Kaderin senin elinde: Yok dersen yok olur, var dersen var olur

“Dünyada olabilecek her bir olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır…”
Mevlana Celaleddin Rumi

Ben her daim şanssızım. O diğerlerine gülen kader asla bana gülmez. Ben ne istersem olmaz. Benim istediklerim çok zor şeylerdir. Nerede kim kaybetmiş ki biz bulalım? Ben söylediysem mutlaka tersi çıkar. Zaten her zaman kaybediyorum. Bir kere de yüzüm gülse şaşarım. Ne olacak ki zaten işte hep bu olmuyor mu, ne zaman talih benden yana olacak, ne zaman gerçekten ben olabileceğim?

Yok canım zaten bu işe ben kabul edilseydim çok ama çok şaşıracaktım. Biraz olsun inancım olsaydı neler yapmazdım… Ama etrafımda hep gördüklerim kaybediş hikayeleri, hep hüzün, hep kötümserlik, hep karamsarlık… Şunca yıllık hayatımda bir kere olsun hayal kurmak bana kısmet olmadı!

İşte bu iki paragraf bizlerin içini, okurken bile (benim için ise yazarken!) karartmaya yetti zannediyorum. Peki burada okuduklarımız bizlere çok mu uzak? Burada cümlelere dökülmüş bazı düşünceler hepimizin aklından en azından günde bir iki kez geçmiyor mu?

Olumlu düşünmeyi deneyelim mi?

Bugün bu yazımda sizlerle birlikte hayal kurmaya bakalım istiyorum. Etrafımızdaki haksızlıkları, -evet görmekte olduğumuz, belki gerçekten de şanssızlık olan şanssızlıkları veya herhangi bir olumsuz etkiyi- bir kenara bırakalım ve şuna bakalım, ben bugün bir hayal kurmak istiyorum…

Güzel kelimelerle, kimsenin işine, gücüne ve ne yaşadığına karışmadan, örnek almadan ve etkilenmeden. Kendi kaderimi kendi hayalimle süslemek istiyorum. Kendi yolumu kendi hayalimle çizmek istiyorum. Kendim için sadece güzel olana odaklanmak ve “ne istiyorsam’’ onun gerçekliği ile sevince boğulmak istiyorum. Sanki bugün burada gerçek olmuşçasına onu yaşadığımı hissetmek istiyorum…

Örnek verelim; bugün benim hayalim bir işe kabul edilmek. Şu an telefonum çalıyor, heyecanla açıyorum, karşıdaki ses teklifi kabul edip etmeyeceğimi soruyor. Öncelikle bu güzel teklif için teşekkür ediyorum ve ertesinde tabii ki sevinerek ve isteyerek kabul ediyorum. Ben yeni işimde ilk günümde çok mutluyum, çok başarılı olacağıma inanıyorum, herkes beni güler yüzle karşılıyor ve adeta oraya aitim, şu anda o anı yaşıyorum…

Peki bu paragraf bizlere nasıl bir duygu getirdi? Umut ile dolmadık mı? Biz de bu kişiyi tebrik etmek istemedik mi? Bu anlatılan bir paragraf hayale konuk olmadık mı? Keşke olsa da biz de alkışlasak diye içimizden geçirmedik mi? İşte hayatımız da böyledir; neyi çoğaltırsak o çoğalır… Yok dersek yok olur, var dersek var. Sıkarsak daha fazla sıkanları görürüz, dağıtırsak daha fazla dağıtanları… Olmazlara odaklanırsak olmayanlar gelir çıkar karşımıza ve olanlara odaklanırsak işte o zaman işler değişir, olmazları olduranlar gelir karşımıza….

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, kendiniz için dilediklerinize, kurduğunuz hayallere ve isteklerinize daha yakından bakmanızı dilerim… Nerede, nasıl durduğunuz önemlidir; her anınız, her düşünceniz ve her duanız önemlidir. Ne söylediğiniz önemlidir! Çünkü siz önemlisiniz!

İlginizi çekebilir: Yapmanız gereken en önemli rejim: Düşünsel rejim

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam