Kafaya takmak yerine ambalajların içerisine gizlenmiş hediyeleri fark edin

Takma kafayı yaa…

Söylemesi kolay, iyi de nasıl? Kafa takılıyor bir kere…

Kafayı taktığımız, dert ettiğimiz, üzüldüğümüz birçok şeyin, aslında değmediğini belli bir zaman geçince görürüz, ama yine de kafayı takacak şeyler bulmaya devam ederiz.

Her işte bir hayır vardır” derler, atasözü olacak kadar doğrudur.

Geçmişe baktığımızda görüyoruz ki zamanında problem olarak gözüken her şey, sonradan güzel çiçekler açmış, iyi şeylere vesile olmuştur. İşinden kovulursun, ama yeni bulduğun iş daha iyi çıkar. Kaçırdığın uçak kaza yapmıştır falan… Bu kadar dramatik olmasa bile bu tip şeyler hep olur. Mesela cep telefonunda konuşurken hattın kesildiğini bir müddet sonra farkına varırım. İkinci defa aradığımda karşı tarafın duymadığı sözleri kesinlikle tekrarlamam. Demek ki duymaması gerekiyormuş. Evrenin hayatımı kontrol etmesine izin veririm. Bazen trafikte hep kırmızı ışıklar denk gelir ya, işte o zaman hiç acele etmem. Evren beni yavaşlatıyorsa vardır bir bildiği. Aslında her şey bizim iyiliğimiz için oluyor, biz farkında olmasak bile. Ama farkında olmak çok daha keyifli.

Kafaya takmak yerine ambalajların içerisine gizlenmiş hediyeleri fark edin

Sonunda her işten bir hayır zaten çıkıyor. Aslında hep bizim daha önceden ısmarladığımız sonuçlar çıkıyor. Allah’a ısmarladık (hoşça kal) derken “Allah’a ısmarladık” diyoruz. Ismarlıyoruz, o da yolluyor. Yaşadığımız her şey aslında bizim ısmarladığımız şeyler. Çekim yasası, “secret” da bunu söylüyor zaten.

Ama dikkat! Başımıza gelen şeyler bazen istemediğimiz ambalajlarda gelebiliyor. Örneklerle açıklayayım:

  • Baban vefat ediyor, üzülüyorsun, dert ediyor kafana takıyorsun ama bir düşündüğünde zengin olmak istemiş olduğunu evren not etmiş, ve sana babanın mirasını bırakmış. Ama ambalaj hiç de istediğin gibi olmadı, değil mi? İngilizcede “Be careful what you wish for” (Diledigin şeylere dikkat et) diye bir terim vardır. Yani, aman dikkat!
  • Evlenmek isteyen bir hanım, yıllık tatilinde yurt dışındayken bacağını kırıyor. Çok kötü, kafayı tak çok üzül, ama sonunda doktorun sana evlenme teklif ettiğinde bacağının kırılmasının bir ambalaj olduğunu anlarsın.
  • İş sahibi olmak istiyorsun, ama işinden kovulduğunda bunun bir fırsat olduğunu farkında bile değildin.

Gibi gibi.

İsteklerinize çok dikkat edin. Geldiğinde, beğenmediğiniz bir ambalajın içine gizlenmiş olabilir. Başınıza gelen, kötü sandığınız olaylar sadece ısmarladıklarınızın ambalajıdır. Cep telefonu aldığınızda nasıl ambalajı ile ilgilenmiyorsanız, kafayı taktığınız şeylerin de ambalaj olduğunu sakın unutmayın. İçinde ısmarladığınız hediye gizli aslında. Ambalaja takılanlar bunu ne yazık ki görmüyorlar veya geç görüyorlar. Arada geçirilen bu zamana yazık değil mi?

Kısacası kafaya takacak bir şey yok. Kafaya takacağına ambalajın içindeki hediyeni ara, o içeride gizli. Bilgelik ve farkındalık ile aradıkça bulunacak fırsatlar, hediyeler çok fazla. Kafayı takmakla geçirilen zamana yazık.

Sevgiyle kalın ve kafaya takmayın…

 

İlginizi çekebilir: Hayatımızın en büyük ikilemi: İyi ve kötü üzerine

Metin Levi
Metin Levi, University of Michigan'da Endüstri Mühendisliğini bitirdikten sonra aile şirketinde çalışmaya başladı. Yenilik ve yaratıcılık prensibini göz önünde bulundurarak birçok yeni işe girişti. ... Devam