Hindistan’da 147. gün: “Pembe Sari giymek yürek ister”

Hindistan’da 147. günüm (Beni @hindistanda365gun hesabımdan takip edebilirsiniz). Ve her gün Hindistan beni şaşırtmaya devam ediyor. Çelişkilerle dolu.. Bazen yüreğimi eritecek kadar yumuşacık, bazen de boğazıma taş gibi oturacak kadar hırpalayıcı. Burada sanki kocaman bir törpü her gün bana şekil veriyor. Bildiklerim değişiyor, bedenim değişiyor, hislerim değişiyor, duygularım değişiyor, bakış açım değişiyor, ruhum değişiyor. Yaşadıklarım, sindirdiklerim, isyanlarım, hayranlıklarım, gördüklerim beni başka bir ben yapıyor. Bu değişim dönüşüm girdabında, Hindistan yolculuklarında en çok seni ne etkiledi derseniz, Pembe Sari’li kadınlar derim. Ama durun hemen aklınıza öyle Bollywood filmlerindeki takıp, takıştırmış alımlı alımlı dolaşan mutlu kadınlar gelmesin. PINK SARIS cinsiyetçi şiddete karşı kurulmuş bir kadın dayanışma grubu. Özellikle tecavüzler ve namus cinayetleriyle mücadele etmek, kadına yönelik şiddetin had safhada yaşandığı kırsal bölgelerde, kastın altında olmaları sebebiyle ezilen kadınları korumak için bir araya gelmişler.

Kocaman yürekli bir kadın Sampat Pal Devi dizini kırıp evde sessizce oturmak yerine, isyan edip Hindistan’ın Uttar Pradesh bölgesinde bir çete kuruyor. Çete demekle inanın abartmıyorum. Gulabi Çetesinin ateşli kadınlarının elleri maşalı değil ama gerçek anlamda elleri sopalı.  Kendilerini güçlendirip, toplumsal kadına karşı şiddeti önlemek ve yolsuzluklarla mücadele ederek fakirlerin en fakirleri arasında alternatif kendi adalet mücadelelerini vererek bir devrim yaratmışlar. Hindistan kırsalında bazı şeylere değiştirilemez gözü ile bakılıyorken,  bu hepsi pembe sariler giymiş, yürekli kadınlar birleşerek, toplumsal eylemler yaparak bu işe gönül vermişler, hem de canları pahasına.

Gulabi Gang – The Documentary – Official Theatrical Trailer

Peki benim bu kadınlardan benim haberim nasıl oldu? Daha Hindistan’a gelmeden önce, yıllardır Hint filmlerini severek izleyen biri olarak, kaynağında iken fırsat buldukça film seyretmeye devam ediyorum. GULABI GANG diye bir belgesel filmi seyretmeye gittiğimde konusu hakkında hiçbir fikrim yoktu. 96 dakikalık filmin yarısını ağlayarak geçirdim. Hindistan’ın en kırsal ve en fakir bölgesindeki cesur Hintli kadınların öyküsünü işte bu belgesel  sayesinde öğrendim. Kadına karşı şiddet ve haksızlık olan bir yer ihbarı aldıklarında tüm bu pembe sarili kadınlar toplanıp, ellerinde sopalarla gidip evdeki kocayı evire çevire dövüyorlar. Ya da aile içi cinsel taciz vakası var ise aile bireylerini polise gidip, ihbar etmek konusunda ikna ediyorlar. Hatta karakollarını basıp, erkek dayanışması yapan, dosyaları hasıraltı yapmak ve olayı kapatmak isteyen polisleri bile sopadan geçiriyorlar. Terbiye ve yola getirme konusunda sıklıkla dile getirilen, eskilerin deyimi geldi aklıma ‘Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.’

Gulabi Çetesi’nin lideri olan Sampat Pal, daha da ses getirmek ve destek bulmak için bu hikayenin anlatılması gerektiğine karar veriyor ve yönetmen Nishtha Jain ile temasa geçiyor. Bu yürekli kadınların hikayeleri ve gerçekliği kalpleri fethediyor, ve belgesel oldukça ses getiriyor, hatta Dubai Film Festivalinde En İyi Film ödülünü alıyor.

Gulabi Gang Documentary

Ben çok şanslıydım, çünkü filmi seyretmeye gittiğim gün, belgeselin yönetmeni olan Nishtha da o izleyiciler arasındaydı ve gösterimden sonra kendi deneyimlerini aktarıp, soruları yanıtladı. İşin daha da güzel tarafı ertesi sabah gittiğim, Art&Soul atölyesinin yapıldığı otelde Nishtha ile yeniden karşılaştım, o da tesadüfen o otelde kalıyormuş. Günaydın diyerek tekrar tebrik ettim kendisini. O da beni masasına buyur etti. Kahvaltı süresinde birbirimizin hikayelerini dinledik. Benim yoga eğitmeni olduğumu öğrenip ”ben hiç yoga yapmadım” dediğinde, ben de ona eğer isterse, kursum bitince kendisine yoga yaptırabileceğimi söyledim, o da çok sevinerek kabul etti.

Atölye çalışmasından sonra odasına gittim ve hatha yoga çalışması yaptık. Pratik bittiğinde, Savasanada uyuduğunu anlayınca önce ne yapacağımı bilemedim, bu gevşemiş anı ve güzellik uykusunu bozmayıp, uyur bir şekilde bırakmalımıydım? Ama ya sağlıkla ilgili bir problem oluşursa diye içimi kurt kemirince uyandırmaya karar verdim. Sözlere gerek yoktu, huzurlu ve şükür dolu bakışlarından yoganın ona da iyi geldiğini görebiliyordum. Ne kadar ödemesi gerektiğini sordu, ben de bunu karşılıksız, koşulsuz Karma yoga olarak kabul etmesini rica ettim. Nishtha kendini hala borçlu hissetmiş olacak ki ”O zaman cep numaramı yaz, ne zaman Mumbai’ye gelirsen, lütfen bende kal” dedi. Kimbilir belki bir gün Mumbai’de Nishtha’ya tekrar yoga yaptırırım, hatta belki bir yönetmen eşliğinde Bollywood stüdyolarını gezip, görebilme şansını yakalarım.

 

İlginizi çekebilir: Hindistan’da ilk ay: Görme engellilerin yolu yoga ile aydınlanıyor

Alev Tetik
Yoga ile 2000-2003 yılları arasında 3 yıl Bangkok, Tayland’da yaşarken tanıştım. Asya’da yaşıyor olmanın avantajını da kullanarak, Singapur, Malezya, Endonezya ve Uzakdoğu’daki pek çok ... Devam