X

“İdeal vücut” arzusu ve yeme bozuklukları

“İdeal vücut” arzusu ve yeme bozuklukları

Ayna, ayna söyle bana… Var mı benden daha incesi bu dünyada?

İnce olmanın “güzel, güçlü, çalışkan, disiplinli olmak”la, kilolu olmanın da “tembel, çirkin, zayıf, güçsüz, hantal ve iradesiz olmak”la bağdaştırıldığı bir dünyada yaşıyoruz.

Üstelik bu öyle sanıldığı gibi son zamanların trendi falan da değil. İdeal figür, ince vücut ve mükemmel form kavramları insanlığın gündemini uzun zamandır meşgul ediyor. 1960’lı yılların imrenilen figürü Sophia Loren’ken günümüzde bu rolde Angelina Jolie’nin olması; bundan 3400 yıl önce Nefertiti’yken, bundan 100 yıl sonra bir başkasının olacak olması bu durumun genel geçerliliğini bozmaz. İdeal figürler tarih boyunca hep vardı ve insanlar onlara hep imrendiler. Özellikle de kadınlar.

           

Güzellik endişeleri ve güzellik ideali yeni değil. Yeni olan ve yüzyılımıza mahsus olan bir tek şey varsa o da, güzelliğin neredeyse tamamen vücut ağırlığına endekslenmiş olması.

Bugün arzulanan ‘ideal’in belirli kalıpları ve şartları var. Bir kere ‘ince’ olmalısınız. Medya der ki: “Ne kadar ince, o kadar iyi”. Bu incelik tıbben sağlıksız kabul edilen düşük ağırlıkları bile talep edebilir. Zayıflık sürekli teşvik edilir ve sonuç olarak normal kilolu olsanız bile daha güzel olmak için daha ince olmanız gerektiğine inandırılırsınız.

Yaşam kalitesini arttırmak için fazla kiloları vermeye çabalamak, bir diyet programı izlemek, ya da bir diyetisyenden yardım almak kişinin kendi tercihi. Doktorlar tarafından da önerilir. Ancak kilo verme arzusunun sağlıklı olma amacından sapıp bir takıntıya dönüşmeye başlaması psikolojik bir hastalığın habercisi olabilir.

Yeme bozuklukları

Vücut yapısı ve ağırlığıyla ilgili abartılı kaygılar, kişinin normal kilosunu kabul etmemesi, kilo almaktan aşırı korkması, beden algısında bozukluk gibi durumlarla beliren yeme bozuklukları hayati tehlikeye kadar varabilen rahatsızlıklar.

“İdeal vücut” arzusu ve yeme bozuklukları

Anorexia nervosa, bulimia nervosa ve son yıllarda tanımlanan binge-eating olmak üzere temel olarak 3 ana grupta inceleniyor. Tepkisel aşırı yeme, gece yeme sendromu, aşırı egzersiz bağımlılığı, orthorexia nervosa (sağlıklı beslenme takıntısı) gibi sınırları kesin çizgilerle ayrılamayan sendromlar da bu hastalık grubunda sayılabiliyor.

“İdeal vücut” arzusu ve yeme bozuklukları

Anorexia nervosa, yemek yememe ile karakterize ediliyor. Hasta, kilo kaybetme amacıyla yediklerini ciddi biçimde kısıtlıyor, bazen de yoğun egzersiz yapıyor. Bazı vakalarda hastalar aldıkları besinlerin kilo yapıcı etkisini azaltmak için laksatif ve diüretik ilaçlara da başvurabiliyorlar.

Bulimia nervosa ise “binge” tarzında yeme episodlarıyla birlikte kontrolünü kaybetme hissi, kusma veya laksatif kullanarak kilosunu kontrol etme davranışlarıyla karakterize edilen bir bozukluk. Bulimia, bir tıbbi bozukluğun semptomu ya da anorexia nervosa’nın bir bileşeni olabiliyor. Aynı zamanda bulimia nervosa, obezite veya normal vücut ağırlığı ile seyreden ayrı bir sendrom da olabiliyor.

Binge eating ise ilk kez 1959 yılında Stunkard tarafından “belirli bir zaman içinde benzer koşullarda ve benzer sürede, çoğu kişinin yiyebileceğinden daha fazla miktarda yemek” biçiminde tanımlandı. Çok büyük miktarlarda yiyeceğin kontrolsüzce tüketilmesi anlamına geliyor. Ancak Bulimia Nervosa’dan farklı olarak Binge Eating hastaları yeme ataklarının ardından kusma, laksatif kullanma, aç kalma veya aşırı egzersiz yapma gibi telafi edici davranışlar içine girmiyor.

Burada bir noktaya vurgu yapmak iyi olabilir. Yeme bozuklukları vakalarının çoğu, bahsettiğimiz ‘ince olma arzusu’yla bağlantılıyken; kimi zaman yemekle veya kilo vermekle hiçbir ilgisi olmayan psikolojik sebeplerle de dayanabiliyor. Bu sebepten, yeme bozukluklarından muzdarip olduğunu düşünenlerin teşhis tedavi için profesyonellerden yardım alması iyi olabilir. Tıbbi değerlendirme için endokrinoloji veya dâhiliye uzmanlarından, psikolojik destek için psikiyatri doktorlarından ve psikologlardan, beslenme önerileri için de diyetisyenlerden ve beslenme uzmanlarından yardım alınabilir.

Bize sunulan ideal figürlere beğeni duymak normaldir. Vücudumuzdaki fazla kiloları kaybedip daha sağlıklı bir birey olma çabası da öyle. Ancak bu imrenme ve kilo verme çabası kontrol edilemeyen tekrarlayan davranışlar yaratan bir takıntıya dönüşmeye başlarsa tehlike çanları çalıyor demektir.

Bu noktada medyanın seneler boyunca yarattığı güzellik algısına rağmen şunu hatırlamak iyi olabilir:

“No-Body is Perfect.”

“Kimse/Hiçbir vücut mükemmel değildir.”

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Seda Çukurova: İflah olmaz bir iyi-yaşam tutkunu. Yenilikçi, kıpırtılı ve duygusal. Öğrendiklerinden etkilenen, tabiri caizse kendini kaybeden, kapılıp gidiveren bir wellness aşığı. Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun oldu. Pazarlama ve inovasyon yönetimi ağırlıklı dersler aldı. Anadalını sürdürürken Psikoloji bölümünden Social Psychology, Cognitive Psychology, Brain and Behavior, Developmental Psychology gibi dersler alarak yandal programını tamamladı ve sertifika aldı. Florida’daki Walt Disney World’de çalıştı, Almanya’daki Goethe Universitat’te değişim öğrencisi oldu. Şimdilerde sağlık iletişimi ve davranışsal sağlık alanlarında kazandığı yükseklisans bursuyla Amerika’ya gitmek üzere hazırlıklarını sürdürüyor. Sağlıklı yemekler pişirdiği, tenis oynadığı, sağlık üzerine belgeseller izlediği anlar onun en mutlu anları..

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale