İyi gün dostluğu mu daha kıymetli, kötü gün dostluğu mu?

Sizce iyi gün dostluğu mu, yoksa kötü gün dostluğu mu daha kıymetli? Ya da şöyle sorayım: İyi günde birinin yanında olmak kötü günde olmaktan daha mı kolay?

Bana sorarsanız, bence iyi günde bir insanın yanında olabilmek, dostun dediğin insanı her haliyle kucaklayabilmek daha zor. Elbette ki dostluksa mevzu bahis her şartta dostum dediğin insanın yanında olabilmeli. İyi günde de kötü günde de… Bu mevzu sadece hayat arkadaşında değil, dostlukta da bence çok ama çok önemli.

Ne ulvi bir şey değil mi insanın başına ne gelirse yanına koşup, onu yargılamadan dinleyeceği bir dostunun varlığını bilmesi?
Bana göre büyük bir lütuf… Ve asıl daha da önemlisi söylediklerinden çok, söylemediklerini duyan dostlarınız varsa onlara sarılın sıkı sıkı… Kaybetmemek için de elinizden geleni yapın. Emin olun çok zor bu dostları biriktirmek.

Neden mi böyle bir yazı ile karşınızdayım?

Çünkü büyük kırılımlar yaşadım klavyemin başına geçemediğim son dönemlerde… Hayatımın en heyecan verici dönemini yaşarken, karnımdaki kelebeklerim hala uçuşurken, etrafımdaki “mış” gibi dostlukları tanıdım. Buna da hayatımın en özel döneminde şahit olmak hevesimi kursağımda bıraksa da dostluk kavramına olan inancım sarsılmış da değil.

Belki bazılarınız ne demek istediğimi, neden iyi gün dostluğuna vurgu yaptığımı pek anlamlandıramayacaktır. Bilinenin aksine iyi gün dostluğunun önemini vurgulamam bana da ilk başta garip gelmişti açıkça söyleyeyim ki. Ancak sonradan üzerine düşündüğümde bunun daha zor olduğuna inancım tamamlandı.

Öyle ki, en zor olan seni en heyecanlı halinle de sarıp sarmalayacak, hatalarınla tolere edecek birinin yanında olmasıymış. Nazının geçmesi, destekçin olması. En önemlisi de yaptığın tüm serzenişlerin altındaki derin önemi anlamasıymış. Buz dağının görünen yüzüne değil, asıl altında neler olduğuna bakmaya hevesli insanlar olmalıymış.

Yazılarımı takip edenler bilir, yıllarımı doğru üslubu benimsemeye, doğru iletişim yöntemi ile kendimi ifade etmeye adamış benim için, ne söylendiğinden çok, nasıl söylendiği de önemlidir.

Bununla beraber bir başka vurgu yapmam gereken konu da şudur ki bu konu bana has ve özel değildir. Her zaman ve herkes için önemlidir. Şefkat dilini benimsemek, öze önem vererek söze dikkat etmek hepimizin düsturu olmalıdır ki doğru iletişimi kuralım, karşımızdakini incitmeden, kırmadan dökmeden…

Çok şükür ve iyi ki ben kimin gerçek kimin sahte olduğunu bu sefer de hayatımın böylesine yepyeni bir dönemecinde tecrübe ettim. İyi ki ettim de etrafımda benim kalbimi gerçekten okuyan, yargısız dinlemeyi seçen dostlarımın varlığına şükranımı anlayabildim.

Yine de “İyi ki yaşadım bu büyük hayal kırıklığını” diyebiliyorum. Hem de böylece onlara teşekkürümü bir de yazımla yapmış oluyorum.

Peki ya sizce hangisi? İyi günde mi, kötü günde mi dostluk daha kıymetli?

İlginizi çekebilir: Bir dosttan mektup: İnsanın kendisiyle tanışması biter mi?

Pınar Tümkaya
Selamlar, ben Pınar Tümkaya. 1984 senesinde sevimli bir Akdeniz kenti olan İskenderun’da doğdum. Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümünden 2007 senesinde mezun olmadan hemen önce hep ... Devam