İyi ki doğdum: Yeni bir yaşın öğrettikleri

Bugün benim doğum günüm. Evet, evet, kimilerinin deyimi ile bugün 35 oluyorum. Ama ben 34 olduğuma inanıyorum hala. Hani vardır ya şu yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen yaş mevzusu. Doldurduğun yaşı mı söylemelisin, yoksa girdiğin yaşı mı? Ben kesinlikle doldurduğum yaşı söyleyenlerdenim.

Neyse konuyu uzatmayıp, hayatımda iyisi ile kötüsü ile bir şekilde yer edinmiş herkese teşekkür ederek, yazıma geçiş yapıyorum. Keyifli okumalar.

Ben bugün sizlere bu 34 yıllık hayatımda, kimilerine göre küçük olsa da, bana göre oldukça önemli olan ve yepyeni bir Gizem’in oluşumuna sebep olan öğrenimlerimden bahsetmek istiyorum. Bunlardan belki de daha önceki yazılarımda da bahsetmiş olabilirim. Ve elbette bunların farkına varan ilk kişi değilim dünyada, bunu da çok iyi bilmekteyim. Ama ben hayata dair kendi öğrendiklerim ile, kendi deneyimlerim ile buluşturmak istedim sizleri bu yazımda. Dilerim birilerinin kalbine dokunabilirim bu yazdıklarım ile.

  • Mesela sağlığın dünyadaki her şeyden önemli olduğunu öğrendim en acı şekilde.
  • Başkalarına zararı olmadığı sürece hayatımı dilediğim gibi yaşamayı öğrendim.
  • Aramıza mesafe giren arkadaşlarımla konuşmayı, onlara duygularımı, hissettiklerimi anlatmayı öğrendim.
  • Birileri benim hayatımdan kendi rızasıyla çıkıyorsa, onların kaybedeceğini öğrendim. Beni her halimle, iyi anımda olduğu kadar kötü anımda da kabul edemiyorlarsa, hepsine güle güle. Beni ben olduğum için kabul eden, seven insanlar var elbette. “Onlar yeter bana” diyebilmeyi öğrendim.
  • Yalnız olmanın bir mecburiyet değil bir ayrıcalık olduğunu öğrendim sonra. Yalnız olduğumda hiç sıkılmamayı, yapacak binlerce şey arasından seçim yapabilmeyi öğrendim hatta.
  • Müziğin gerçekten de ruhun gıdası olduğunu ve onsuz bir gün dahi geçiremeyeceğimi de öğrendim.
  • Kesinlikle herkesin bir hobisi olması gerektiğini öğrendim. Belki dans, belki enstrüman, belki bambaşka bir şey. Ama ne olursa olsun kendime en azından bir hobi edinmem gerektiğini öğrendim.
  • Hayatı akışına bırakmayı, yaşanan şeyleri çok da dert edinmemeyi öğrendim.
  • Her güne ne kadar güzellik sığdırabilirsem benim için bir artıdır, bunu öğrendim.
  • Kitap okumadan geçen hayatımın ne kadar boş olduğunu, kitapların dünyamı ne kadar geliştirdiğini ve değiştirdiğini öğrendim.
  • Kendimi sevmenin hayattaki en büyük elzemlerden olduğunu öğrendim.
  • İnsanlara hayır diyebilmeyi öğrendim. İstemediğim halde sırf karşı taraf kırılmasın diye evet demekten ne de çok bıkmışım meğer.
  • Yaşadığım hayatın, tüm acılarına rağmen birçok hayattan katbekat iyi olduğunu gözlemledim. En kötü günleri birçoğuna göre erken yaşamama rağmen, güzel bir hayat yaşadığımı öğrendim.
  • Her yaşın bir güzelliği var mı bilmiyorum ama, her yaşımdan bir şeyler öğrendim.
  • Her şeye rağmen hayatın güzel olduğunu öğrendim.
  • İyi gün ve kötü gün dostlarının gerçekten olduğunu, bazen araya mesafeler, kırgınlıklar girse de kötü gün dostlarının her zaman yanımda olacağını öğrendim.
  • Güldüğümde gözlerimin içinin de güldüğünü, üzgün olduğumda bunun gözlerimden okunabildiğini öğrendim.
  • Alışveriş çılgınlığının hayattaki en gereksiz şey olduğunu öğrendim.
  • Yaş alsam da, büyüsem de çocuk ruhumun hep benimle olduğunu öğrendim.
  • Alınganlığın bana nasıl zarar verdiğini, insanların umrunda olmadığını, olsa da bunun onları bezdirdiğini öğrendim.
  • Nasıl ki mutluluk içimizde ise mutsuzluğun da içimizde olduğunu, bizi yiyip bitiren bir virüs olduğunu öğrendim.
  • Yazı yazmayı ne kadar sevdiğimi ve burada yazılarımı sizlerle paylaşabilme fırsatı bulduğum için ne kadar şanslı olduğumu öğrendim.
  • Değişimimizin yalnızca bir kararımız ile başlayacağını öğrendim.
  • 1 kişi mi değiştirecek?” dünyayı sorusunun cevabının “Evet” olduğunu öğrendim. Ben değişirsem sen değişirsin, sen başkasını değiştirirsin ve bu böyle domino etkisi yaratabilir belki de…
  • Dostlarımızın bizi bazı hareketlerimiz, davranışlarımız, yaptıklarımız, ama en önemlisi “yapmadıklarımız” ile ilgili ısrarla uyarmasının bizim iyiliğimiz için olduğunu öğrendim (O/onlar kendilerini biliyorlar).
  • Gülmenin gerçekten içimi ısıtan bir eylem olduğunu öğrendim.
  • Sakinleşmek ve kendimi biraz olsun rahatlatmak için derin derin nefes almanın bana ne kadar iyi geldiğini öğrendim.
  • Bazen didişsek ve kendilerini sinir etsem de, ailemin beni ne kadar çok sevdiğini ve haliyle ne kadar şanslı olduğumu öğrendim.
  • Herkesin çok kötü bir yıl dediği 2020’nin hepimize bir şeyler kattığını öğrendim (sanırım en çok da bana).
  • Hayata tutunabilmeyi öğrendim.
  • Aslında ne kadar da güçlü bir karaktere sahip olduğumu ve ailemin beni hayata karşı, çaktırmadan da olsa, nasıl hazırladığını öğrendim.
  • Her şeyden önemlisi kendimi olduğum gibi kabul etmeyi, kimsenin mükemmel olmadığını, kendimi hatalarımla, yanlışlarımla sevebilmeyi rahatsızlık duyduğum huylarımdan arınabilmeyi öğrendim.

Ne çok şey öğrettin bana hayat. Özellikle de aileme ve beni ben yapan tüm sevenlerime çok çok teşekkürler. İyi ki varsınız. İyi ki doğmuşum…

Son olarak hani Mansur Ark’ın bir şarkısı vardı ya “Salla Gitsin” (meğer şarkının adı Gazla Gitsin imiş), işte benim de son yıllarda hayat felsefem tam da bu oldu aslında. Üzdü mü? Salla gitsin! Hepinize tavsiye ederim. Çünkü inanın 1 saniye sonrasını bilmediğimiz bu kısacık dünyada, hiçbir şey için üzülmeye değmez. Huzurla kalın.

İlginizi çekebilir: Yılın muhasebesine bakalım mı: 2020’nin “en”leri sizin için ne oldu?

Gizem Okut
1986 yılında İstanbul’da doğdum ve Kıbrıslıyım. 2010 yılında DAÜ’de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ... Devam