İlişkilerimizde güvenebilmek ya da güvenememek: İşte bütün mesele bu

Güvenmek, tek kelimelik kocaman bir anlamdır. Güven kelimesinin hepimiz için farklı bir ifadesi var. Ben bugün bu yazımda özellikle ilişkilerde gidişata, olanlara ve en önemlisi karşımızdaki kişiye güvenmek konusuna biraz daha yakından bakalım istiyorum. Nedir güvenmek, güvenli bir ilişki yaşayabilmek, güvendiğimizde arkamıza yaslanabilmek? İlişkimize tam bir kabul hali ile bakabilmek? Ya geçmişten getirdiklerimiz, kafamızın içerisinde dönüp duran sorularımız? Ya öyle oluyorsa ya bana doğruyu söylemiyorsa ya farklı düşünüyorsa endişelerimiz…

Bir ilişkide güven dediğimizde aslında birçok farklı alan açılır önümüze. Bu sadece karşımızdaki kişinin farklı bir kişiyle olabilmek potansiyeli hakkındaki düşüncemiz veya inancımız değildir. Bu aynı zamanda o kişinin hayatımızdaki varlığı hakkında ne hissettiğimizdir. Bazen sizlerden şöyle yorumlar alıyorum, “İlişkimiz çok güzel başladı fakat sonrasında benden uzaklaştı başka kişiler ile oldu. Neden böyle oluyor ben şimdi sonraki ilişkimde nasıl güveneceğim?

İlişkilerimizde güvenebilmek ya da güvenememek: İşte bütün mesele bu

Öncelikle bu soruya gelinceye kadar yaşadıklarımıza bakalım isterim sizlerle birlikte… Özellikle geçmiş ilişkilerimizden biriktirdiklerimiz içimizden bir bir dışarı çıktığında hissettiklerimiz… “Yine mi, yine mi aldatılacağım, yine mi yalnız kalacağım, yine mi kıskançlık krizleri ile boğuşacağım ve evet yine mi bir ilişkide başarısızlık yaşayacağım?” Bu sorular öyle ciddi anlamlar barındırır ki bizden başlayıp tüm ilişkiyi yavaş yavaş zehirlemektedirler…

Geçmişte yaşadıklarımızı bugünümüze uyarlamaya çalışırız. Geçmişte yaşadığımız güvensizliklerimizi biz tamir edemedikçe onları iyileştirip her ilişkinin farklı dinamikleri olduğunu, bizim her ilişkide farklı bir insan olduğumuzu ve her ilişkimizin aslında hayatımıza getireceği dersler ile birlikte geldiğini kabul edemeyiz… Tek inandığımız ve ne yazık ki (!) farkında bile olmadan bugüne bu ilişkimize taşıdığımız daha önce yaşadığımız huzursuzluklarımız kıskançlıklar ve o bitmeyen “güvensizlik” eğilimimizdir…

Peki, ne yapacağız? Gerçekten güvenebilmek mümkün mü? Güvendiğimizde her şey değişecek mi? Güveniyorum diye düşünerek geçiştirdiğimizde gerçekten mutlu olabilecek miyiz? İşte bu nokta asıl bugünümüzün en önemli bölümünü oluşturuyor. Eğer “güven” inşa etmek istiyorsak bir ilişkinin başından itibaren sadece güven düşünmemiz gerekir. Güvensizlik adeta bir virüs gibi içimizi kaplar, tek panzehiri ise güvenmekten gerçekten gönülden ve isteyerek bilerek güvenmekten geçer… Yeni bir ilişkide güven istiyorsak bu bir günde sağlanabilecek bir gerçek değildir. Bunun için her iki tarafın da belirli bir zaman kalıbı içerisinde karşılıklı olarak gözlemlemesi ve yaşamaları gerekir. Güven inşa etmek demek, her şeyin gerçekten iyi olacağına doğru gideceğine ve bize karşı olmadığına inanabilmek demektir.

Şimdi sorumuza geri dönelim, her şey çok güzel başlıyor sonrasında uzaklaşıyor ve güvenemiyorum. Karşımıza çıkan tüm ilişkiler bizi yansıtmaktadır… Evet, bizler “karşımızdakini” suçlarız fakat her ilişkimiz karşımıza bize ayna tutmak için bize kendimizin gölgelerde kalmış varlığımızı göstermek için çıkar. Eğer güvensiz bir yaklaşımımız var ise sadece “sözle” güveniyorum diyorsak bunu kalpten hissedemiyorsak ilişkimizde bunu yansıtacak olaylar ile karşılaşırız.

İhanete uğrayabileceğimiz, yalanları yakalayabileceğimiz, bu kişinin de diğerleri gibi olduğu, şüphe ile yaklaştığımız her an bize ilişkimizde tezahür eden olaylar olarak geri dönecektir… Şimdi gelin hep birlikte dışarıdan kendimize bakalım, örneğin yeni başladığımız bir ilişki aynen en başta sorduğumuz sorumuz gibi çok iyi gidiyor, fakat görünmeyen güvensizliklerimiz var… Aklımızın bir köşesinden gün içerisinde sürekli şu düşünceler adeta bir bant kaydı gibi geçmeye devam ediyor: “Beni aldatacak, bana ihanet edecek, güvenemiyorum, güvenmek istiyorum, güvensem nasıl olur, ya yine üzülürsem, ya kırılırsam, ya ihanete uğrarsam…” Şimdi aynı bandı şu cümleler ile değiştirelim istiyorum sizlerle: “Ben ilişkimde tam bir güven içerisindeyim, kendime ve karşımdaki kişiye güveniyorum, ben çok kıymetliyim bu yüzden bu ilişkide çok kıymet görüyorum, ben güvenli bir ilişkiyi hak ediyorum, ben de eşim de son derece güvenli bir ilişki istiyoruz ve tam anlamıyla böyle bir ilişki yaşayabilmeyi hak ediyoruz, ben en güzel mutlulukları sonuna kadar hak ediyorum.” Sizce sonuç ne olurdu, yani ortaya çıkan yaşadığımız yaşamımıza yansıyacak olan gerçeklik bu iki bant kaydını dinlediğimizde ve sürekli olarak dinlemeye devam ettiğimizde nasıl farklılaşırdı?

Bugün bu yazımı okuyorsanız hayatınızda tezahür eden muhteşem kıymetli ilişkilerinize yeni gözlerle bakmanızı dilerim… Gerçekten içinizden gelerek güvenebiliyor musunuz? Bir ilişki yaşarken bunun akışını olasılıklarını ve hayatınıza kattığı güzellikleri tarafsız olarak kabul edebiliyor musunuz? Güveniyorum diye “sözde” bir yaklaşım gösterip de diğer taraftan içiniz içinizi yemeğe devam ediyor mu? Sürekli diken üzerinde şüphelerinizle kaygılarınızla endişe ettiklerinizle yaşamaya mı çalışmaktasınız?

Gelin bir değişiklik yapalım, içimizdeki güvensizliklerle cesurca yüzleşelim… Onlara burada olduğumuzu sadece birer düşünceden ibaret olduklarını gerçekliğin sadece bizim elimizde olduğunu ve her daim dünyaya evrene bize ulaşan güzelliklere tam bir güven ile yaklaştığımızı söyleyelim… Kafamızın içinde dönmekte olan tüm “güvensizlik” sözlerine inat, yepyeni bir kayıt yapalım “ben bugün şu anda hayata evrene ve bana ulaşan her güzel enerjiye insanlara ve en önemlisi kalbimin muhteşem varlığına sonuna kadar ve “tam olarak” güveniyorum…

 

İlginizi çekebilir: Bedenim benim: Hayatı dışta arayanlara içeriden ayna tutabilmek

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam