X

Kadınlar için güvenilir bir flört uygulaması olduğu söylenen Tinder’ın görünmeyen yüzü

Tinder, yalnızlıktan sıkılmış olan ve yeni insanlarla tanışmayı sevenler için üretilmiş bir flört uygulaması. Uygulamaya girdiğiniz andan itibaren hoşunuza giden kişileri seçebiliyorsunuz ve seçtiğiniz kişi de sizi beğendiğinde konuşma başlatabiliyorsunuz.

Tinder’ın seçicilik konusunda sağladığı avantajın, kadınların online flört platformlarında maruz kaldığı tacizleri büyük ölçüde azalttığını söyleyebiliriz. Tinder’ın profillerdeki bilgileri ve fotoğrafları Facebook’tan alıyor oluşu da karşınızdaki kişinin sahte hesap açmış olma tehlikesini ortadan kaldırıyor. Bu nedenle de diğer flört uygulamalarının tersine, Tinder uygulamasının kullanıcılarının büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor.

Tinder kadınlara sağladığı avantajlar nedeniyle tüm çevrelerden büyük beğeni toplasa da, bu durumun aksini iddia eden birileri var: Tinder’ın kurucuları!

Tinder’ın yaratıcıları Sean Rad ve Justin Mateen, kadınlara avantaj sağlamanın kuruluş aşamasından beri şirketin hedefleri arasında olmadığını belirtiyor.

Kendileriyle yapılan röportajlarda uygulamanın yaratıcıları, Tinder’ı arkadaşlık, flört ya da iş ilişkisi gibi herhangi bir amaçla kullanan herkeste güven duygusu yaratma amacının olduğunun altını çiziyor. Ancak konu flört beklentisine geldiğinde, devreye cinsiyet dinamiklerinin girdiğini söylüyorlar.

Feminist bir perspektiften yaklaştığımızda, Tinder’ın kadınların da erkekler gibi hiç bir taciz endişesi taşımadan flörtleşmesine olanak verdiği için, kadın-erkek eşitliği konusunda büyük bir adım olduğunu söyleyebiliriz. Teknoloji dünyasındaki erkek egemen dengeleri az da olsa yerinden oynatan bir girişim.

Geçtiğimiz günlerde Huffington Post’a verdiği bir röportajda Mateen, Tinder’ın tek gecelik ilişki yaşamak isteyenler için üretilmiş bir uygulama olmadığını vurguladı. Aslında Mateen’in bu söyleminin bir noktada doğru olduğunu söyleyebiliriz: Tinder geleneksel flört sürecini daha yumuşak bir geçişle kullanıcılarına sunuyor. Erkeklerin kadın avcısı gibi görünmelerini, kadınlarınsa istemedikleri erkeklerin tacizlerine maruz kalmalarını engelliyor. Bu şekilde herkesin hoşuna giden kişilerle birlikte olması ve ilişkiden alınan performansın artması planlanıyor.

Tinder’ın bu özelliğinin kadınlar için avantajlı bir durum olup olmadığı tartışma konusu. Şimdilik Tinder’ın en azından bir kadın için talihsiz bir deneyimle sonuçlandığını biliyoruz: Whitney Wolfe. Whitney Wolfe’da uygulamanın 5 kurucu ortağından biri. Adı röportajlarda geçen ve daha iyi bilinen ortaklardan Rad ve Mateen, o zamalar 24 yaşında olan Wolfe’un şirkette kurucu ortak olarak yer alacağı konusunda kendisine teminat verdiler. Daha sonra yapılan anlaşmalarda ya da verilen röportajlarda 5 kurucu ortak arasında adını göremeyen Wolf bunun nedenini sorduğunda, uygulamanın yaratıcılarından ilginç bir cevap aldı: Çünkü sen kadınsın!

Facebook ve Snapchat uygulamalarının kurucuları arasında hiç kadın bulunmadığını ve Tinder’ın kurucu ekibinde bir kadının görünmesinin markanın imajını zedeleyeceğini düşünen kurucular, Wolfe’u yalnızca uygulamanın bilinirliğini arttıran bir çalışan olarak gösterdiler.

Wolfe aynı zamanda Mateen’in kız arkadaşıydı ve Mateen bu davranışının sebebini, bir flört uygulamasının kurucusunun kadın olmasının kız arkadaşını hafif göstereceğini düşündüğü için, yani Wolfe’u koruma amaçlı olduğuyla açıklamaya çalıştı.

Wolfe ve Mateen bu olay üstüne ilişkilerini sonlandırdı ve olaylar daha da kötüye gitmeye başladı. Mateen, Wolfe’u hafif bir kadın olmakla suçlayarak şirketteki diğer erkeklerden 6 ay boyunca uzak durmasını ve bu süre zarfında kendisiyle beraber olmaya değip değmediğini gözlemleyeceğini söyledi.

Tinder her ne kadar kadın dostu bir uygulama gibi görünse de, kurucularından biri kadınların şirketine değer kaybettirdiğini savunan ve cinsiyetçi söylemleriyle öne çıkan ve Tinder’ın kadınlara sunduğu avantajı cinsiyetçi imajıyla yerle bir eden bir erkek olarak hafızalarda kalacak.

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale