Hayatta karşılık beklediklerimiz: Tüm bunları silmeye hazır mısınız?

Karşılık beklentimiz… Ben onun için neler yaptım o benim için hiç bir çaba göstermedi. Ben onun için kaç şehir dolaştım o beni görmeye bile gelmedi. Ben onun için çocuklarımdan vazgeçtim o benim kadar cesaret edemedi, sevgime karşılık veremedi. Ben onunla güzel bir ilişki yaşamak için iş önceliklerimi değiştirdim ama o kendi işinden hiç feragat etmedi. Benim vazgeçtiklerime karşılık o hiç bir şey vermedi…

“Karşılık” evet hadi itiraf edelim X için Y, A için B veya C için D… Her birinde ayrı bir karşılık vardır. Ben bunu yaptım ve o bunu yapmadı ile tamamlanan cümleler… Hayatın “dengesini” biliriz, çözmüşüzdür. Biz yargılarız ne verebileceğimizi ve bunun gerçekten tam olarak karşılığının; yani değerinin, yani en az bizim kadar çok yapılması gerekenin ne olduğunu… Peki o zaman şunu soralım istiyorum: Bu kadar “iyi” biliyorsak her şeyi, karşımızdaki kişilerin de kendilerine has olduklarının farkında mıyız? Yani biz “karşılıklarımızı” belirlerken veya karşımızdakinden bu karşılıkları beklerken, onun bunu verebilme, yapabilme ve gerçekleştirebilme kapasitesine bakıyor muyuz? Sadece kendi yargılarımıza göre belirlediğimiz çizgilere ulaşılamadığında ne diyoruz? “Benim kadar veremedi, karşılığını gerçekleştiremedi.

Hayatta karşılık beklediklerimiz: Tüm bunları silmeye hazır mısınız?

Ben bu yazımda sizlerle birlikte bakalım istiyorum gerçekten “karşılık” beklediğimiz nedir? Neden bu yargılar ile ilişkilerimizi, arkadaşlıklarımızı, kısacası sahip olduğumuz en güzel varlıklarımızı kaybederiz? Karşılık beklentilerimiz ile sürekli karşımızdaki ile aramıza aşılmaz sınırlar çizeriz? Sırf bizim beklediğimiz performansta olmadıkları için neden onları o en yüksek gönül katımıza almaktan imtina ederiz?

Öncelikle karşılık beklentilerimize daha yakından bakalım istiyorum. Bu yazımda özellikle ikili ilişkilerimizde yani duygusal ilişkilerimizdeki dengesiz karşılık beklentilerimizi ele almaya çalışacağım. Şimdi sevgilimize bir sürpriz yaptık, bu herhangi bir şey olabilir onu yemeğe davet ettik, güzel bir yemek yedik. Çok güzel zaman geçirdik. Bunun ertesinde ise mutsuz olduk. Neden? Karşılık “beklentimize” göre sevgilimizin de bize en az bir sürpriz yapması gerekmektedir… Yapmadığı durumda “bizi sevmiyor olabilir,” “bizi yeterince sevmiyor olabilir,” “bizi yeterince önemsemiyor da olabilir” veya “bizimle ilgili özensiz de olabilir” değil mi? Tüm yargılara işte böyle kendi kendimize varırız. Çünkü en başta bir noktayı kaçırmaktayızdır; yaptığımız sürprizin bir karşılık beklentisi ile yapılmış olması…

Oysaki senaryomuzu yeniden yazalım. Hiçbir karşılık beklemeden sadece çok sevdiğimiz için sevgilimize bir sürpriz yaptık ve onu yemeğe çıkardık. Çok güzel bir akşam geçirdik. Çok mutluyuz. Evet mutluyuz. Şaşırmayın sadece mutluyuz çünkü “istediğimiz” bir şeyi karşılık beklemeden sırf o insan da bana ne yapacak diye düşünmeden, bu beklentilere karşılık yargılarına girmeden sadece “yaşadık” ve mutlu olduk, mutlu olduğumuz kadar “mutlu kalabildik”’… Ve bir gün baktık ki çok daha ince bir sürpriz ile karşılaşmaktayız… İşte karşılıksız olanın güzelliği buradan gelmektedir, yüce gönül katımızdan yüce bir cömertlikle karşılıksızca karşılık beklentilerimizden “bağımsızca” yapmaya odaklandığımızda ilişkilerimiz de gül bahçesine dönüşecektir…

Hayatta karşılık beklediklerimiz: Tüm bunları silmeye hazır mısınız?

Peki bir diğer senaryomuza geçelim. Eğer hala karşılık beklemekteysek ve gerçekten beklediğimiz karşılığa “karşılık” bir yemek sürprizi aldıysak bir sonraki aşamada her ne yaparsak yapalım bir döngü oluşturacağız. Yani X ile Y karşılanmalı olacak, A ile B ve C ile D. Bu döngü tamamlanmadığında (bu kez karşılığımızı aldık sevgilimiz de bizi bir yemeğe çıkardı) yine mutsuzluk kapılarımızı açacağız… X verdim Y alamadım diye hissetmeye başlayacağız. Verdiğimiz X’i yaşayabilmenin güzelliğini sevdiğimiz bir insan ile güzel zaman geçirmenin hayatımızdaki önemini yine bir kenara itivereceğiz…

Bugün bu yazımda bana eşlik eden sen hayatında neye karşılık neyi beklemektesin? Neye karşılık olarak neyi gerçekleştirmektesin? Ben X verdim o da Y versin diye yargılamaya devam mı ediyorsun? Hangi beklediğin noktalar karşılıksız kaldı da halen mutsuzum diyorsun? Bu karşılıkları senin yarattığının farkında mısın? Neyi vermeye yeltendiğinde ya karşılığını alamazsam diye geri durmaktasın? Neyi istediğinde ya karşılığı gelmezse diye kırıldın? Neye karşılık neyi feragat ediyormuşsun gibi hissetmektesin?

Hayat karşılık dengesine kurulmuş bir akış değildir. Doğaya baktığımızda yağmur, ağacın açması karşılığında yağmaz, güneş dünyanın dönmesi karşılığında doğmaz can-ım ışığını bu karşılık için paylaşmaz. Annelerimiz çocuklar karşılığını versin diye onları aylarca karınlarında taşımazlar… Bu sadece sevgiden ibarettir… Bugün bir değişiklik yapalım ve sevgilerimize karşılık katmayalım…

Karşılık beklentilerimizden bağımsızlaşmak ve sadece sevgi kadar katıksız olmak bugün mümkün…

 

İlginizi çekebilir: Cömertlik: Gönülden paylaşmayı deneyimlemeden var olmak mümkün mü?

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam