi ezberlemek yerine, onu hızlı bir şekilde bulabilmek, işleyebilmek ve görevleriniz için kullanabilmek çok daha önemlidir. Gelecek neslin yeni bir bilişsel sıçrama yaşaması ve düşünceleri çok farklı olması mümkündür. Yeter ki biz dengeyi bulabilelim…

Kaynak
A.R. Bukharbaeva, L.V. Sergerva-Clip thinking of generation Z
Andrey L. Kraynov, N.V. Shalaeva-Influence Of Clip Thinking On The Cognitive Abilities Of Students
G.P. Bakhtina- Computerization of society and the problem of “clip thinking”
NewsyList- What Is Clip Thinking And How To Benefit From It?

İlginizi çekebilir: Psişik uyuşma nedir ve bu uyuşukluk halinden nasıl çıkabiliriz?

Şerife Günaydın Karaköse Avukat & Yazar
Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve ... Devam