Kırılganlığın gücü: Fırtınadan sonra da güneş doğar
Kalbinin kırılmasına da açılabilir misin?
Mutluluğa açıldığın gibi, kırılganlığa da açılabilir misin?
Burası kolay değil. Dünyanın bir ucuna eğitimlere gitsen bile, her kırıldığında kaçmadan onu sarmalamaya yaklaşmak pratik istiyor.
Ve hep söylediğim gibi; bu pratik bir kerelik değil.
Acıyı, yası, üzüntüyü kapının dışına atmak isteyeceksin.
Onlardan “arınmak” için koşturacak, kendini meşgul etmek için yeni listeler hazırlayacaksın.
Kendinle bir saat bile baş başa kalmamak için her şeyi yapacaksın.
Sevgi için koşturacak ama farkında olmadan kendini sevmenin yanından geçip gideceksin.
Bir şeylerin yolunda olmadığını hissettikçe eğitimden eğitime koşacak, “arınma” peşinde olacaksın.
Oysa bu hayata arınmaya değil, insanlığımızı kucaklamaya gelmedik mi?
Sonra bir an gelecek, hepsiyle barış yaptığını sanacaksın.
Aştığını, oldugunu, iyileştiğini düşüneceksin.
Oysa ne arınma vardı, ne de olma!
Haydi artık kandırma kendini güzel arkadaşım.
O karanlığını tutamadığın için oluyor bunlar.
Gerçekten onu tuttuğunda, altındaki zemin öyle bir sallanıyor ki…
Bir fırtınaya giriyorsun ve oradan bir parçanı kaybetmeden çıkamayacağını fark ediyorsun.
Ama işte, en iyi eğitim o fırtına oluyor.
Orası sana olmanın ve aşmanın neden mümkün olmadığını tüm çıplaklığıyla gösteriyor.

Fırtınalardan öğrendiklerimin bedelini oraya bıraktıklarımla ödedim.
Evet, bazı parçalarımı kaybettim.
Ama kaybetmeden yeni parçalarını doğuramıyorsun.
Hayatın doğası bu:
Fırtına da gelecek, güneşin yumuşak sıcaklığı da.
Her deneyimde yeniden başlayacaksın.
Merak etme…
Sen rüzgara kafa tutmak ya da ondan kaçmak yerine, cesaretle ve zarafetle kapsama pratiğini geliştirdiğinde,
işte o an tüm filmin değiştiği yer oluyor.
Dalgaların dönüp dolaşıp kendini kıyıya bıraktığını,
yolun dışının olmadığını anlayacaksın.
İnsanlığımızın en naif yerinin, en güçlü yanımız olabileceğini göreceksin.
Ve işte o zaman, çiçeklerin kendi açılma hikayelerini duymaya başlayacaksın.
Baharda çiçeği açtıran güneş değil, onun tüm bir sezon boyunca yaşadıkları değil mi?
Açılmaya çalışmadan, yağmurun da güneşin de aynı olduğunu bilen çiçekleri çok derinden hissedeceksin.
Her şeyin senin doğana, yaşama açılmaktan başka bir şey yapmadığını…
Ve kırılmanın da insanlığımızın en doğal parçası olduğunu fark edeceksin.
Tıpkı her an dolan ve boşalan nefeslerimiz gibi.
Nefes doluyor; dolduğu için boşalıyor, boşaldığı için yeniden doluyor.
İlginizi çekebilir: Hayatın akışına direnirken: Kabullenmenin sessiz gücü



