İlişkilerde her an aranan huzur: Peki nerede?

“Eğer, yarım asırlık hayat bana bir şey öğretmişse şunu öğretmiştir; huzuru size kendinizden başka kimse sağlayamaz…” Dale Carnegie

Huzur… Bu ilişkide hiç huzur bulamadım diye yakınırız. Ne yaptıysam huzur veremedim diye söyleniriz… Ne huzursuz bir adam, ne huzursuz bir kadın, bana istediğim huzuru veremedi deriz. Oysa ki bir önceki sevgilimiz öyle midir? Onunla huzur bulabilmekteyizdir… O dışarıda olan, dışarıdan gelen bize “huzur” vermekle yükümlüdür kanaatimizce… Dışarıdan huzur “zerk edilecektir” damarlarımıza… Bugün içimizde büyütmekte olduğumuz dalga dalga huzursuzluğumuz öyle tek çırpıda “başkasının” hayatımıza gelmesi ile silinip gidiverecektir değil mi? Çözümü tabii ki dışarıda arayacağız, kendi “huzursuzluğumuzu” bir de kendimiz mi çözeceğiz? Öyle şey olur mu hiç?

Ben bugün sizlerle birlikte ilişkilerimizde karşımızdaki kişiye, sevdiğimize, canımız olmuşlara yüklediğimiz “huzur vericisi” sorumluluğuna daha yakından bakalım istiyorum. Bu konu hepimiz için oldukça hassas bir konu. Genel olarak sizlerden aldığım sorularda bu konuya açıkça dokunulmasa da sorularımız hep bu yöne doğru kayıyor “Ben bu ilişkide neden huzur bulamıyorum?” “Ben bu ilişkide neden huzursuzum?” “Sevgilim huzursuz sorumlusu ben miyim?” “Huzur bulmak bu kadar zor mu, neden bu ilişkim bu derece huzursuz bir sürece doğru ilerledi?

İlişkilerde her an aranan huzur: Peki nerede?

Şimdi gelin sorularımızın cevaplarını yine sorularımızın kendisinde aramakla başlayalım maceramıza… Ben bu ilişkide neden huzur bulamıyorum? Her ilişkide bizler başka bir insan oluruz. Bazı ilişkiler hayatımıza heyecan getirir, bazı ilişkiler bizlere dinginlik verir, bazı ilişkiler kanımızı daha hızlı akıtmaktadır, bazı ilişkilerde yumuşacık oluruz, bazı ilişkilerimizin doğasında ise farklı duygular ön plana çıkar… Ama huzur ilişkilerimizin olmazsa olmazıdır… Evet, bizler her ilişkimizde bir yap-bozun “eşi bulunmaz” parçası oluruz.

Eğer ki bu ilişki bizim “ait olmadığımız” bir yap-boz ise evirsek de çevirsek de o parçayı içeriğe yerleştiremediğimiz gibi bizler de bu ilişkide öncelikle kendimizi bulamayız. Bulamadığımızda da iç huzurumuz, yani huzurumuz “olmayacaktır”… Bu huzur “yoksunu” versiyonumuz etrafımıza sadece “huzursuzum” bilinci ile bakmaya başladığında karşımızdakini de huzursuz etmeye başlarız ve hatta başarırız. Gün gelir bu huzursuzluk o derece büyür ki biz daha fazla dayanamayız, o ilişkiden yap-bozun zaten o resme sığmayan parçası gibi fırlayıp kopuveririz… Burada anlamamız gereken ise huzurun karşımızdakinden bize verilemeyeceğidir. Huzur ancak ve ancak biz “gerçekten” içimizi huzura açtığımızda, kendimiz kendimizle huzurlu olduğumuzda mümkün olacaktır… Huzur ancak bizden başladığında bize akabilecektir. Huzur ancak ben kavramı ile özdeşleşebildiğinde hayatımızın bir parçası olabilecektir…

Sevgilim neden bu kadar huzursuz?” sorusunun cevabı yine o kişide saklıdır… Eğer bir ilişkide kendi kendine yeterince tatmin olmuyorsa, bu ilişkiyi taşıyamıyorsa, kendine yeterince dürüst değilse, hayatında bir veya birden çok alanda yeterince tatmin hissetmiyorsa bu o kişiyi “huzursuz” hale getirebilecek sadece birkaç sebepten bazısı olacaktır. Fakat sevgilinizin huzursuzluğu yine kendinden başlayıp kendinde biten bir durumdur… Mümkün olduğunca sebebi paylaştığınızda açıkça konuştuğunuzda bu “huzursuz” hal rahatlayabilir…

Ne yaptımsa huzur bulamadım” cümlesi ise bir ilişki ile ilgili gerçek duygularımıza inmemiz gerektiğini açıkça gösteren bir işarettir. Huzur bulmak dünyanın en zor şeyi değildir, sadece kendimiz gibi, kendimizle barışık, olduğumuz üzere olabildiğimizde bir ilişkide böyle olmaya izin verdiğimizde, kendi kendimize kendimiz gibi olmayı layık gördüğümüzde biz zaten “huzuru” bulabilmiş oluruz… Ne yaptıksa ve (hala) huzuru bulamadıksa kendimize daha derinden sormamız gerekir: “Gerçekten yaşamak istediğimiz nedir,” “bugün bu ilişkide olmayan fakat ihtiyacımız olduğunu hissettiğimiz nedir,” “bugün neden huzur bu derece yakınımızdayken bizim için bu derece uzağımızda durmaktadır”… Bu sorulara alacağımız cevaplar belki bizleri huzura bir adım daha yakınlaştırabilir…

İlişkilerde her an aranan huzur: Peki nerede?

“Bu ilişki, bu kadın, bu adam bana huzur vermiyor”... Ne beklemekteyiz? Tam olarak bir kadının veya adamın altın bir tepside bize huzur sunmasını mı? Sihirli bir değneğin hayatımızı değiştirmesini mi? Kendimize söyleyemediklerimizin, alamadığımız sorumluluklarımızın o “diğeri” tarafından alınıp halledilmesini mi? Kendi kendimize beceremediğimiz her şeyin bir başkası tarafından dışarıdan bizim için “hazırlanıp da” hayatımıza sokulmasını mı? Evet, hepsini beklemekteyiz; ve yine evet hiç biri o şekilde gerçek olmayacak… Daha çok bekleyeceğiz o adamın veya kadının bize huzuru vermesini… Huzur, biz kendimiz gibi olduğumuzda zaten yanıbaşımızdadır… Zaten  kolay olandır, zaten hayatımızda olandır… Onu bunca “elde edilemez yapan” yine bizleriz…

Bugün bu yazımda bana eşlik eden sen, hayatına ve ilişkilerine bakmanı dilerim; huzur sana verilmedi mi? Huzuru istediğince alamadın mı? Hala huzuru dışarıdan alabilmeyi mi beklemektesin? Huzur hayatının neresinde? Sen gerçekten kendin gibi olabiliyor musun? Başkasından beklemeden önce sen kendi kendine huzur dolabiliyor musun ve yine huzurla kalabiliyor musun?

Sen, bugün huzur dendiğinde, “dışarıdan” “X kişisinden” “Y sevgilisinden” yani başkasından beklemeden; evet kalbimde vücudumda içimde hücrelerimde “ben” olduğum için var diyebiliyor musun?

 

İlginizi çekebilir: Hayatta karşılık beklediklerimiz: Tüm bunları silmeye hazır mısınız?

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam